Bediüzzaman, Risâle-i Nur meslek ve meşrebini bir kanaviçe gibi örer. Muhtelif mevzuları işlerken serpiştirdiği bu hususları, önce ana maddeler hâlinde sıralamaya, ardından açmaya çalışalım:
- Risâle-i Nur’un temel meşrebi; hakikat mesleği olmasıdır. Yani, iman esaslarını delillere dayanarak benimsemek;1 acz ve fakrını anlayarak, İlâhî hakikatleri tefekkür ederek; aklî, ilmî bürhanlara dayanarak gerçeği bulmak; ibadet ve zikirle özümsemektir.2
Hizmet tarzı tasavvuf/tarikatvârî değil, hakikat mesleğidir.3 Yani, yalnız aklın ayağı ve nazarıyla veya evliyâ (mutasavvıflar) gibi yalnız kalbin keşif ve zevkiyle değil; veya hükema (İslâm felsefecileri, filozoflarının) ve ulemanın mesleğinde de gitmeyip, bunları birleştiren bir marifet penceresiyle bakmaktır.
- Nur mesleğinde evvelâ kendini muhatap alıp, nefsini terbiye etmek asıldır.4 Nefsini ıslâh etmeyen başkasını ıslah edemez. Öyle ise nefsimizden başlamalıyız.5
- Risâle-i Nur mesleğinde, îmandan sonra en fazla takva ve amel-i salih esastır. Takva, menhiyâttan ve günahlardan ictinab etmek; amel-i salih emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Farz ve sünnetlere dikkat ve büyük günahlardan çekinmek esastır.6
- Nur mesleğinin esası ihlâs sırrına dayandığından7 îman ve Kur’ân hizmeti, maddî ve mânevî hiçbir makama basamak yapılamaz.8 Zîrâ, hedef dünyayı değil, ahireti kazanmaktır.9
- Risâle-i Nur mesleği kardeşliktir. Peder ile evlât, şeyh ile mürid arasındaki vasıtalar değildir.10
- Zaman cemaat zamanıdır. Kuvvet, sevk ve idare şahısların elinde değil; cemaatin, şahs-ı mânevînindir. Risâle-i Nur mesleğinde kerâmete ve şahsa ehemmiyet verilmiyor.11
- Nur mesleğinde şahıslar değil, şahs-ı manevî hükümrandır.12 Âl-i İmrân, 159. ve Şûrâ 38. âyetlerin emirleri gereğince Nur cemaatinde istişare ve şer’î meşveret esastır.13 Bediüzzaman, “Her meselemizde emir, Risâle-i Nur’un şahs-ı mânevîsini temsil eden has şakirtlerin ve sizlerindir. Benim de şimdi bir reyim var”14 diyerek cemaat yapılanması ve yönetim biçimini belirler:
Risâle-i Nur hizmetinde, şahıslar değil, şahs-ı mânevî esastır. Benlik, enaniyet, şan, şeref, gösteriş ve makam peşinde koşmamak gerektir.15
- Nur mesleğinde bütün himmet ve gücü Risâle-i Nur’a ayrılmalı. Sözler’i kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıkmak ve hayatının en önemli vazifesi onun neşir hizmeti bilmek.16 Başka eserlere çok çalışan var. Nur talebelerinin yüz eli de olsa, Nur’a ayırmalı. Amerika, İngiliz kadar serveti de olsa, yine îmânı kurtarmak dâvâsına hasretmeli. Zira; başka İslâmî hareketlerin mesleklerinde, elbette çok mühim ve bizim de malımız hakikatler var. O hakikatlerin intişarında bize ihtiyaçları yoktur. Binler o şeyleri okur, neşreder adamları var. Biz onların yardımlarına koşmamızla, omuzumuzdaki çok ehemmiyetli vazife zedelenir ve muhafazası lâzım olan ve birer taifeye mahsus bir kısım esaslar ve âli hakikatler kaybolmasına vesile olur.17
- Nur mesleğinde tam ihlâstan sonra en büyük esas; sadakat (bağlılık), sebat ve metanettir.18 Yani, olaylara konjonktürel değil, Risâle-i Nur prensipleriyle yaklaşılır.
Dipnotlar:
1- Emirdağ Lâhikası, s. 80.; 2- Mektûbât, s. 340.; 3- Mektûbât, s. 26.; 4- Sözler, s. 11.; 5- Sözler, s. 243.; 6- Emirdağ Lâhikası, s. 110.; 7- Kastamonu Lâhikası, s. 183.; 8- Hizmet Rehberi, s. 86.; 9- Emirdağ Lâhikası, s.455.; 10- Lem’alar, s.156.; 11- Emirdağ Lâhikası, s. 77.; 12- Hizmet Rehberi, s. 159.; 13- Hizmet Rehberi, s. 175.; 14- Emirdağ Lâhikası, s. 195.; 15- Lem’alar, s.159-160.; 16- Mektûbât, s. 329.; 17- Tarihçe-i Hayat, s. 600., Kastamonu Lâhikası, s. 52.; 18- Kastamonu Lâhikası, s. 187.
02.09.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|