"Gerçekten" haber verir 25 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nimetullah AKAY

Gafletin ağır maliyetleri



Akıllarımızı şaşkına çeviren, kalplerimizi cendereye sokan, vicdanlarımızı sızlatan hadiseler dünyamızı adeta karartmaktadır. Halbuki akıllarımızla doğruları yanlışlardan ayırt edebilir, kalplerimizle huzura sebep olan haletleri yakalayabiliriz. Zaten insanî duyguların asıl bizlere veriliş sebebi de bu değil midir?

Maddî yönümüzle insan olduğumuzu açık bir şekilde ortaya koyabilmemiz mümkün olmakla birlikte, mânevî cihetle insan olmakta eksikliklerimiz olduğu için başlarımız bir türlü belâlardan kurtulamamaktadır. “İman insanı insan eder” derken, insanın maddeten insan olmakla insanlığını tamamlayamayacağını, ancak mânevî yöndeki eksikliklerini tamamladığı takdirde gerçek insan olma mertebesine vasıl olabileceği gerçeğini anlamamız gerekmektedir elbette. İşte bütün mesele hakikî bir insan olabilmektir...

Sadece sûreten insan olmanın bedellerini bütün bir insanlık çekmektedir. Geçmişten ders almayan ve gelecekte karşı karşıya kalacağı gerçekleri düşünmeden yaşayan insanlar, hazır ve anlık duyguların sürüklenmesiyle her türlü yanlışa düşebilmektedir ne yazık ki...

Bu dünyaya neden gönderildiği üzerine kafa yormayan bir insanın hayatı hayvanlarınkinden farklı olmayacak ve hatta akıl gibi kötüye kullanıldığı takdirde büyük tahribatlara sebep olabilecek bir âlete sahip olması hasebiyle hayvanlardan daha zararlı bir varlık haline gelmekten kendini kurtaramayacaktır.

Başta akıl olmak üzere hayırda kullanılması gereken insanî duyguların şerde kullanılması neticesinde meydana gelen korkunç hadiseler, bizlere insanın ne kadar zararlı olabileceğinin işaretlerini vermektedir. Gözünü kırpmadan kendisi gibi insan olarak yaratılan hemcinslerine zarar veren ve hatta hayatlarına kıymaktan çekinmeyen bir insanın nasıl bir gaflet içinde olduğunu tahmin edebiliriz herhalde.

Dünyayı fesada veren ve insanlığın gidişatını tehlikeye atan cani insanların gözleri üzerindeki perdeler o kadar karanlıktır ki, yaptıkları kötülüklere bir gün kendilerinin de maruz kalabileceğini akıllarına bile getirmemektedirler. Eline silâh alıp kan akıtmaktan çekinmeyen gözü dönmüş insanlar bir gün bir silâhın kendilerine de yönelebileceğini düşünemeyecek kadar gaflet içinde bulunmaktadırlar.

Bir çok gafletli haletlerden en önemlilerinden birisi de, insanın bu dünyada ebedî olarak yaşama vehmine sahip olması olsa gerek... Zira, eğer bu dünyada ölüm olmasaydı, ancak o zaman, aklı başında olanlar dünyevî değerler üzerinde kıyamet koparabilme durumu için kendilerine mazeretler uydurabilirlerdi. Oysa dünya yaratılalıberi meydana gelen bütün gelişmeler bu dünya hayatının ebedî olmadığı, asıl hayatın ölümden sonra olacağını bizlere açık bir şekilde göstermektedir.

Kâinatın yüce Rabbi, hem yarattığı canlı varlıkların dünyadaki kısa hayatlarındaki derslerle, hem de biz insanlara gönderdiği peygamberle bize dünyanın ebedî bir hayat için yaratılmadığını, bu mekânın ebedî olarak yaşanacağı başka bir memlekete hazırlık yeri olduğunu bizlere anlatmaktadır.

Dünya, her haliyle bir imtihan yeri olduğunu, imtihanı kazananların mükâfatlandırılacağını, imtihanı kaybedenlerin de cezalandırılacağını ve bunun için büyük bir mahkemenin kurulacağını hatırlatmaktadır. Gerçekler gizlenemeyecek kadar açıkta bulunmaktadır aslında. Akıl nimetini doğru bir şekilde kullanan insanların, bu dünyada zerre kadar dahi olsa kötülük yapmamak için ellerinden geleni yapmaya gayret etmeleri gerekmektedir elbette...

Nefis ve şeytana uyup kısa dünya hayatını esas maksat yapmak ne akılla, ne de insanî diğer duygularla hiç bağdaşmamaktadır. Kudreti nihayetsiz Rabb-i Rahîm’i tanımak ve sadece O’na kul olmak, sadece O’nun emirleri istikametinde yaşamak, O’nun yüce Resûlü’nün (asm) izinden gitmek insanoğlu için tercih edilecek en güzel, en büyük ve bütün kötülüklerden arınmış en selâmetli yoldur. Dünyanın hiçbir gürültüsü, geçici dünya hayatının hiçbir cazibesi insan olmanın sırrına eren erenleri kendine çekme gücüne sahip olmamalıdır.

25.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.08.2008) - Gücüm yetebilseydi

  (11.08.2008) - Kendimize dönelim

  (04.08.2008) - İnsan, gerçek insan olmalı

  (28.07.2008) - Sen ne büyüksün Ya Rabbim!

  (21.07.2008) - İman, hayata hayat olsa

  (14.07.2008) - Maneviyatsız hayatlar

  (07.07.2008) - İmtihan(lar)ım

  (30.06.2008) - Bozguncu duygular

  (23.06.2008) - Elemler küçülecek

  (09.06.2008) - Dünya bize yüz vermiyor

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır