Papazın biri, bu hikmet dünyası ile kudret dünyasını karıştırırmış. Bir gün bulunduğu kilisenin avlusunu su basmış. Kayıkçının biri ona gelmiş:
“Haydi Peder, bin kayığa, kurtarayım seni!”
“Ben Allah’a inanıyorum, o beni kurtarır!”
Sonra ikincisi ve üçüncüsü gelir. Üçünü de, aynı mantık ile reddeder. Tam boğulacağı sırada:
“Ey Allah’ım, ben Sana imân ediyor, yalnız Sana güveniyorum; beni niye kurtarmıyorsun?”
Hatiften/gayptan bir ses işitir:
“Sana üç sefer kurtarıcı gönderildi, hepsini reddettin!”
Kimi fedâkâr mübelliğ insanlar, bize bazı gerçekleri anlatırlar. Bizi, ilme, tefekküre, araştırmaya dâvet ederler. İçinde bulunduğumuz çirkeften, bataklıktan, sel felâketinden kurtarmaya çalışırlar. Onları reddetmek, acaba papazın durumuna düşmekle eş değil mi?
***
İki de bir telefonumuzun mesaj bölümüne bakıyoruz: “Kimden ne mesaj geldi?” diye…
Ya, şu kâinatın unsurlarından gelen mesajları alabiliyor muyuz?
Kur’ân, hakikatlerini “âyet/işaret/delil” olarak sunar.
Kâinat kitabındaki her unsuru bir “kevnî/oluşsal” âyet olarak nazara verdiğini de dikkate almalıyız. Herbir bitki, yaprak, çiçek, meyve İlâhî bir mektup olduğuna göre; her olay, her fiil, her hareket, her renk, her desen, her ses bir mesaj taşımaktadır.
Kur’ân’ın akıl, gözlem ve tecrübelere dayalı olarak sunduğu diğer belgelerden bazıları şöyle:
“Şüphesiz göklerde ve yerde inananlar için birçok âyet vardır. Sizin yaratılışınızda ve (Allah’ın) yeryüzünde yaydığı canlılarda, kesin olarak inanan bir toplum için ibret verici işaretler vardır. Gecenin ve gündüzün değişmesinde, Allah’ın gökten indirmiş olduğu rızıkta ve ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgârları değişik yönlerden estirmesinde, aklını kullanan toplum için dersler vardır. İşte, sana gerçek olarak okuduğumuz bu âyetler Allah’ın âyetleridir. Artık Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar? O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından bir lütfu olmak üzere size boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır...”1
Yine bu çerçevede çiçek, sinek, ağaç, balık, kuş, arı, bitki, dağ-taş, hava-su, ay, güneş, yıldızların harika yapılarıyla Allah’ın ilim, hikmet, kudret, azamet, hallâkıyet gibi sonsuz isim ve sıfatları anlatılır: “Allah size âyetlerini gösteriyor. Allah’ın âyetlerinden hangisini inkâr edersiniz!”2
Önemli olan onlardan ibret, ders, bir mesaj alabilmektir. Hastalıklar, musibetler, sıkıntılar, felâketler (deprem, sel, fırtına vs.) de birer ikaz, birer ihtardır. Onlardaki mesajın alınması gerekir.
Ey kendini insan bilen insan! Kendini ve çevrendeki olay ve nesneleri oku! Zira, kâinattaki her şey tesbih ediyor, okuyor!
Ağaçların, bitkilerin dili dönüyor! “Benim dilim dönmüyor!” demek ayıp kaçmaz mı?
Dipnotlar:
1- Kur’ân, Gaşiye, 3-6, 13.; 2- Age., Mü’min, 81.
20.08.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|