Eski adı Burma olan, ancak askerî yönetim tarafından ismi Myanmar olarak değiştirilen 'yeşil ülke'de Ramazan ayının ilk günlerini idrak etmek nasip olacak İnşallah.
Myanmar'da, bilhassa başşehir Yangon'da hatırı sayılır bir Müslüman nüfus var.
Tabiî ki Myanmar denince akla Budism ve Budistler geliyor. Müslümanlar sadece bir azınlık. Bu Güney Asya ülkesinde resmî rakamlara göre yüzde 5, gayr-ı resmî rakamlara göre de yüzde 15 civarında Müslüman yaşıyor. Rakamlardaki bu açık fark, yönetimin Müslümanlara yaklaşımını da göz önüne seriyor.
Tabiî ki her ülkenin kendisine göre şartları var. İlk bakışta Myanmar'daki Müslümanların sıkıntısı hissedilmiyor. Öyle ye, başşehir Yangon'da görebildiğimiz kadarıyla onlarca küçük ya da büyük cami var ve hepsi de açık. Geçen Cuma namazını Yangon'daki tarihî bir camide kıldık. Caminin imamı Ramazan-ı Şerifle ilgili güzel bir hutbe okudu. Bu yönüyle her şeyin yolunda olduğu söylenebilir.
Fakat başşehrin kenar mahallelerine gidip, orada yaşayan Müslümanların halini görünce durumlarının çok da kolay olmadığını anlamak mümkün. Yangon'da faaliyet gösteren özel bir kurs merkezi mesabesindeki "El Ezher Enstitüsü"nün sorumluları, Myanmar'da yaşayan Müslümanların sıkıntıları nelerdir?" şeklindeki 'kolay' bir soruyu cevaplandırırken çok dertliydiler. "Hangisini sayalım ki?" diye söze başladılar ve şu ana kadar hiç duymadığımız 'iddiaları' sıraladılar. Buna göre, Müslümanlara 'kimlik kartı' verilmiyormuş. Az sayıdaki 'okumuş/yazmış' Myanmarlı Müslümanların dışında büyük çoğunluğun kalıcı bir kimlik kartı yokmuş. Sadece seçim dönemlerinde oy kullanabilmek için '3 ay süreli geçici kimlik kartı' veriliyormuş ve daha sonra bunlar geçersiz oluyormuş. Bizdeki 'tapu tahsis belgeleri' gibi bir uygulama olsa gerek. Tabiî ki 'kimlik kartı' olmayan bir kişinin, yaşadığı ülkede iş yapması, mülk edinebilmesi gibi en temel haklardan mahrum kaldığını hatırlatmaya gerek yok. Bu 'iddiayı' başka kişiler de tasdik etti ki, bu durum Müslümanların göründüğü kadar rahat olmadıklarını hatıra getiriyor.
Bu ülkede yaşayan Müslümanların azınlık olması, diğer bütün İslâm ülkelerine büyük sorumluluk yüklüyor. Elbette zor durumda olan Müslümanlar sadece Myanmar'da yaşamıyor. Belki de başka bazı ülkelerde 'azınlık' olarak yaşayan Müslümanlar çok daha zor şartlar altında hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. İşte mübarek Ramazan ayında diğer bütün Müslüman kardeşlerimizin halini daha iyi anlamalı ve onlara gelden gelen her türlü maddî ve manevî desteği, yardımı ulaştırmalıyız. Bu sorumluluk hepimizin ortak sorumluluğu. Devletler ve milletler nezdinde yapılabilicek işler olduğu gibi, şahsen yapabileceğimiz işler de olmalı. 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' ihtarı bu günlerde daha iyi tahlil edilmeli...
Myanmar, Ramazan ayına 2 Eylül'de başlıyor. Burada Türkiye'de olduğu gibi bir 'dinî otorite' yok. Daha çok 'hilâl gözlenerek' bu iş yapılıyormuş. Hazırlanan 'imsakiye'ler Ramazan ayının başlangıcını 2 Eylül 2008 olarak gösteriyor. Ramazan ayının aynı günde başlanması da elbette çok önemli, ancak başka problemler bu konuların gündeme gelmesini dahi engelliyor.
İslâm ülkelerinin üst kuruluşu olan İslâm Konferansı Örgütü, Müslüman milletlerin yaşadıkları ülkelerde rahat ve huzurlu olabilmesi için daha fazla gayret göstermeli. Bu problemler Birleşmiş Milletler nezdinde de güçlü bir şekilde gündeme taşınmalı ve çözülebilecek problemler bir an önce çözülmeli. 1 milyarı aşan İslâm dünyası, 'ittihad' etse, bu maddî ve manevî güç karşısında hangi insafsız durabilir? İslâm dünyası sahip olduğu manevî birliğin fırkına varmalı ve bunu gerek BM nezdinde ve gerekse başka mahfillerde mutlaka gündeme taşımalıdır.
İnsanca yaşamak bütün 'insan'ların hakkıdır. Bazı Müslüman topluluklarının yaşadığı hayat standardının 'insanca' olduğunu söylemek imkânsız. Pek çok başka örnekler içinde Myanmar'da yaşayan Müslümanlar buna bir örnek.
"Ramazan bayramında ya da başka dönemlerde hangi 5 yıldızlı otelde nasıl bir tatil yapayım? 'Kirlenen' koltuk takımlarımı ne zaman değiştireyim? Sıfır model lüks bir aracı kaç taksitle satın alayım?" diye düşünen ehl-i iman, bunlara karar vermeden bir de; yaşadığı ülkede 'azınlık' olan Müslüman kardeşlerini düşünsün. Daha doğrusu hepimiz birden düşünelim...
Bütün olumsuzluklara rağmen ümitvar olmaya devam İnşallah...
02.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|