Bu yılki iznimizi kullanmak üzere Türkiye’ye gelirken biraz endişeliydim. Yıllardır Ramazan ayını Kuveyt’te geçirmiştim. Türkiye’deki Ramazan günlerini çoktan unutmuştum. Ramazan’ı Türkiye’de geçirmek nasıl olacak diye çok merak ediyordum doğrusu. Şimdi ise bu endişelerimin yerini büyük bir gönül rahatlığı aldı. Sanki ab-ı kevser içmiş gibi huzurlu ve rahat hissediyorum kendimi. Bu rahatlığımın sebebi, Topkapı Sarayında sergilenen Hırka-i Saadet’i çok yakından görme şerefine nail olmamdır. Böyle bir şerefe nail olduğum için kendimi çok, ama çok bahtiyar hissediyorum. Ve bu satırlar aracılığıyla Hırka-i Saadet’in ziyarete açılma merasimine katılan seçkin davetliler arasına beni ve eşimi de kattığı için Topkapı Müzesi Müdürü Prof. İlber Ortaylı’ya şükranlarımı arz ediyorum.
Muhterem tarihçimiz İlber Ortaylı tam bir hizmet adamı. Onun Topkapı Müzesi Müdürlüğüne getirilmiş olması çok hayırlara vesile olacak inşaallah.
Geçmişte olduğu gibi şimdi de Mukaddes Emanetler Dairesinde 24 saat Kur’an okunmaktadır. Ve İlber Beyin girişimiyle, Fatih Sultan Mehmed’in has odasında som altından yapılmış bir sandukça içinde bulunan Hırka-i Saadet, Ramazan ayı münasebetiyle ziyarete açılmaktadır.
Efendimiz Zişan’ın giymiş olduğu mübarek hırkası, Yavuz Sultan Selim vasıtasıyla İstanbul’a getirilmiş. Her yıl Ramazan ayının ortasında halka gösterilmek üzere ziyarete açılırmış. Ve bu gelenek yüzyıllarca sürmüş. Bu manevî hazine, Osmanlıya güç kaynağı olmuş hep. Yıllarca kesintiye uğrayan bu mübarek gelenek, üç yıl önce tekrar başlatılmış. Temennimiz, bize doyumsuz haz tattıran bu geleneğin ebediyen devam etmesidir.
Burada mübarek ziyaretimiz hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. 9.9.2008 günü sabah saat 10’da aralarında Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ve İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı’nın da bulunduğu özel davetliler, ayakkabılarımızı çıkararak beraberce Has Oda’ya girdik. Davetlilerin büyük bir kısmı yere diz çöktü. Bir kısmı ise ayakta kaldı. Merasim, Fatih Camii hocalarından Osman Şahin’in Kur’an okumasıyla başladı. Daha sonra İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı kısa bir konuşma yaptı. ”Fatih’in Efendimiz Hazretlerinin İstanbul’un fethini müjdeleyen hadisine mazhar olma gayreti olmasaydı, bugün bizler burada olmayacaktık. İstanbul Kostantinapol olarak kalacaktı. Selef-i Salihîn ulûhiyyet ve ubudiyyet kavramlarını birbirine karıştırmadan İslam dinini muhafaza etmiştir. Peygamberimize büyük bir sevgiyle bağlanmış olan bu millet ‘Canım sana kurban olsun, adı güzel kendi güzel Muhammed’ diye övgüler yağdırmıştır” dedi. Ortaylı’nın konuşmasından sonra ilahi grubu Efendimiz Hazretlerini öven ve biz davetlileri gözyaşları içinde bırakan kasideler okudular. Son olarak da Fatih Müftüsü güzel bir dua yaptı.
Daha sonra Hırka-i Saadet’in muhafaza edildiği sandukçanın etrafında halkalandık. Tekbirler ve salâvatlar getirmeye başladık. Üzerinde âyetler yazılı bulunan yeşil renkli ipek bohçaların her bir katı açıldığında, bir heyecandır aldı beni. Son kat da açılıp Hırka-i Saadet göründüğünde ise dizlerim titremeye başladı!
Sanki Resulullahın huzurundaydım. Bir an, Hırka-i Saadet’e değil, Efendimizin mübarek yüzüne bakıyor hissettim kendimi. Bu yüzdendir ki utandım; doğru düzgün bakamadım mübarek hırkaya. Arka tarafa geçip salâvat getirdim. Rabbimden bizi bu mübarek hırkanın yanına getirdiği gibi, tüm Müslümanların hırkanın sahibinin şefaatine nail olmalarını ve o mübarek elinden ab-ı kevser içmelerini niyaz ettim.
Hırka-i Saadet ziyaretimizden sonra, ilk kez ziyarete açılan “Osmanlı Devletinde Ehl-i Beyt Sevgisi” başlıklı sergiyi gezdik. Topkapı Müzesi Mukaddes Emanetler Dairesi Silâhdar Hazinesi Bölümünde sergilenmekte olan Ehl-i Beyt’e ait mübarek eşyalar 24 Kasım tarihine kadar ziyarete açık. Sergide Hz.Fatıma annemizin hırkası, Hz.Peygamberin su tası, Hz.Ali’nin kılıcı gibi daha nice değerli eşyalar mevcut.
Efendimizin kokusunu almak isteyenlere, bu mübarek Ramazan günlerini fırsat bilip manevî kazançlarına kazanç katmak için sergiyi mutlaka gezmelerini tavsiye ediyorum.
11.09.2008
E-Posta:
|