"Gerçekten" haber verir 17 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Kısa kısa



Nergis Hanım: “Bazı markaların Müslümanlara saldıran ülkelere yardım ettiği söyleniyor ve bu markaları satın almayın deniliyor. Acaba bu markaları almasak bile bunların satıldığı marketlerden alış veriş yapsak gene de yanlış yapmış olur muyuz? Çünkü o marketler de o kötü markaların satıcılığını yapıyor.”

Alış veriş yaptığımız marketin her tasarrufundan müşteri olarak sorumlu olmayız. Oradan alış veriş yapmaya ihtiyacımız varsa, aldığımız şeyin helâl bir ürün olmasından sorumlu oluruz. Söz konusu marketin kimin ürünlerini sattığı ile ilgili varsa uyarımızı, sosyal ilişkilerimiz çerçevesinde, mümkün mertebe kırmadan yapmamız daha doğru olur.

***

İsmet Aktaş: “Lohusalık döneminde kılınamayan namazların kazası gerekir mi?”

Loğusalık döneminde kılınmayan namaz için kaza yoktur.

***

Almanya’dan Faruk Ak: “Kömür madeninde birçok çeşit maddelerle çalışılmakta, iş bitiminde banyo yapılmasına rağmen tırnak arasında kalan kir altına su geçirip geçirmediği bilinmiyorsa geçiyor hüsnü zannı ile abdest ve gusül alınması caiz mi? Bu konuda fetvalar hangi yöndedir? Hanefi mezhebindenim. Tırnaklarımı kesiyorum bir gün sonra tekrar olduğu için bu sefer tırnakta ta dibe kadar kesilmiş olduğundan artık keseyim derken kanıyor.”

Tırnak kesmek bir çözümdür. Fakat kanatıncaya kadar aşırıya kaçılmasına gerek yoktur. Kesilmiş tırnağın içinde hâlâ toz ve bulaşık kalmışsa bir fırça veya bez marifetiyle çıkarılabildiği kadar çıkarılır. Buna rağmen dökülmezse kalan artıklar önemli değildir; abdest ve guslü engellemez.

***

İstanbul’dan okuyucumuz: “On beş günden az kalmak üzere sefere çıkan birisi, hesapta olmayan nedenlerle işi uzarsa ve gittiği yerde on beş günden fazla kalırsa seferilik süresi de uzamış olur mu? Bu süre içinde namazlarını seferi olarak mı kılacaktır?”

On beş günden az kalmak üzere sefere çıkan birisi, ummadığı ve hesapta olmayan sebeplerle işi uzarsa ve bu gün yarın diye diye on beş günden fazla kalırsa, kaldığı sürece seferi sayılır ve seferilik hükümlerinden yararlanır. Fakat on beş günden fazla kalacağı kesinleşirse seferilikten çıkar.

Fakat bir hususu açıklamamız lâzım: Seferde ihtiyaç yoksa namazı tam kılmak, yani kısaltmamak, yani seferilik hükümlerinden yararlanmamak günah olmadığı gibi, mekruh da değildir. Çünkü burada emre itaatsizlik yoktur.

Diğer bir husus, aynı sefer içinde ihtiyaç olduğu vakitlerde yararlanması, ihtiyaç olmadığı vakitlerde yararlanmaması da mümkündür. Meselâ yolculuk esnasında, sıkıntılı zamanlarda namazını kısaltması, geniş zamanlarda namazını tam kılması mümkündür. Nitekim konuyla ilgili emirde tercih şansı verilmiştir. Emir şöyledir: “Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size bir kötülük etmesinden korkacak olursanız, namazdan kısaltmanızda size bir günah yoktur.”1

Bu âyette seferde ihtiyaç varsa namazı kısaltmaya izin verilmiştir. Bu nedenle ihtiyacı olmayıp da namazı kısaltmayanlara günah işledikleri veya ibâdetlerinin mekruh olduğu söylenilemez. Nitekim Şafîî mezhebinde fetva bu yöndedir: Sefer illeti vardır. Namaz kısaltılabilir. Ancak bu caizdir. Yani namazı kısaltmak ya da kısaltmamak, vahiy sahibi tarafından kişinin tercihine bırakılmıştır.

Hanefî mezhebine göre mekruh olan, seferde namazı kısaltmaya izin verilmişken, verilen bu genişlikten bilhassa dar zamanlarda yararlanmayıp darlık ve zorluk içinde namaz kılmaktır. Çünkü insan kendisini namaza veremeyecek, içinde bulunduğu yol endîşesi, korku ve tehlike gibi zorluklar namazdaki huzurunu bozacaktır. Nitekim abdest bozma ihtiyacı varken namaz kılmak da, akşam yemeği hazırken namaza durmak da yine bundan dolayı mekruhtur. Çünkü abdest bozma ihtiyacı hisseden kişi namazda huzursuz olacağı gibi, aç kişi de namazda yemekle meşgul olacaktır.

Bu örneklerde olduğu gibi, kezâ, otobüsü kaçırma endîşesi yaşayan seferî birisinin, bu sırada namazını kısaltmayıp tam kılması yol endîşesini arttıracağı ve namazdaki huzurunu bozacağı kesindir. O halde seferde ihtiyaç varken bu Kur’ân izninden yararlanmalıdır. Fakat kişi yolda endîşe yaşamadığında, veya varacağı şehre vardığında, söz gelişi, Ankara’dan Isparta’ya geldiğinde Isparta’da kaldığı bir haftalık süre içinde ihtiyaç hissetmediği zamanlarda namazını tam kılabilir. Bunda hiçbir sakınca ve günah yoktur. Mekruh da değildir. Namazını dilerse tam kılabilir ve tam kıldığı takdirde dört mezhebe göre de namazı sahihtir.

Bu kişinin, sefer illeti varken, ruhsatın kendisi için devam ettiğini bilmesi yeterlidir. Çünkü ihtiyaç hissettiğinde başvurma hakkı saklıdır.

Dipnotlar:

1- Nisâ Sûresi: 101

17.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.08.2008) - Bir müjde habercisi: Leyle-i Berat

  (15.08.2008) - Tesbih namazı üzerine

  (14.08.2008) - Kötülüğe karşı tavrımız

  (13.08.2008) - Güneşin batıdan doğması

  (12.08.2008) - Muhtelif cevaplar

  (10.08.2008) - Kısa kısa hükümler

  (09.08.2008) - Kaza namazı üzerine

  (08.08.2008) - Cuma günü oruç

  (07.08.2008) - Kabirde suâl ve hayat

  (06.08.2008) - Ölüm yaratılmıştır

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır