İhlâs ile iktisat arasında yakın bir ilişki var, birbirini destekleyen ve tamamlayan bir bütünlük… İktisat ihlâsa götürür, iktisatsızlık ise ihlâsı söndürür, hırsı netice verir… Hırs ise hissîdir, nefsidir, vahye zıttır…
Hırsı olan hasaret eder, varı da bitirir, maksut damına çıkamaz, rızayı kazanamaz… Kanaat eden hazineyi bulur, geçim yükünü ciddî hafifletir… Çalışmanın neticesine razı olur, memnun olur, isyan etmez, yarın daha çok çalışır… Her gün daha çok çalışma duâsı gün gelir kabul olunur, bereket hazinesini bulur, kalbine sekine gelir, şükür hisleri daha da kuvvetlenir… Nimetler üzerindeki in’âm edeni devamlı görmek ona daima tevhid üzere yaşamayı öğretir, tevhid teslime, teslim tevekküle, tevekkül her iki cihan saadetine kavuşturur…
“Tevekkül, kanaat ve iktisat öyle bir hazine ve servettir ki hiçbir şey ile değişilmez” Tevekkül, kanaat ve iktisat basamakları en büyük bir kuvvet, en metin bir nokta-i istinat olan ihlâs kulesine çıkartır… Kanaatsiz müsrif, acelecilikle merdivenlerden düşer, maksut damına çıkamaz, hayat hayıflanmayla geçer, dünya mamur olmadığı gibi ahiret de tehlikeye girer…
Her on beş günde bir İhlâs Risâlesini okumayı tavsiye eden Bediüzzaman, bütün hayatı boyunca mühim bir sünnet olan iktisat üzere yaşamış, ihlâsa komşu eylediği İktisat Risâlesini de bazen beraber okunmasını istemiştir… Modern diretmelere fikren meydan okuduğu gibi şahsî hayatıyla da meydan okumuştur…
“Ne ile geçiniyorsun?” diyenlere “İktisat bereketiyle” demiştir… Her gün kabaran ihtiyaç listesiyle yüz yüze gelen bizler nasıl geçiniyoruz acaba? İktisat hayatımızın neresinde, ihlâsla beraber el ele yürüyor mu caddelerde, sokaklarda, vitrinleri nasıl bir his dünyasıyla seyrediyoruz?
Sadeliğin güzelliğine kanaat etmek bu zamanda zor mu? Müsrifliğin bitiriciliğinde yok olmaktan daha kolay olsa gerek kast üzere yaşamak, hayatı verenin kasdı ve izniyle, almak ve vermek, kazanmak ve harcamak…
Zamanı, ebediyetin sahibi adına kullanmak, dimağı tefekkür hikmetiyle doldurmak, duyguları şükür şevkiyle şenlendirmek; hayatı ihlâs ile hayatlandırmak olsa gerek… Kısa hayat iktisatla kullanıldığında öyle bereketlenir ki, ebedî saadeti kazandırır…
Kâinat, iktisat ve israfsızlık üzere dönüyor, kâinat kuvvetindeki ihlâsı kazanmak ise fıtrata kanaat etmeyi gerektiriyor…
Hangi galaksi, hangi zerre vazifesinde fütur gösteriyor? Vazifesini tam bir teslimiyet ve kanaatle, sâfî bir ubudiyet ihlâsla yapıyor… Kâinatın kalbindeki kastı iyi okursak kalbimiz ihlâsla dolar, kısa hayatın bereket hazinesiyle sonsuz saadeti kazanabiliriz, Rahman ü Rahim ve Hâkim’in izniyle…
Bu hafta bir şeyler yapalım İhlâs ve İktisat Risâlelerini kâinatı seyrederek, hayatımızla karşılaştırarak birlikte okuyalım, ihlâs ve iktisat kardeşliğini diğer haftalara taşıyalım… Göreceğiz ki taşımakta zorlandığımız hayat kolaylaşacak, geçim hafifleyecek, gönlümüz gülecek.
14.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|