Mübarek Ramazan–ı Şerif ayıyla müşerref olduğumuz bugün—lâtif bir tevâfuk eseri—birkaç yönüyle "birinci gün" mesabesinde görünüyor:
Bugün, haftanın birinci günü, yani Pazartesi.
Ramazan'ın birinci günü olan bugün, aynı zamanda Eylül ayının da birinci günü.
1 Eylül demek, aynı zamanda Milâdiye göre yaz mevsimin sona erip güz mevsiminin başladığı gün demektir.
Keza, tatil döneminin bitmesi, yeni iş ve eğitim–öğretim döneminin (küçükler için) başlaması demektir.
Aynı durum, bizim gibiler için de geçerli. Biz de senelik iznimizi Ağustos ayının bitiş tarihine göre tanzim ettik ve yeni sezonun ilk yazısına Eylül ayının birinci günü itibariyle başlamış olduk.
Tevafuklar zincirine, ayrıca bu seneye mahsus olarak daha başka halkaların takılmış vaziyetleri de görünüyor.
Haydi hayırlısı bakalım...
Üç saatte 20 kilometre
Bugünkü köşe yazısı ile radyodaki tarih sohbeti programını yayına hazırlamak maksadıyla, 30 Ağustos günü tâ 200 kilometrelik bir mesafeden yaklaşık iki saatte İstanbul'a geldik. İstanbul'da ise, 20 kilometrelik bir mesafede bulunan gazete merkezine gelebilmek için, emin olun tam üç saat müddetle yollarda kaldık.
Sebebi şu: 30 Ağustos Zafer Bayramı merasimleri için, İstanbul trafiğinin nefes borusu olan Vatan Caddesinin (Menderes Bulvarı) tamamı ile TEM (D 100) karayolunun mühim bir kısmı sabahın erken saatlerinde vasıta girişlerine kapatılmıştı.
Bu sebeple, alternatif gibi görünen ara ve yan yollarda müthiş bir trafik izdihamı yaşandı. Yaşanan bu sıkıntı ve izdiham, saatlerce trafikte kalan sürücüler gibi vatandaşlar da adeta canından bezdirildi. Zafer Bayramının coşkusuna hissedar olmak yerine, bu insanlarımız saatlerce egzoz dumanını yutup zehir solumak durumunda kaldı.
Medenî ülkelerde, bu tür merasimler genellikle stadyumlarda yapılır. Bizdeki durum neden hâlâ böyle, anlamak kolay değil.
Sorularınız, mesajlarınız...
Senelik izinde bulunduğumuz özellikle son günlerde, bir bakıma "medeniyetten istifa" etmiş durumdaydık. Hemen her türlü medenî iletişim ve haberleşme vasıtalarından kopuk ve mahrûm bir vaziyette idik.
Sizlerden gelen yığınla soru ve mesajlardan, döndükten sonra haberdar olduk. Zamanla ve sırası geldikçe, arzu ettiğiniz konulara İnşaallah temas etmeye çalışırız.
Emirdağ'da neler yaşandı?
Son aylarda diyebilirim ki bütün dikkatimiz ve nazar–ı ufkumuz Emirdağ üzerindeydi. Bizzat oraya gidip görmenin ve bazı hatıraları tesbit etmenin dışında, hasseten Üstad Bediüzzaman'ın, talebelerinin ve Nur hizmetinin Emirdağ ile bağlantılı kısımlarını okumaya, araştırmaya ve öğrenmeye koyulduk. Bunların bir bölümünü geçtiğimiz haftalarda sizlerle aylaştık. Geri kalan kısımlarını ise, İnşaallah önümüzdeki günlerde—kısa kısa da olsa—sizlerle paylaşmak arzusundayız. Orada acaba daha başka neler yaşanmış, ders ve ibret alınacak daha başka ne tür hadiseler cereyan etmiş, hep birlikte bakalım, görelim İnşaallah.
Tarihin yorumu (1 Eylül 1908-2008)
Hicaz Demiryolu fotoğraf sergisi
Meşhur "Hicaz Demiryolu", bundan tam yüz sene evvel tamamlanarak hizmete girdi.
Sultan II. Abdülhamid zamanında yapılan İstanbul–Şam arasındaki demiryoluna ilâveten, 1900–1908 yıllarında ayrıca Şam–Medine yolu yapıldı.
Böylelikle, İstanbul–Hicaz arasındaki demiryolu Eylül 1908 tarihi itibariyle tamamlanmış oldu.
Haydarpaşa'da sergi
AA'nın vermiş olduğu habere göre, "Hicaz Demiryolunun 100. Yılı Fotoğraf Sergisi" Haydarpaşa Tren Garında ziyarete açılmış bulunuyor.
Eski ve yeni fotoğrafların yer aldığı bu sergi, bugünden başlamak üzere iki hafta boyunca, yani 14 Eylül 2008 tarihine kadar vatandaşlar tarafından ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.
01.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|