"Gerçekten" haber verir 05 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Allah'ın emir ve iradesinin hâkimiyeti



Dilek hanım: “Allah’ın emir ve irâdesinin varlıklara hâkim olduğunu nasıl anlarız? İnsanın amelinde Allah’ın dileği mi esastır, emri mi esastır? Allah insanlara emrettiği halde dilemezse ne olur?”

Her şeyde hiç kimsenin gözünden kaçmayan eşsiz itaat, mükemmel âhenk ve benzersiz düzen; bize, her şeyin Allah’ın emrine ve irâdesine harfiyen boyun eğdiğini gösterir. Kur’ân’ın şiddetle beyan buyurduğu, “Gökte ve yerde ne varsa Allah’ı tesbih eder”1 hakîkatını; herkesin, zerrelerden kürelere her şeyde görmesi ve her nevî varlıkta müşahede etmesi pek zor değildir.

Hayat sahibi olsun, cansız olsun, şuurlu olsun, şuursuz olsun, her bir varlığın Allah’ın emirlerine mutlak itaatinin, onun ibâdeti ve tesbihi hükmünde olduğunu aklen görmenin mümkün olduğunu beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri; varlıkların ibâdetlerinin ve tesbihlerinin, vazîfelerinden ibâret olduğunu, şuursuz varlıkların gayet şuurkârâne, intizamperverâne ve ubûdiyetkârâne işler yapmasının ve vazîfeler görmesinin, onların Allah’ın emrine isyansız bir şekilde boyun eğmiş olduklarını gösterdiğini kaydeder.2

Meselâ câmid, hayatsız, şuursuz, mütemâdiyen çalkalanan, kararsız, fırtınalı bulunan ve azot ile oksijenden ibâret olan şu havanın; teneffüsü karşılama ve bitkilerin aşılanmasını sağlamaktan tutun, tâ ses, ışık, görüntü ve elektro-manyetik kuvvet nakline kadar, tâ telsiz telefon, telgraf ve radyo yayınlarını hassas bir ölçü ile algılaması ve iletmesine kadar gayet hakîmâne, rahîmâne ve san’atkârâne işlerde çalıştırılması ve vazîfeler yapması açık ve net bir şekilde ispat eder ki, bu hava ve rüzgârın her bir zerresi, Kerîm bir Âmir’in emri ile hareket eder, emri anlar, dinler ve itaat eder.3

Saîd Nursî Hazretlerine göre, havanın böylesine hassas bir vazîfe icrâ ettiği halde vazîfesinde aslâ şaşırmaması ve aslâ ihmali bulunmaması, hava unsurunun Allah’ın emir ve irâdesinin arşı bulunduğunu gösterir.4 Aynı şekilde her bir elementin sayısız cisimlerin vücutlarına girip işlemesi ve çıkması, sonra tekrar başka bir cisimde terkip olunması ve bütün zerrelerin aynı şuurlu vaziyeti göstermesi; her birisinin bir Âmir-i Alîm’in emriyle sevk edildiğini bildirir.5

Üstad Bedîüzzaman, rûhun da emir âleminden, irâde sıfatından gelen ve vücûd-u hâricî giydirilmiş bir fıtrî kânûn ve bir nâmûs-u zîşuur olduğunu; kâinattaki bütün kânûnların birer emirden ibâret olduğunu; tabîât kânûnlarına kudret-i ezeliye tarafından birer vücûd-u hâricî giydirilirse her bir kânûnun mücerret birer rûh olacağını; rûhun başından şuurun alınması hâlinde ise bir kânûndan ibâret kalacağını belirtir.6

İnsanın ise, diğer varlıklara nazaran ayrı bir hususiyeti vardır. İnsan, hareket ve davranışlarında kendisine cüz’î irâde verilmiş, kâinâtta –cinlerden başka–tek sınıftır. İnsanın davranışlarından mes’ûl olması da, cüz’î irâdesinden dolayıdır.

Yani, Allah insanları da diğer varlıklar gibi, emirlerine uymaya memur kılmıştır. Bunun için insana gerekli güç ve kudreti ihsan ve îcad eden de bizzat Hâlık Teâlâ’dır. Fakat insanı davranışlarında zecir, icbar ve zorlamaya tâbî tutmamış, cüz’î irâdesi ile baş başa bırakmıştır. Cüz’î irâdesi ile amel eden insana hayırlı amellerinde sevap vermesi, şerli amellerinde ise günah yazması bundandır. Cenâb-ı Hakk’ın, pişman olmaları ve tövbe etmeleri halinde günahkâr kullarını affetmesi de, kullarının arınmasını dilediğini gösterir.

Binâenaleyh; Cenâb-ı Hak emirlerinin kullarınca uygulanmasını elbet ister. Bunun için kullarından hiçbir yardım ve inâyeti de esirgemez. Fakat ilk adımı ve ilk yönelişi, kulları atmalıdır. Çünkü kendilerine cüz’î irâde verilmiştir.

Dipnotlar:

1- Saff Sûresi, 61/1

2- Mektûbât, S. 384

3- Şuâlar, S. 100

4- Sözler, S. 148

5- Sözler, S. 627

6- Mektûbât, S. 454; Sözler, S. 478

05.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.08.2008) - Allah'ın emri ve dilemesi

  (03.08.2008) - Sosyal ilişkilerimiz

  (02.08.2008) - Kalbin teslimiyeti

  (01.08.2008) - Duâlarımızı ihmal etmeyelim

  (30.07.2008) - Boşanmak mı, sabır mı?

  (29.07.2008) - Mi’râcınıza binler tebrikler

  (27.07.2008) - Kısa cevaplara devam

  (26.07.2008) - Kısa cevaplar

  (25.07.2008) - Şeair üzerine

  (24.07.2008) - Hikmetleriyle kısaca Hane-i saadet

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır