(Memleket manzaraları-3)
Osmanlı’nın son dönemlerinden bu yana varı yoğu çeşitli desiselerle yağmalanan bu mazlûm milletin, günümüzde de aynen fakru zarurete maruz bırakıldığını hepimiz biliyoruz. Bediüzzaman Hazretleri devam eden soygunun mahiyetini anlatırken; “Bu milletin elinde zarurî ihtiyaçtan başkası bırakılmıyor, ya zalim Avrupa kâfirleri veya Asya münafıkları çırpıyorlar” diyor.
Münafık kâfirden daha dehşetlidir. Zira sığındığımız kalelerin veya harim-i ismetlerimizin kapılarını zalim düşmana açan ve açacak olan münafıklardır. Bizden, hatta can ü gönülden bizimle görünenler olmasaydı, düşmanlarımız ne manevî değerlerimizi, ne de servet ve maddî kaynaklarımızı yağmalayamazlardı. Devâsâ geniş coğrafya, zaman ve unsurları ihtiva eden bu konuya denizden bir damla ile bakmak ve göstermek istiyoruz.
Irak savaşı olmadan, idaresi mâlûm çetelerin elindeki dev petrol şirketleri Ortadoğu’yu işgal etmeden önce, benzinin bize maliyeti 60 centti. Savaştan sonra bu şirketlerin kârıyla maliyet yükselmiş ve 2 ytl’ye yaklaşmış. Benzin istasyonlarında ödediğimiz litrebaşı artı paranın, yüzde 60 nisbetinde vergi olduğunu da bu fakir millet bilemiyor.
Avrupa ve Amerika’da telefon hizmetlerinin bedavaya yakın bir ücret karşılığında verildiğini duymamış olanlara biz söylemiş olalım. Gerek sabit telefonlarda, gerekse ceplerde devlete ne kadar vergi ödediğimizi faturalardan öğreniyoruz. Elektrik, gaz ve diğer enerji kalemlerinde de, Avrupa başta olmak üzere, dünyanın bir çok ülkesinden daha fazla para ödediğimizi de belirtelim.
Hükümetin bakanlarının itirafıyla 400 YTL sınırına dayanmış ‘açlığın’ neredeyse milletin büyük bir kısmını pençesine aldığı ülkemizde zengin coğrafyanın servetinin kimlerce hırsızlandığını bilmek isteyenler; zalim Avrupa kâfirleriyle Asya münafıklarının iradelerine teslim olmuş idarelerine baksınlar. Bu vergilerin nerelere gittiğini merak edenlere de şu bilgi notunu iletelim. 30 Ağustos Zafer Bayramı şovlarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı harcamalarla yüzlerce kişinin çalışabileceği iki büyük fabrika kuruluyormuş. Yalnızca 30 Ağustos. 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs ve diğer günleri saymıyorum. Tarihte zafer kazanan yalnızca genç Türkiye midir? Avrupa ve Amerika’nın zengin, gelişmiş, müreffeh ülkeleri tarihî savaşları kazanmamışlar mı? Veya onlar İBB’den daha borçlu ve fakir haldeler mi?
Londra, Paris, Köln ve bir çok Amerika metropollerinde yaşayanlar, şehirleri ayıran nehir ve denizlerin üzerinden geçen köprü sayılarını bilirler. Köln’ü iki yakaya ayıran Ren’in üzerinde yalnızca Köln sınırında altı tane köprü vardır. Bütün bu köprülerin hiçbirinde geçiş ücreti alınmıyor. Almanya’nın otoyolları dünyada meşhurdur, ama parasızdır... Fukara milletten toplanan vergilerin murakabesi millete ait olmayınca; rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, milletin manevî ve maddî değerlerinin erimesi tepeden tırnağa devam ediyor.
28 Şubat’ın ekonomi mimarlarından Kemal Derviş’in haricî odaklar için kaldırdığı sınırları, milletin menfaatine bu yeni hükümetler çizemeyince, fukara milletimiz, karın tokluğuna dünya pazarlarına mal yetiştirmeye çalışırken, global ittifaklar halinde çalışan zalim Avrupa kâfirleriyle Asya münafıklarını temsil eden dev şirketler de sömürmeye devam ediyorlar. Fukara millet ise, vitrine yerleştirilmiş sözde mebus ve belediye başkanlarıyla manipüle edilerek, daha da fakir ve zelil hale getirilmeye çalışılıyor. Bizden söylemesi...
01.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|