"Gerçekten" haber verir 17 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Ezanın müjdelediği yüksek makam



Hamdullah Bey: “Ezan okunurken bize sünnet olan bir şey var mıdır? Ezan bittikten sonra okunan duanın fazileti nedir? Bu duada geçen makamı mahmud ne demektir?”

Ezan işitildiği zaman ezanı dinlemek, ezanı içinden tekrar ederek icabet ve tasdik etmek, bitince ezan duasını okumak sünnettir; Peygamber Efendimiz’in (asm) şefaatine vesiledir. Konuyla ilgili delillerimizden bir kaçı şöyledir:

*Abdullah bin Amr bin As (ra) bildirmiştir: Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Müezzinin ezanını işittiğiniz vakit siz de onun söylediği gibi söyleyiniz. Sonra bana salât ve selâm okuyunuz. Çünkü her kim bana bir salât okursa, bundan dolayı Allah ona on defa rahmet nazarıyla teveccüh buyurur. Sonra Allah’tan benim için vesileyi isteyiniz. Çünkü vesile Cennette bir derecedir ki, o, Allah’ın kullarından yalnız birinden başkasına lâyık olmaz. Benim o olduğumu umuyorum. Her kim benim için Allah’tan vesileyi isterse, ona şefaatim ulaşır.”19

*Ömer bin Hattâb (ra) dedi ki: Resûlullah Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: “Müezzin “Allahü Ekber, Allahü Ekber” dediğinde siz de “Allahü Ekber, Allahü Ekber” dersiniz. Müezzin “Eşhedü enlâ ilâhe illallah” dediğinde siz de “Eşhedü enlâ ilâhe illallah” dersiniz. Müezzin “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah” dediğinde siz de “Eşhedü enne Muhammeden Resûlallah” dersiniz. Müezzin “Hayye ale’sSalâh” dediğinde siz “Lâ Havle velâ kuvvete illâ billâh” dersiniz. Müezzin “Hayye ale’lFelah” dediğinde siz yine “Lâ Havle velâ kuvvete illâ billâh” dersiniz. Müezzin “Allahü Ekber, Allahü Ekber” dediğinde siz de “Allahü Ekber, Allahü Ekber” dersiniz. Sonra müezzin “Lâ ilâhe illallah” dediğinde siz de “Lâ ilâhe illallah” dersiniz. Böyle diyen Cennete girer.”20

*Cabir bin Abdullah (ra) dedi ki: Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Her kim ezanı işittiği zaman “Allahümme Rabbe hâzihi’dda’vete’ttâmmeti ve’sselâti’lkâimeti âti Muhammedeni’lvesîlete ve’lfadîlete ve’b’ashü mekâmenmahmûdeni’llezî veadtehû. İnneke lâ tuhlifu’lmî’âd” (Manası: Ey bu mükemmel davetin ve namaz kıyamı (duruşu) emrinin sahibi olan Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e (asm) vesileyi ve yüksek dereceleri ver. Ve O’na, vaad ettiğin Makamı Mahmûd’u lütfeyle. Şüphesiz Sen sözünden dönmezsin.” Derse, kıyamet gününde benim şefaatim ona hak olur.”21

Duada geçen Makamı Mahmûd Peygamber Efendimize (asm) ümmetiyle ilgili olarak verileceği vaad olunan yüksek bir makamdır.

*İbni Abbas (ra) rivayet etmiştir ki; Allah Resulü (asm) bu makamın bir hadisi kutsîde Cenabı Hak tarafından şöyle bildirildiğini beyan buyurur: “O öyle bir makam ki, bu makamda öncekiler de, sonrakiler de sana teşekkür ederler, sana minnettar olurlar. Sen şerefçe bütün yaratılmışların üstünde olursun, istersin verilir, şefaat edersin şefaatin makbul olur. Senin sancağının altında olmadık hiç kimse kalmaz.”22

*Ebû Hüreyre’nin (ra) rivayeti de şöyledir: Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Bu o makamdır ki, onda ümmetime şefaat edeceğim.”

*Ka’b bin Malik (ra) rivayet etmiştir ki; Resuli Ekrem Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: “Allah insanları diriltecek; bana da yeşil bir elbise giydirecek. Ondan sonra Allah ne söylememi isterse söyleyeceğim. İşte Makamı Mahmud bu makamdır.”

Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, Peygamber Efendimiz’in (asm) Makamı Mahmûd’unu “Rabbanî bir sofra” kavramı ile izah eder. Öyle bir sofradır ki, Cenabı Hak tarafından dağıtılan bütün nurlar, verilen bütün ikramlar, ikram edilen bütün feyizler, ihsan edilen bütün lütuflar, sevaplar, nimetler, bağışlamalar, mağfiretler ve merhametler o sofradan akıyor. Resuli Zişan’a (asm) okunan Salâvatı Şerifeler, o İlâhî sofraya edilen davete icabet hükmündedir. Yani Salâvatı Şerife okumakla insan o İlâhî sofra sahibi tarafından yapılan davete uymuş; sofraya yaklaşmış ve sofradan istifade etmiş olur.25

19 Müslim, Salât, 11

20 Müslim, Salât, 12

21 Buhârî, 2/365

22 Tecrit Terc. 2/574

17.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.07.2008) - Kısa Kısa

  (15.07.2008) - Kabir hayatına hazır mıyız?

  (10.07.2008) - İyiliğin karşılığı iyiliktir

  (09.07.2008) - Allah'ın azabından, Allah'a sığınalım

  (08.07.2008) - Kısa kısa

  (06.07.2008) - Niyetin önemi üzerine

  (04.07.2008) - Feyiz günleri: Üç Aylar

  (03.07.2008) - Bu gece Regaib gecesi

  (02.07.2008) - Eşler arası zulüm - 2

  (01.07.2008) - Eşler arası zulüm-1

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır | Site yöneticisi | Editör