Birgün Hz. Mevlânâ şöyle dedi. “Biz güzel seslerde Cennet kapılarının açılış seslerini duyuyoruz”.
Orada bulunan içi boş biri de bu sözü onaylar gibi yaparak kendini göstermek istedi ve “Bunu biz de duyuyoruz “dedi. Hz. Mevlânâ bu sahteliğe şu ibretli cevabı verdi:
“Hayır hayır. Senin duyduğun ses benim duyduğum değildir. Senin duyduğun ses Cennet kapılarının kapanma sesidir. Mûsıkî; aşığın aşkını, fasıkın fıskını arttırır’’.
Bir Tebessüm.
“Kahramanmaraş’ta yayın yapan Bir Tebessüm dergisinden arıyorum” demişti telefondaki hanım kardeşimiz. “Acaba Temmuz- Ağustos ayında yayınlanacak müzik konulu sayı için bir yazı yazabilir misiniz?” diye ricada bulunmuştu. Doğrusu Anadolu’muzun bu nezih ilinde ve Sütçü İmam’lar diyarı Kahramanmaraş’ta yayınlanan bir dergi için hatırlanmak, yazı istenmek hoşuma gitmişti. “Hay ha”y dedim “memnuniyetle.” Derginin ismi de ne kadar sıcaktı. Günlük hayatın koşuşturmaları, hay huyu içinde çoğu zaman en yakınımızdaki eşimizden dostumuzdan bile esirgediğimiz bir şey değil miydi bir tebessüm. Yazıyı gönderdim ve merakla derginin gelmesini bekledim. Nihayet postadan gelen biraz ağırca paketi açtığımda 3 dergi ve şiirlerin yer alığı bir küçük kitapçığın çıktığını gördüm. “Bir Tebessüm. Aylık toplum ve fikir dergisi.” Kapak konusu: Müzik ruhun gıdası mı?” Pırıl pırıl kuşe kâğıda basılı, kaliteli, özenli sayfa düzeni ve muhtevası ile dergiyi bir çırpıda inceledim ve özellikle müzikle ilgili yazıları okumaya başladım. Derginin genel yayın yönetmeni Mahmut Çokparlamış giriş yazısında “Her iş, amel ve davranışta “orta yolu “tavsiye eden yüce dinimiz; mûsıkî için de belirli sınır ve ölçüler koymuştur. Bu çerçevenin dışında hemhâl olunan mûsıkî ise nefsi ve şehveti azdırıcı, haram ve gayrimeşrû yollara itici ‘nefse gıda, ruha zehir’ etkisi yaparak; fertleri ve toplumu sefahate itici tesirler oluşturmaktadır” tesbitini yapıyor. Derginin sahibi ve aynı zamanda Bir Tebessüm Derneği Genel Başkanı, yazar Cevdet Alperen ‘’Müzik demişiz ama bizim olmayan sesi ve soluğu taklit etmişiz. San'at adına san'ata isyan etmişiz. Kendi inanç ve ruh dünyamızda yaşayan müziği unutunca müziksiz ve san'atsız bir millet olmuşuz” diyor yerinde olarak. Cuma Tahiroğlu, toplumsal açıdan mûsıkîye bakış konusunu işlediği yazısında özellikle dini mü-ziğimize toplumumuzun bakış açısından şikâyet ediyor. ’’Makul olmayan mûsıkiye tepki adına çocuklar ile halk ile aranızı açmayın. İslâmın ferasetini koyarak devreye, makul yaklaşın en azından müsbet mûsıkili toplantılara’’ diyor. Sağlık spor ve müzik arasındaki ilişkiye değinen Durdu Şahin “Müzik de insanı dinlendirir, dillendirir, acılarını dindirir, sevinçlerini çoğaltır iş yapma zevkimizi geliştirirken bazı hastalıkları da tedavi eder” diye yazıyor. Derginin bu sayısındaki sohbet konuğu ise Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihî Türk Müziği Topluluğu Müdürü Ömer Tuğrul İnançer olmuş. Böylesi bir kapak konusu için seçilebilecek en isabetli müzik adamlarından biri ile yapılan sohbet hakikaten doyurucu bilgilendirici ve faydalı olmuş. Narin Demirci’nin yaptığı röportajda “Sizce ruhun gıdası nedir?’’ sorusunu Ömer Bey, “Müzik bütün güzel san'atlar gibi insanın taşıdığı yüksek duygu ve düşünceleri yansıttığında san'at olur. İnsan eşref-i mahlûkat olarak elbette ki ulvî işlerle meşgul olmalıdır. Süfli işler eşref-i mahlûkata yakışmayacağı gibi müzikte de böyle ulvî duygular yansıtılmalıdır’’ şeklinde cevaplıyor. Derginin kapak konusu için yazdığım yazıya başlık koymamış ve kendilerine bırakmıştım. Dergi yayın kurulu ise “Müzik adamı olabilmek “başlığını uygun görerek yazımızı neşretmişler. Dolu dolu müzik konusunun işlendiği bir sayı olmuş “Bir Tebessüm.’’ Edebî ve san't içerikli gazete, dergi gibi kültürel yayınların ne yazık ki toplumda tiraj anlamında pek rağbet görmediği satış sıkıntısı yaşadığı gerçeği bilinmekteyken, Kahramanmaraş’ ta böylesine bir dergi çıkarma gayreti taşıyan dergi sahip ve emektarlarını tebrik ediyor, çalışmalarında başarılı olmalarına duâ ediyoruz.
Güzel sözlü tebessümlü olmalı
Büyüklerden bize gelen tavsiye
Güzel sözlü tebessümlü olmalı
İnsanın ölçüsü edeb, terbiye
Güzel sözlü tebessümlü olmalı
Tevazu insanlar bakmaz yüceye
Somurtkan çehreler benzer geceye
Talebe her zaman her an hocaya
Güzel sözlü tebessümlü olmalı
Yedirirken bir fakire aşını
Bitirirken bir borçlunun işini
Okşar iken bir yetimin başını
Güzel sözlü tebessümlü olmalı
Aslında 16 dörtlükten oluşan bu şiirin yer darlığı sebebiyle sadece 3 kıtasını aldım. Şiir ise Bir Tebessüm dergisinin okuyucularına hediye olarak verdiği Hasan Kısa’nın şiirlerininden oluşan kitapçıktan. İçinde 29 şiirin bulunduğu 68 sayfalık kitapta şairin Üstad Hazretleri içinde yazdığı “Üstadım “isimli bir şiiri de bulunuyor. Diyor ki şair
“Ey büyük mücahid, büyük kahraman / Asrın müceddidi Bediüzzaman / Bu sendeki ilim sendeki iman / Denizlerden daha derin Üstadım / Örnek Risâle-i Nur Üstadım. ’’
Peki Hasan Kısa kimdir? 1944 yılında K. Maraş’ın Hartlap Köyünde doğmuş, ilkokul eğitiminin ardından köyün ve çevrenin öğretmenlerinden dinî eğitim almış. Bağkur emeklisi olup çiftçilikle uğraşan şair halen doğduğu köyde ikamet etmekte. Gördüğünüz gibi Anadolu’muz, köylerimiz şairler yatağı, hassas gönüller diyarı.
Şair: Hasan Kısa
19.08.2008
E-Posta:
alioktay@alioktay. net
|