Bir televizyon programında herkesin unuttuğu fakat Genelkurmay Başkanlığının hatırlattığı bir zaferden bahsedildi. Birinci Dünya Savaşı esnasında 29 Nisan günü kazanılan “Kut Zaferi”.
Bu zafer, belgesel programına değil de niçin bir haber programına konu olmuştu? Sadece zafer günü 29 Nisan olduğu için mi?
Hayır, bu zafer aradan geçen 94 yıl sonra bile bir haber değeri taşıyor. Zira İngilizler yine Irak topraklarındalar ve yeni bir bozgunun eşiğine gelmiş durumda bulunuyorlar. En önemli fark yanlarında Fransızlar değil de Amerikalılar var.
Yakın tarihimiz ne yazık ki çok çarpıtılmıştır. Gerçekler bazen tersine çevrilmiş, kahramanlar hain, işbirlikçiler ise kahraman ilân edilmişlerdir. Bunun bir delili de bahsetmiş olduğumuz Kut-ül Amare Zaferi veya kısaca tarihte Kut Zaferi olarak geçen bu savaştır.
Niçin bu savaş unutulmuş veya 2008 yılına kadar hatırlanmamıştır. Bunun elbette bir sebebi vardır. Hoş ben yazılarımda defalarca bu zaferden bahsettim. Okuyucularımın ve tarihe ilgi duyanların bilgisi dâhilinde olan bu zaferin üzerinde durulmamasının en önemli sebebi “Enver Paşa” düşmanlığıdır.
İyi de “Savaşın muzaffer komutanı Enver Paşa değil, Halil Kut Paşadır, ne alâkası var!” demeyin zira Halil Paşa, Enver Paşanın amcasıdır. Enver Paşaya düşman olanlar, amcası bu zaferi kazandığı için onu çağrıştırır endişesi ile bu zaferi unutturmaya çalışmışlardır.
Evet, kolay değil, bir İngiliz Tümeni, başındaki generalleri ile birlikte esir alınmıştır. Ben “20 bin İngiliz askeri esir edilmiş ve o güne kadar İngilizlerin teslim olmuş en büyük birliği” diye konu etmiştim. Lâkin haberde 13 bin askerin esir alındığı ifade edildi. Belki savaşın diğer safhalarındaki esirler ilâve edilmediği için bu fark ortaya çıkmıştır.
Gerçek rakam ne olursa olsun elde edilen zafer büyüktür. Bu ve Çanakkale zaferleri sayesinde İngilizlerin savaş azmi kırılmış, Türk askeri karşısında bu eski düşmanımızın gözü büyük ölçüde korkmuştu. Zaten İstiklâl Savaşı’na İngilizler direkt olarak katılmamış, Yunanlıları kışkırtarak üzerimize göndermişlerdir. Unutulan bu zaferlerin önemi işte şimdi ortaya çıkmaktadır.
Yeni Asya gazetesi ve neşriyâtı kimsenin cesaret edemediği yakın tarihimiz ile ilgili konularda kamuoyuna ve okuyucularına büyük bir hizmet sunmuştur. Yakın Tarih Ansiklopedisi bunun en güzel delilidir. Kamuoyunun bilgisine sunulan tarihî gerçekler aradan yıllar geçmesine rağmen bir bir ortaya çıkmaktadır.
Maalesef bu güzel hizmetimizin reklâmını yeteri kadar yapamıyoruz. İşte “Kut Zaferi” buna sadece bir örnektir. Gerçi haber yapılırken bunu Genelkurmay Başkanlığının ortaya çıkardığı ileri sürülmektedir. Ziyanı yok, gerçeklerin ortaya çıkarılmasında varsın bu kurumumuz öne sürülsün. Önemli olan, hakikatlerin gün ışığına çıkmasıdır. Bugün sadece bir hakikat ortaya çıkmıştır, fakat daha yüzlerce hatta binlerce konu ettiğimiz fakat tartışmaya açamadığımız nice gerçekler unutturulmaya çalışılmaktadır.
Peki, niçin gerçekler örtülüyor veya ters bir şekilde önümüze sürülüyor? Özellikle resmî tarih kitaplarında birçok örneği bulunan bu haksızlık neden yapılıyor?
Bu sorunun cevabı uzundur, kısaca bu hamur çok su götürür. Lâkin birkaç hususu dile getirerek yazımıza nihayet verelim.
Efendim, yeni bir nesil ortaya çıkarılmak istenmiştir. Bu neslin dine düşman olması ve geçmişine sövmesi için elden gelen bütün gayret esirgenmemiş, hatta hâlâ bunun için çalışmalar devam etmektedir.
Fakat mızrak çuvala sığmaz. Gerçekler muhakkak ortaya çıkacaktır. Buna engel olmak için tarihimizi ne derece değiştirmeye de çalışsalar da buna muvaffak olamazlar. Yeter ki biraz cesaret ve çalışma azmi olsun, vesselâm…
03.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|