"Gerçekten" haber verir 26 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Kısa cevaplar



Harun Bey: “Ceza çekenler Cehennemden çıkıp Cennete girerlerken alınlarında bir leke, bir iz, bir belirti olacak mıdır?”

Ceza çekenlerin, Cehennemden çıkıp Cennete girdikleri zaman alınlarında bir leke veya bir iz olacağı ve bu kişilerin Cennet ehli tarafından tanınacağı ve bundan dolayı kınanacağı doğru değildir. Cennet mahcup olma, ezilme, yerilme ve kınanma yeri değildir. Günahkârlar gerektiği kadar cezalarını çekmişler, ateşle arınmışlar ve arındıkları için Cennete girmeyi hak etmişlerse, Allah’ın rahmetiyle Cennete girerler. Ve artık Cennette leke ile yaşamazlar. Çünkü bu insanlar var olan lekelerini Cehennemde bırakmışlardır. Günah kirleri kalmamıştır artık. Cenneti, bir kısım insanların suçluluk psikozunu ebediyen alınlarından silemeyeceği bir mekân olarak tanımamalıdır.

Fakat Cehennemden son çıkanlara mahsus olarak Peygamber Efendimiz’in (asm) hadislerinde, “Cenabı Allah nihayet Cehennemde kömüre dönmüş birçok kimseleri çıkarır. Cennetin yolları üzerinde olup hayat nehri adı verilen bir nehre onları daldırır. Bunlar selde çıkan yabanî reyhan tohumları gibi birden gürbüzleşirler… Artık hayat nehrinden boyunlarında halkalar olduğu halde inci gibi güzel olarak çıkarlar. Cennet ahalisi onları o alâmetle tanırlar.”1 Tarzında haberler mevcuttur.

Ne var ki, burada belirtilen halkalar –hâşâ utanç halkaları değil; “günahlarından arınmış olanların inci gibi güzelleşmiş vücutlarına takılan rahmet halkalarıdır”, yani şeref ve süs halkalarıdır. Yani Cehennemden âzâd eden Rab’leri katında değerli olduklarını belgeleyen birer ziynet halkalarıdır.

***

Fırat Bey: “Okunan Kur’an’ın mevtanın ameline etki edeceği meselesinde, ölen kişinin Cehennemlik iken Cennetlik duruma düşmesi söz konusu olabilir mi? Yani bir faninin vefatından sonra arkasından her gün Kur’an okunsa bu kişinin Cehennemlik iken Cennetlik duruma düşmesi mümkün mü?

1 Dua, Allah’ın takdiri tahakküm altına alınırcasına, neticesinin ve sonunun garanti edilmesi talebiyle yapılmaz. Dua yapmak kulun vazifesidir. Dilediği gibi ve hikmeti iktiza ettiği biçimde kabul etmek veya etmemek ise Allah’ın takdirindedir. Biz, Allah’ın takdirini ön şartlarla sınırlayamayız.

2 Ölen kişi, ne kadar günahkâr olursa olsun, Allah’ın kuludur. Biz de Allah’ın kitabını şefaatçi yaparak, şimdi ölmüş bulunan Allah’ın kulunun bağışlanmasını veya azabının hafifletilmesini ya da bir nebze de olsa rahmetle muamele görmesini diliyoruz. Bu bir duadır. Dua yapmak bizim hakkımızdır. Cenabı Hak bizim duamızla ölen kuluna ne derece rahmet eder, onu elbet bilmeyiz; ama Allah’ın rahmetinden umudumuzu kesmeyiz.

3 Bir kişinin ardından Kur’ân okuyup ruhuna bağışlama yapıldığında ve Cenabı Hak’tan mağfiret etmesi istendiğinde, bu kişinin sorgusuz sualsiz tüm günahlarının affedileceğini ve Cehennemlik iken birden bire Cennetlik duruma geleceğini kimse söylemiyor. Şüphesiz bu o kadar basit bir iş değildir. Peygamberlerin korkup titrediği bir mahşerden –çoğu zaman yalnız görüntüde kalan bir okuyup üfleme ile kurtulmak mümkün mü? Bu kişinin mahşerde hesabı tabii ki görülecektir. Üzerinde kul hakkı varsa, Allah hakkı varsa, günahları, isyanları, tuğyanları, zulümleri varsa bunlar şüphesiz sorulacaktır. Ama tüm bu hakikatler, ölen kişinin yakınlarının kendisine dua yapmasına imkân vermeyen, dua kapısını kapayan hakikatler değildir.

4 Bizim duamızla Cenabı Hakk’ın kulunu ne kadar himaye edeceği bizce meçhuldür. Bildiğimiz tek şey var: Dua kapısı açıktır. Bu kapıdan mücrim de, günahkâr da, isyankâr da, itaatkâr da, muttaki de, zâhid de, âbid de girebilir ve yararlanabilir. Allah’ın rahmetine sığınmaya ve ölmüşlerimizi Allah’ın merhametine havale etmeye hiçbir şey engel değildir.

1 Müslim, Îmân, 301

26.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.07.2008) - Şeair üzerine

  (24.07.2008) - Hikmetleriyle kısaca Hane-i saadet

  (23.07.2008) - Sadaka üzerine

  (22.07.2008) - İsm-i azam üzerine

  (21.07.2008) - Kader ameliyatlarının şifreleri (2)

  (20.07.2008) - Kader ameliyatlarının şifreleri (1)

  (19.07.2008) - Allah'ın vahyi üzerine

  (18.07.2008) - Onu nefsimizden daha çok sevmek

  (17.07.2008) - Ezanın müjdelediği yüksek makam

  (16.07.2008) - Kısa Kısa

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır