Bu gece, dünyayı, dünyadakileri, âhireti, âhirettekileri, her türlü güzellikleri, malı, mülkü, serveti, varlığı, yokluğu, ötekini, berikini, her şeyi bırakıp... Yalnız Allah’a, yalnız Allah’ın rızâsına, mağfiretine, muhabbetine, sevgisine, cemâline, ibâdetine rağbet edeceğimiz müstesnâ bir gece.
Bu gece bütün istekler Allah’a arz edilir. Bütün duâlar Allah’a ulaştırılır. Bütün talepler Allah’a sunulur. Bütün rağbet edilenler Allah’a eriştirilir.
Bu gece Cenâb-ı Allah, kullarının dileklerini alır... Kalbin en ince serzenişlerine kadar, ruhun en sessiz fısıltılarına kadar, gönlün en hafif arzularına kadar, duygularımızın en kısık sesli niyazlarına kadar Cenâb-ı Allah bu gece kullarını dinler. Duâlarını kabul buyurur, niyazlarını reddetmez, isteklerini verir, ihtiyaçlarını karşılar.
Bu gece dünyayı isteyen dünyayı bulur, âhireti isteyen âhireti bulur, her ikisini birden isteyen her ikisini birden bulur, hayır isteyen hayır bulur, günahlarından tövbe isteyen bağışlanır, af dileyen affedilir, merhamet isteyen rahmet bulur, feyiz bulur, nur isteyen nûr bulur, aydınlık isteyen aydınlık bulur.
Bu gece kim ne isterse yalnız Cenâb-ı Erhamü’r-Râhimîn’den ister ve duâlarına alabildiğine cevap bulur.
Recep ayının ilk Cuma gecesi olan bu gece Regaip Gecesidir. İbadetlere rağbet, tevbe ve istiğfara rağbet, Rahmet ve mağfirete rağbet, rıza-i Bari’ye rağbet ve Cennete rağbet duyulan mübarek günlerin ilk Cuma gecesinde, yani Regâib Gecesinde Allah’a yönelmek, Allah’a şükretmek, Allah’ı zikretmek, Allah’tan istemek, Allah’a el açmak, Allah’a yalvarmak, Allah için gözyaşı dökmek ve ağlamak, Allah’a yaklaşmaya çalışmak ne büyük saadettir.
Bizler âhirete doğru yol alırken, bizi karşılayan her rahmet saatini bir kilometre taşı bilmeliyiz, her mağfiret vaktini tevbe ve teveccüh saati olarak bulunmaz bir fırsat hükmünde anlamalıyız.
Ebû Zer’den (ra) Cenâb-ı Hakk’ın üzerimizdeki mağfiret ve hidayet muradını bildiren ve Rabb-i Rahîm’imizden hidayet ve af istemeye davet eden uzun bir hadis-i kudsî rivâyet edilir. “Ümmete bu hadis yeter” cümlesiyle önemi vurgulanan bu hadiste Resûlullah Efendimiz (asm), Cenâb-ı Hakk’ın kullarına şöyle çağrıda bulunduğunu bildirir:
Cenab-ı Hak bir hadis-i kudsî’de buyurur ki:
“Ey kullarım! Ben Kendi Zatıma zulmü haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. O halde birbirinize zulmetmeyiniz.
“Ey kullarım! Benim hidayet verdiğimden başka hepiniz dalâlettesiniz. O halde Benden hidâyet dileyiniz ki, size hidâyet vereyim.
“Ey kullarım! Benim doyurduklarımdan başka hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyiniz ki, sizi doyurayım.
“Ey kullarım! Benim giydirdiklerimden başka hepiniz üryansınız. Benden giyecek isteyiniz ki, sizi giydireyim.
“Ey kullarım! Gece ve gündüz günah işlemektesiniz. Ben ise günahların tamamını bağışlamaktayım. O halde Benden mağfiret isteyiniz ki, sizi bağışlayayım.
“Ey kullarım! Siz Bana zarar verecek kudrete hiçbir zaman ulaşamayacaksınız ki, bana zarar verebilesiniz. Bana fayda verebilecek hale erişemezsiniz ki, Bana faydalı olasınız.
“Ey kullarım! Eğer siz evvelinizden sonuncunuza, insanınızdan cinninize, sizden en fazla Allah korkusu taşıyan bir adamın kalbi ve düşüncesi üzerine olsanız, Benim mülküm zerre kadar artmaz.
“Şayet siz evvelinizden sonuncunuza, insanınızdan cinninize sizden en günahkâr bir kimsenin kalbi ve niyeti üzere toplansanız, Benim mülküm zerre kadar eksilmez.
“Ey kullarım! Yaptıklarınız ancak sizin kendi amellerinizdir ki, onları sizin için muhafaza eder, sonra onları yine eksiksizce tastamam size öderim. O halde, kim hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başkasını bulursa kendi nefsinden başkasını kınamasın.”1
Bu geceyi hususî bir fırsat bilerek her vesileyle Allah’a yaklaşmaya, O’na yönelmeye gayret edelim. O’na ulaşmanın vesileleri namazdır, niyazdır, duâdır, tesbîhâttır, zikirdir, fikirdir, tefekkürdür, tevbe-i istiğfardır, Kur’ân okumaktır. Gücümüz yettiğince.
Bu geceye mahsus bir ibadet yoktur. Yalnız Peygamber Efendimiz’in (asm), pek çok ruhanî hallere ve ikramlara kavuştuğu bu gecede Cenâb-ı Hakk’a şükür niyetiyle on iki rek’at namaz kıldığı rivayet edilir. Biz de böyle bir rahmet ve mağfiret gecesinde mümkün olduğu kadar kaza namazı kılalım, tevbe ve istiğfarda bulunalım, insanların ve nefsimizin ıslahı için duâ edelim ve Kur’ân okuyalım. Nitekim Kur’ân harflerinin ve ibadetlerin sevap ve feyizlerinin sünbüllenerek bize ikram edildiği günlerin içinde bulunmaktayız. İçinde bulunduğumuz günlerin ve gecelerin mümkün mertebe her dakikasında bu anlayışımız ve umudumuz eksik olmasın.
Regâib Kandiliniz mübarek olsun.
Dipnotlar:
1- R. Sâlihîn, 111
03.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|