"Gerçekten" haber verir 25 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Ezan duâsı üzerine



*Enes Şahin: “Ezan ile kamet arasında hüküm akımından fark var mıdır? Ezan bitince okunan ezan duâsı ile ilgili hadis var mıdır? Bu duâyı okumanın fazileti nedir?Bu duânın açıklaması nasıldır?”

Ezan namaz vaktini bildiren bir namaz çağrısıdır. Kamet ise farz namazdan önce okunur. Cemaat veya fert farz namaza kametle başlar. Namaz vakitleri girdiğinde ezan okumak sünnet olduğu gibi, farz namazlardan önce ister cemaat olsun, ister fert olsun erkeklerin kamet getirmesi de sünnettir.

Ezan işitildiği zaman ezanı dinlemek, ezanı içinden tekrar ederek icabet ve tasdik etmek, bitince ezan duâsını okumak sünnettir; Peygamber Efendimizin (asm) şefaatine vesiledir.

*Abdullah bin Amr bin As (ra) bildirmiştir: Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Müezzinin ezanını işittiğiniz vakit siz de onun söylediği gibi söyleyiniz. Sonra bana salât ve selâm okuyunuz. Çünkü her kim bana bir salât okursa, bundan dolayı Allah ona on defa rahmet nazarıyla teveccüh buyurur. Sonra Allah’tan benim için vesileyi isteyiniz. Çünkü vesile Cennette bir derecedir ki, o, Allah’ın kullarından yalnız birinden başkasına lâyık olmaz. Benim o olduğumu umuyorum. Her kim benim için Allah’tan vesileyi isterse, ona şefaatim ulaşır.”1

*Câbir bin Abdullah (ra) dedi ki: Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Her kim ezanı işittiği zaman “Allahümme Rabbe hâzihi’d-da’vete’t-tâmmeti ve’s-selâti’l-kâimeti âti Seyyidina Muhammedeni’l-vesîlete ve’l-fadîlete ved’dereceter’rafiate’l-aliye. Ve’b’ashü mekâmem-mahmûdeni’llezî veadtehû. İnneke lâ tühlifu’l-miâd.” (Mânâsı: Ey bu mükemmel davetin ve namaz kıyâmı (duruşu) emrinin sahibi olan Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e (asm) vesileyi, fazileti ve yüksek dereceleri ver. Ve O’na, vaad ettiğin Makam-ı Mahmûd’u lütfeyle. Muhakkak ki Sen sözünden dönmezsin” der ise, kıyamet gününde benim şefaatim ona hak olur.”2

Makam-ı Mahmûd, geçmiş ve gelecek her sınıfın, her mahlûkat cinsinin, her varlık türünün, her taifenin kendisine şiddetle muhtaç olduğu, her sınıfın ihtiyacı olan şefaatin kendisinden verildiği bir şefaat makamı olarak açıklanmıştır. Şüphesiz bu izaha haklılık veren hadis-i şerifler mevcuttur:

*İbn-i Abbas (ra) rivayet etmiştir ki; Allah Resulü (asm) bu makamın bir hadis-i kudsîde Cenâb-ı Hak tarafından şöyle bildirildiğini beyan buyurur: “O öyle bir makam ki, bu makamda öncekiler de, sonrakiler de sana teşekkür ederler, sana minnettar olurlar. Sen şerefçe bütün yaratılmışların üstünde olursun, istersin verilir, şefaat edersin şefaatin makbul olur. Senin sancağının altında olmadık hiç kimse kalmaz.”3

*Ebû Hüreyre’nin (ra) rivayeti de şöyledir: Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Bu o makamdır ki, onda ümmetime şefaat edeceğim.”4

*Ka’b bin Malik (ra) rivayet etmiştir ki; Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: “Allah insanları diriltecek; bana da yeşil bir elbise giydirecek. Ondan sonra Allah ne söylememi isterse söyleyeceğim. İşte Makam-ı Mahmud bu makamdır.”5

Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, Peygamber Efendimiz’in (asm) Makam-ı Mahmûd’unu “Rabbanî bir sofra” kavramı ile izah eder. Öyle bir sofradır ki, Cenâb-ı Hak tarafından dağıtılan bütün nurlar, verilen bütün ikramlar, ikram edilen bütün feyizler, ihsan edilen bütün lütuflar, nimetler, bağışlamalar, mağfiretler ve merhametler o sofradan akıyor. Resul-i Zişan’a (asm) okunan Salâvat-ı Şerifeler, o İlâhî sofraya edilen dâvete icabet hükmündedir. Yani Salâvat-ı Şerife okumakla insan o İlâhî sofra sahibi tarafından yapılan dâvete uymuş; sofraya yaklaşmış ve sofradan istifade etmiş olur.6

Dipnotlar:

1. Müslim, Salât, 11

2. Buhârî, 2/365

3. Tecrit Terc. 2/574

4. a.g.e.. 2/574

5. a.g.e., 2/574

6. Mesnevî-i Nûriye, s. 76

25.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.08.2008) - Bir hikmet arayışı

  (23.08.2008) - Cenaze ile ilgili sorumluluklarımız

  (22.08.2008) - Allah’ı bilmek üzerine

  (21.08.2008) - A'râftaki bahtiyarlar

  (18.08.2008) - Zübeyir Güzdüzalp'e borcumuz var

  (17.08.2008) - Kısa kısa

  (16.08.2008) - Bir müjde habercisi: Leyle-i Berat

  (15.08.2008) - Tesbih namazı üzerine

  (14.08.2008) - Kötülüğe karşı tavrımız

  (13.08.2008) - Güneşin batıdan doğması

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır