Atâ bin Ebî Rebah Tabiînden Yemenli büyük bir âlimdi. Halife Abdülmelik döneminde hacca gitmişti. Mekke’de Halifeyle görüştü. Ona bir âlimin şanına yakışır tarzda adaletli davranmak, halkın ihtiyaçlarını karşılamak konusunda öğütlerde bulundu.
Bunu büyük bir olgunlukla karşılayan Halife Abdülmelik, “Ey Ata, öğütlerine uyacağım. Yalnız gördüm ki hep başkalarının ihtiyaçlarından söz edip durdunuz. İyi güzel de, sizin hiç ihtiyacınız yok mu? Kendiniz için de birşeyler istemez misiniz?” dedi.
Atâ bin Ebî Rebah’ın cevabı gayet netti: “Ben” dedi. “Size sadece Müslümanların ihtiyaçlarını arz ettim. Kendi arzu ve ihtiyaçlarımı ise sahibim ve malikim olan Allah’a arz ederim.”
Nice insan makam ve mevki sahiplerinden birşeyler kapmak için etraflarında dört döner. Ama Atâ bin Ebî Rebah değil şundan bundan, sultandan bile birşeyler ummamaktaydı. Bu istiğna, bu gönül tokluğu takdir edilecek bir özellikti. Büyük bir şerefti, faziletti. Herkese, hele âlimlere daha da yakışmaktaydı. Bunu gören Padişah onu tebrik ve takdir etmekten kendini alamadı ve “İşte asıl şeref ve fazilet! Seni yücelten de bu özelliğin değil midir?” dedi.
Her şeyin sahip ve maliki Allah’tır. Allah’a inanan, O’na gönülden bağlanan her şeyi bulabilirdi. Yeter ki O’na yönelsin, O’ndan istesindi. Allah’a kul ve hizmetkâr olan başkalarına tenezzül etmemeliydi. Mektûbat’ta, “Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma. Onlara tezellül edip minnet çekme. Onlara temellûk edip boyun eğme. Onların arkasına düşüp zahmet çekme. Onlardan korkup titreme. Çünkü Sultanı Kâinat birdir. Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir; her şey O’nun emriyle halledilir. O’nu bulsan her matlubunu buldun; hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun”1 denilmiyor muydu?
Büyük bir şeref ve üstünlüktü bu. Atâ bin Ebî Rebah da her şeyin anahtarı yanında, her şeyin dizgini elinde olan Allah’tan istiyordu isteklerini, ihtiyaçlarını. Sonsuz güç sahibi Allah yaratıklarının rızkını verir, isterse yoktan yaratır, bağışlar; ummadığı, ulaşamadığı ve eli yetişmediği yerlerden rızıklandırırdı onu. O’ndan başka rızık veren yoktur.
Bu inancı gönlünün derinliklerine nakşeden Atâ bin Ebî Rebah gibiler hiçbir zaman kimseye minnet etmemiş, boyun bükmemiş, Allah’a yönelmesini bilmiş ve huzur dolu bir iklimde yaşamışlardır.
DİPNOTLAR:
1. Mektûbât, s. 219.
26.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|