Berat Gecesini idrak ettiğimiz bir hafta sonu ardından yeni bir yılın arzuları ve kader programının şekillenişi esnasında Âlemlerin Rabbi’ne taleplerimizi dile getirmişlik duygusu ile yeni bir döneme başladık. Aslında her insanın ruh dünyasında suçluluk duygusu ve günahlarından arınma ve bağışlandığını hissetme arayışı var. Bu anlamda, Berat Gecesini hakkı ile yaşıyor olmak, Hristiyanların günah çıkarma uygulamasından çok daha etkili olmalı. Halinizi ve günahlarınızı insânî vekillere değil, Kâinat Sultanı’na arz etmek çok daha rahatlatıcı ve huzur verici bir hâl. Bütün insanlarda hem suçluluk duygusu fıtratlarının bir parçası, hem de bu duygudan kurtulmak arayışı davranışları içinde önemli bir yer tutuyor. Bu durumla ilgili olarak insanlara psikolojik yardımda bulunmak isteyenlerin telkinlerinden bazı örnekleri şu şekilde sıralayabiliriz:
“Şimdi geçmişte yanlış yaptığını hissettiğin şeyler için kolayca kendini affedebiliyorsun.
“Hatalı olan suçluluk hissettiren şeyler—gerçek ya da hayalî hiç fark etmez, onların bilincinde ya da bilinçaltına gömülü olması da bir şey değiştirmez—bütün suçluluk duyguları için kendini kolaylıkla affedebiliyorsun.
“Normal duygulara sahip olan bir insan olduğun için tüm diğerleri gibi insana özgü hatalar yapman çok doğal.
“Fakat bu hatalar geçmişte kaldı. Ve geçmişi yeniden yazmaya çabalamayı saçma buluyorsun.
“Geçmişte yaşananlar bizim parçamızdır ve bizi insan yapar. Hata yapmasaydık insan olmazdık.
“Suçluluk duygusu hissetmek de bize insan olduğumuzu hatırlatır.
“Suçluluk duygusu insancıl ve duyarlı bir insan olduğumuzu anlatır.
“Hiç suçluluk duygusu hissetmeseydik insan olmazdık.
“Şimdi kendine karşı bir parça nazik olmanın zamanı geldi.
“Hissettiğin suçluluk duygusunun, bilinçaltının yanlış yapıldığını düşündüğü şeyler için kendi kendini cezalandırma biçimi olduğunu kabul et.
“Fakat yapılan yanlış seylere karşılık ihtiyaç duyulan cezalandırma için daima bir sınır vardır. Her duyarlı insan bunu bilir. Ve bu sınıra ulaşıldığında cezalandırmanın devam etmesine daha fazla ihtiyaç ve bahane yoktur.
“Duyarlı bir insan başkalarını kolaylıkla hataları için affedebilir. Öyle ise şimdi kendini affedebilirsin. Tıpkı diğerlerini hataları, yanlış yaptıkları için bağışladığın gibi...
“Çünkü yanlış davrandığını hissettiğin şeyler sadece hataydı. Öyle ise daha fazla cezalandırmaya ihtiyaç duymuyorsun.
“Çoğu zaman, hatta neredeyse her zaman bu hataları yapmıyorsun. Yaklaşık olarak her zaman doğru şeyi yapıyorsun.
“Ve bu yüzden şu anda şu dakikada kendini kolayca bağışlıyorsun. Bağışlıyorsun. Bağışlıyorsun.
“Geçmişte yanlış yaptığını düşündüğün şeyler ile ilgili hissettiğin suçluluk duygularının gitmesine izin ver.
“Bu hisler bilincinde ya da bilinçaltının derinliklerinde gizlenmiş de olsa.
“Şimdi bu hislerin gitmesine müsaade ediyorsun. Kendini bağışladın ve bütün olarak değerli bir insan olduğunu kabul ediyorsun.”
Bütün bu telkinler, bir Hâlık-ı Rahîm, bir Rabb-ı Kerîm olmadan ne kadar havada kalıyor. Affedilmek için bir dayanağı olmayan insanın kendini affetmesi ne derece rahatlatıcı olabilir. Gafur ve Rahîm olan bir Kâinat Sultanı’na köle olmak en büyük hürriyet olsa gerek. Felsefenin ben merkezli hayat algısında kendini affetmek duygusu, nübüvvetin Rabb’e dayanan bakış açısında Sonsuz Rahmet Sahibi bir Zat tarafından affedilmek duygusuna dönüşüyor. Berat bu anlamda bir mü’minin hayatında tarifi imkânsız bir rahatlama ânı. Bu ânı yaşamanın psikolojik sonuçları bir yıl boyunca arınmış ve hâlini arz etmenin rahatlığı ile yeni bir döneme başlamış insan ruhunu temsil ediyor. Rahmeti ile âlemi kuşatan bir Zât’a kul olmak ve O’nun tarafından affedileceğini ümit etmek çok güzel bir duygu. Bu duyguyu Yaşatan’a, işlenen ve işlediğimiz günahlar adedince, bütün insanlar ve cinlerin işlediği günahlara karşılık hissettiği suçluluk duyguları genişliğinde sonsuz şükürler olsun.
19.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|