Sağlıklı bir hayat için yürümek şart
SELÇUK Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakkı Gökbel, hareketsiz hayatın insan sağlığını tehdit ettiğini belirterek, sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürmek için düzenli olarak spor yapmanın çok önemli olduğunu söyledi.
Pratik ve kolay yapılabilecek egzersizlerin seçilmesi gerektiğini vurgulayan Gökbel, ‘’yürüyüş ve koşu tercih edilebilecek egzersiz türleridir. Eğer imkân varsa yüzme de tercih edilebilir. Yaş gruplarına göre hangi sporun yapılacağı belirlenmelidir. Bazı yaş grupları için yoğun bir egzersiz sayılmaması nedeniyle yürüyüş yeterli olmayabilir. Bu yaş gruplarında daha yoğun egzersizler tercih edilebilir’’ diye konuştu.
Gökbel, düzenli olarak yürüyüş yapılmasının önemini vurgulayarak, şöyle devam etti:
‘’2 gün arayla haftada 3 gün en az 30 dakika yürüyüş yapılmalı. Düzenli olarak yürüyüş yapıldığında kaslar ve dolaşım sistemi olumlu etkilenecektir. Koroner kalp hastalıklarının önüne geçilebileceği gibi kalbin düzenli çalışması da sağlanır. Yürüyüş, damar sertliğine, kalp, beyin ve damar hastalıklarına iyi geldiği gibi vücutta olumlu değişiklikler de sağlar.’’
Düzenli yürüyüş yapmanın kişinin psikolojisine de olumlu katkı sağlayacağını dile getiren Gökbel, ‘’şişmanlamayı engelleyen ve vücutta yağ oranını azaltan egzersizler, aynı zamanda kişinin psikolojisinde de pozitif etkiler yaparak kendini mutlu hissetmesini sağlar. Sürekli yürüyüş yapan kişiler, gündelik aktivitelerde daha az yorgunluk hissi duyarlar’’ diye konuştu.
KOŞU BANDI TERCİH EDİLEBİLİR
Yürüyüşün açık alanda yapılmasını önerdiklerini belirten Gökbel, uygun şartlar olmadığı takdirde koşu bandının da tercih edilebileceğini bildirdi.
Ancak en idealinin yürüyüşün açık alanda yapılması olduğunu vurgulayan Gökbel, şunları kaydetti:
‘’Bunun için uygun bir parkura ihtiyaç vardır. Büyükşehirlerimizin çoğunda yürüyüş için uygun alanlar bulunmuyor. Nüfus yoğunluğunun ve trafik akışının fazla olduğu olumsuz şartlar yürüyüş için tercih edilmemeli. Yine aynı şekilde çok soğuk ve çok sıcakta da yürünmemeli. Böyle durumlarda koşu bandında bu egzersiz yapılmalı. Üstelik son teknoloji ürünü olan koşu bantlarının birçok özelliği de yürüyüş için ideal şartları oluşturuyor. Yürüyüş hızının arttırılması, eğimin arttırılarak rampa oluşturulması ve kalp atışlarının ölçülmesi koşu bantlarının sağladığı avantajlar arasında.’’
Yürüyüşün son derece risksiz bir egzersiz olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Gökbel, ‘’40 yaşın altında ciddî sağlık sorunları olmayan herkes yürüyüş yapabilir. Ancak rahatsızlığı olanlar ve 40 yaşın üzerindekiler sağlık kontrolünden geçtikten sonra doktor tavsiyesinde yürüyüşe çıkmalılar’’ diye konuştu.
|
23.08.2008
|
|
Vitamin hapı alırken bir daha düşünün
Anadolu Sağlık Merkezi Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Birsel Kavaklı, daha zinde hissetmek ve hastalıklardan korunmak için alınan vitaminlerin doktora danışılmadan kullanılmaması gerektiğini bildirdi.
Kavaklı, yaptığı yazılı açıklamada, özellikle hamilelerin, sigara kullananların, yaşlıların ve vejetaryenlerin vitamine ihtiyaç duyduklarını dile getirdiklerini belirtti.
Vitaminlerin, birçok fizyolojik olayda anahtar rol üstlenen moleküller olduğuna işaret eden Kavaklı, insan vücudu tarafından sentezlenemedikleri için besinlerden sağlanması gerektiğini ifade etti. Kavaklı, sağlıklı bireylerde gıdalara ek olarak vitamin almaya gerek olmadığını, ancak vitamin ihtiyacını arttıracak durumlar veya eksikliğinin belirlendiği olgularda, vitamin verilmesi gerektiğini, sürekli vitamin alınmasının ise doğru olmadığını kaydetti.
Bilinçsizce tüketilen A vitamininin karaciğer bozukluğuna, fazla C vitamininin böbrek taşına ve mide rahatsızlıklarına, D vitamininin intoksikasyona sebep olabildiğini vurgulayan Kavaklı, şu bilgileri verdi:
‘’Büyüme ve gelişme çağında, hamilelikte, ileri yaşlarda, kronik hastalığı olanlarda, alkolizmde eksikliği saptanan vitaminler kullanılmalıdır. Gerekli olan vitamin miktarı, genellikle tavsiye edilen günlük miktar RDA olarak tanımlanmaktadır. Bu değerler ürünlerin etiket bilgilerinde yer almaktadır. Ama yine de ihtiyaç duyulan miktar kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Meselâ belirli hastalıklarda kişiye daha yüksek oranda vitamin tavsiye edilir. Ayrıca ilâçlar, vitaminlerin aktivitelerini engelleyebilmektedir.
Belirli grupların özel vitaminlere daha fazla ihtiyacı vardır. Meselâ çocuklar D vitamini, hamile bayanlar folik asit, yaşlılar D vitamini, sigara içenler C vitamini, çok alkol tüketenler B1 vitamini veya vejetaryenler B12 vitamini gibi. Daha zinde hissetmek ve hastalıklardan korunmak için alınan vitaminler doktora danışılmadan kullanılmamalı. Gerekmediği halde vitamin kullanmak vücuda yarar yerine zarar getirir.’’
|
23.08.2008
|
|
Ameliyattan sonra güneşten kaçmalı
AMELİYATIN, mevsimden daha çok güneşten korunmayla alâkalı olduğunu belirten uzmanlar, özellikle açık yüz, el, boyun gibi bölgelerde uygulanacak ameliyatlar için güneşten korunmanın önemine vurgu yapıyor.
Meme ameliyatları sonrası, ameliyat izlerinin güneşle direkt temas etmemesine dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Estetik Plastik ve Rekonstirüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ayhan Okumuş, izler güneşten korunsa bile indirekt yansımalar için de ameliyat bölgelerinin güneşten koruyucu ürünler kullanılarak desteklenmesi gerektiğini söyledi. Yüz için uygulanan ameliyatların eğer zarurî ise (tümör, travma, fonksiyonel problemler gibi) yapılabileceğini; ancak izlerin güneşten daha iyi korunmasını tavsiye etti.
Dr. Okumuş, şunları söyledi: “Güneş koruyucu ürünler aksatılmamalı, mümkünse güneşin yoğun olduğu zamanlar dışarı çıkılmamalı. Diğer zamanlarda da şapka kullanılmalıdır. Uygulanacak ameliyatlar zaruri değil ise (estetik ameliyatlar, ertelenebilir ameliyatlar gibi) güneşten korunması yeterlidir. Ancak kalacak izler ya da müdahale yapılan yer direkt güneşe açık yerlerse o zaman müdahalenin güneşten korunmanın daha kolay olduğu kış aylarına ertelenmesi daha akla yatkındır. Ama kişi ısrarla ameliyat olmak isterse o zaman çok sıkı bir şekilde güneşle mücadele etmelidir. Ameliyat sonrası güneşten korunmadıysanız çizgi şeklinde bir iziniz varsa, iz boyunca ve kenarlarında ‘hiperpigmentasyon’ dediğimiz koyu renk tabakası uzun süre (6-12 ay) kalacaktır. Çizgi şeklinde değil de soyma işlemi yapılmışsa, o zaman bu koyu renk tabakasının kalıcı olma riski mevcuttur. Özet olarak güneş, izin kalitesine değil daha çok rengine etki etmektedir. Eğer iz güneşle temas halinde değilse sorun yok demektir. Yüzde ama örneğin saç içine saklanabilecekse korunmak şartıyla sorun yok demektir. Güneşe açık yerlerde iz bırakması muhtemel ameliyatları zaruri değilse erteleyebiliriz, zarurî ise yoğun bir korumayla güneşin zararlı etkisi azaltılabilir.”
|
23.08.2008
|