"Gerçekten" haber verir 21 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Ali KAYA

Kardeşlik



AYNI anne ve babadan doğan çocuklara kardeş dendiği gibi, aynı inancı paylaşanlara da kardeş denilmektedir. Arapça “Ahi” kelimesinin karşılığı kardeşlik olduğu için aynı hedefe hizmet eden “Esnaf ve Sanatkârlar” kulübüne de Selçuklu ve Osmanlı döneminde “Ahi Teşkilâtı” adı verilmiştir.

Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “İnananlar kardeştir”1 buyurarak inanç birliğinin insanları birleştirdiğine dikkatimizi çekmiştir. Bu sosyal hayatta çok önemli bir hadisedir. İnsanları sosyal ve siyasî bir amaca hizmet ettirmek için her şeyden önce fikir ve inanç birliğini sağlamamız gerektiğini ders verir. İnanç insanları ümitlendirir. Ümit ise her nevî faaliyetin enerjisidir.

Şüphesiz insanları birbirine bağlayan en sağlam ve köklü bağ “iman ve takva” esasından kaynaklanan kardeşlik bağıdır. İnanç bağı, akraba ve ırk bağından daha güçlü ve daha kapsamlı geniş olan bir bağdır. Irkı esas alan, sadece kendi ırkdaşı olan milyonlar ile bağ kurarken inanç bağı bütün insanlığı, ırk ve dil ayırımı gözetmeksizin milyarlarca insanla gönül bağını tesis etmiş olur. Gücü de, morali de o derece yüksek olur. Ayrıca inanç bağı ile insanlarla kardeşlik kuran biri, insanlara karşı daha adil olabilirken, ırk bağını esas alan kendi ırkını tercih edeceği için âdil davranamaz. Bu bakımdan “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın”2 âyeti bize gerçek birliğin inanç bağı ile birliği sağlamak olduğunu “Allah’ın ipi” cümlesi ile ifade etmektedir.

İnanç bağında adalet olduğu gibi eşitlik de mükemmel şekilde korunabilmektedir. İnsanlar Allah’a kul olma noktasında eşit oldukları gibi, insanlıkta da eşittirler. Hukuk karşısında da eşitliği sağlayan yine inanç birliğidir. İnsanları sınıflara ayıran, kölelere, işçilere ve köylülere ikinci sınıf ve parya muamelesi yapan anlayışların tümünü İslâmiyet ortadan kaldırmıştır. Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerim’de “Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız Allah korkusu ile günahlardan en çok sakınanızdır”3 buyurur.

Peygamberimiz de(asm) “Hiçbiriniz kendi nefsi için sevip arzu ettiğini mü’min kardeşi için de sevip istemezse iman-ı kemâle ermez”4 buyurarak, başkalarını kendi nefsine tercih etmeyen kimsenin imanının kemâle ermeyeceğini belirtmişlerdir. Hz. Ali (ra) “Senin gerçek kardeşin seninle beraber olan, sana faydalı olabilmek için kendi zararını göze alabilendir” diyerek fedakârlığın, arkadaşlığın ve kardeşliğin gereği olduğunu ifade etmiştir.

Peygamberimiz (asm) Medine’ye hicret ettiği zaman Medineli Müslümanların her birine Mekke’den gelen muhacirlerin birisini kardeş olarak vermiş ve aralarında kardeşlik akdetmiştir. Sonra da “Mü’minler bir vücudun azaları gibidir” buyurarak bir vücudun azaları gibi birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş ve tarihte eşi ve benzeri görülmeyen bir kardeşlik sistemi kurmuştur. Yüce Allah Medinelilerin bu yardımseverliğinden memnun olarak onlara “Ensar”5 yani “yardım edenler” adını vermiştir.

Peygamberimiz (asm) parmaklarını birbirine geçirerek “Mü’minler kemerli binalardaki taşlar gibi birbirine destek olur”6 buyurarak toplumda yaşayan insanların birbirlerine destek olmalarını istemiştir.

Dinimiz inananlar arasında kardeşliğe önem verdiği için bu kardeşliğe zarar verecek olan hususları yasaklamıştır. İnsanlar arasındaki sevgi ve muhabbete en çok zarar veren “sû-i zan”dır. Su-i zan, bir kişi hakkında yanlış düşüncelere kapılma, peşin hükümle karar verme ve niyet okuma demektir. Dostlukları bozan, kardeşlikleri yıkan ilk ve en tehlikeli unsurdur. Bunun için yüce Allah, Kur’ân-ı Kerimde kesin olarak yasaklamıştır. “Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Zannın bir kısmı günahtır. İnsanların gizli sırlarını araştırmayın. Bir kısmınız da bir kısmınızın aleyhinde konuşarak gıybetini yapmasın”7 buyurarak inananları ikaz etmektedir. Zannın bir kısmının günah olduğunu belirten yüce Allah, bir kısmının iyi olduğunu ifade etmektedir. Bu ise “hüsn-ü zan”dır. Hüsn-ü zan ise başkasını iyi bilmek ve herkesi kendinden daha iyi olduğunu bilmek ve öyle zannetmektir.

Sû-i zannın sonucu tecessüs, gıybet ve hakarettir. Bu ise yüz çevirmeye ve birbirinden uzaklaşmaya neden olur. Bunun önüne geçmek için Peygamberimiz (asm) “Birbirinize kin tutmayın, birbirinize haset etmeyin, birbirinizden yüz çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz”8 buyurur.

Burada “Ey Allah’ın kulları” ifadesi çok anlamlıdır. Peygamberimizin (asm) hitabı sadece inananlara değil, bütün insanlaradır.

Dipnotlar:

1- Hucurat, 49:10; 2- Âl-i İmran, 3:103; 3- Hucurat, 49:13; 4- Buhari, İman, 7; 5- Enfal, 8:72; 6- Buhari, Salât, 88; Mezalim, 5; Müslim, Birr, 65; Tirmizi, Birr, 18; Nesai, Zekât, 67; 7- Hucurat, 49:12; 8- Buhari, Edeb, 57; Müslim, Birr, 23; Tirmizi, Birr, 24

21.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.08.2008) - AHDE VEFA

  (10.08.2008) - Âyet ve hadislerde şefaat

  (03.08.2008) - Kur’ân’ı akılla anlamak

  (04.07.2008) - Şeâir-i İslâmiye

  (12.06.2008) - Kavl-i leyyin

  (27.05.2008) - Yaratılışta israf yoktur

  (20.02.2008) - Siyasetin hedefi

  (17.02.2008) - Siyasal kavramlar

  (12.02.2008) - Saadetin sebepleri

  (09.02.2008) - Siyasette doğru tercih

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır