Ömer Aloç: “1- Hamileler oruç tutamazlarsa ne zaman tutarlar? 2- Key ödemelerinin kullanılması dinen caiz mi? 3- Ramazan ayında evlenmenin dinen bir sakıncası var mıdır?”
1- HAMİLELER için zaten, hamilelik süresince oruç tutma yükümlülüğü yoktur. Çünkü bebeklerini beslemekle yükümlüdürler. Hamilelik süresince tutamadıkları oruçlarını bebek dünyaya geldikten sonra, yine bebeğe zarar vermeden kaza ederler. Eğer bebek zarar görecekse, yani annesi oruçlu olması dolayısıyla süt, beslenme ve gelişim açısından bebek olumsuz etkilenecekse anne peş peşe değil, belirli aralıklarla oruç tutabilir, ya da bebeği anneden bağımsız beslenir duruma gelinceye kadar kazayı erteleyebilir.
Bu arada eğer ekonomik olarak zor gelmeyecekse, tutamadığı oruç günleri için, gününe gün fidye verir. Verilen fidye, kaza yapıncaya kadar kendisi için yeterli olur. Ancak kaza yapar hâle gelince, fidye verip vermediğine bakmaksızın orucunu yeniden kaza eder.
2- Key ödemelerinin harcanmasında dinen bir sakınca yoktur. Bu, devletin sosyal niteliğinden kaynaklanan bir tasarruftur. Memurun hakkıdır. Kendisinden zorunlu kesilen paranın, bir miktar nemalandırılıp iadesinden başka bir şey değildir. Nema miktarı enflasyon farkından fazla olmazsa zararı yoktur. Nema miktarı enflasyon farkından fazla olması halinde, fazla miktar çıkarılır; geri kalanı harcanır.
3- Ramazan ayında evlenmekte dinen bir sakınca yoktur. Ancak insanlar oruçlu olacaklar. Düğün sahiplerinin ikramı sınırlı ve kayıtlı olacak. Akşam iftar, namaz vs. herkeste bir telâş olacak. Bunları düşünmek lâzım.
***
Kevser Karataş: “Bazı kimseler insanın hastalanmasının ve bu sebeple ölmesinin Allah’ın (cc) bileceği bir iş olması sebebiyle organ bağışında bulunarak bu kadere karşı çıkıldığına dair bilgiler yaymaktadır. Ben ise Allah’ın (cc) başkasının derdine çare olabilecekken seyredip beklemeye razı olacağına inanmıyorum. Allah rızası için öldükten sonra alınması üzere organ bağışında bulundum. Dinde yeri nedir? Günah olduğu söyleniyor. Ben ise aksine Allah rızasını gözeterek bağışta bulundum. Hatta tüm ailemi de buna teşvik ettim. Gönlüm rahat değil eğer günahsa ailemin de günahına girdim. Bana detaylı bir bilgi verebilir misiniz?”
İslâmiyet’te tevekkül elimizden geleni yaptıktan sonra Allah’a güvenmek, dayanmak ve sığınmaktır. Elimizden geleni yapmayarak Allah’a teslim olduğunu söylemek, ya da atmamız gereken meşrû adımı atarsak kadere karşı çıkmış olacağımızı zannetmek teslimiyet değil; tembelliktir, bilgisizliktir, işten kaçmaktır ve aslında Allah’ın verdiği imkânların kadrini bilmemektir, şükürsüzlüktür.
Allah rızası için öldükten sonra alınmak kaydıyla, güvenilir bir tıp kurumuna organ bağışında bulunmanın veya bunu teşvik etmenin dinen hiçbir sakıncası yoktur. Siz yapılması gerekeni, bir Müslüman’a yakışanı, imanın güzelliğinin gerektirdiği şeyi yapmışsınız. Organ bağışının, güvenilir bir kuruma yapılması ve öldükten sonra alınması şartıyla, günah olduğunu söylemeye imkân yoktur. Ancak organ mafyası gibi bir çete alır ve organı alıp satmaya kalkarsa, yani kişi buna âlet olursa, bu günah olur. Bunun dışında güvenilir bir kuruma yapılan bağış sadakadır. Günah değil, sevaptır.
***
Arda Yalçın: “Kabir’de azap olacaksa cesedi kabirde olmayanlar ne olacak?
Herkesin cesedi kendi kabrinde, ruhu da berzah âlemindedir. Dört başı mamur bir kabir herkese nasip olmayabilir şüphesiz. Ancak sorgu ve hesap için dört başı mamur bir kabre ihtiyaç yoktur. Orası mânâ âlemidir. Orada insan kaybolmaz.
Cesedinin bulunduğu yer, kişinin kendi kabridir. Cesedin taşınması veya toprağa defni gecikmiş olsa bile o bundan etkilenmez. Münker ve Nekir adlı melekler onu bulurlar ve soracaklarını sorarlar, gereğini yaparlar. Çünkü berzah âlemine girmiş kişi için artık berzah âleminde hayat başlamıştır.
***
Afra Aksu: “Bayanlarda Ramazan ayında âdetin bitmesi gündüze rastlarsa, hemen niyetimizi getirip oruca başlasak ve sonraki gün sabah erkenden gusül abdesti alsak, o günkü orucumuz kabul olur mu?”
Âdetin biteceği gün niyetlenip, gündüz kaba kuşluktan önce kan kesilirse o an (akşamı beklemeden) gusül abdesti alabilir ve oruca devam edebilirsiniz. Gusül alırken su yutmazsanız o günkü orucunuz zarar görmez. Eğer o an gusül almaz ve geceye bırakırsanız, ibadet usulüne uygun olmayan bir iş yapmış olursunuz. Çünkü sadece oruç değil, bu arada kılmanız gereken namazlar da vardır.
Netice itibariyle, kan kesildikten sonra guslü geciktirmek caiz değildir.
12.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|