Hüseyin Bey: “Hadislerde, bir kişinin imanının seninle kurtulmasının, sahralar dolusu kırmızı koyundan daha hayırlı olduğu bildirilir. Bu hadis nerede söylenmiştir? Bu hadiste geçen kırmızı koyun neye işarettir?”
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bu sözünü Hayber Komutanı Hazret-i Ali’ye (ra) Hayber savaşı esnasında söylemiştir.
Medine’nin yaklaşık 170 kilometre kuzeybatısında bulunan ve yedi sağlam kaleyle korunan Hayber, Yahudilerin fitne merkezi halindeydi. Hayber Yahudileri burada müşriklerle birlikte hareket ediyorlar, Müslümanlar aleyhine müşrikleri ve sair Arap kabilelerini tahrik ediyorlardı.
Yirmi gün süren muhasarada Hayber’in kaleleri bir bir düştü. Yalnız bunların en sağlamı ve en müstahkemi olan Kamos Kalesi düşürülemedi. Bu kaleyi Yahudilerin en savaşçı komutanı Merhab savunuyordu.
Bir gün Peygamber Efendimiz (asm): “Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, Hayber’in fethi onun iki elinde gerçekleşecektir. Allah ve Resûlü (asm) onu sever, o da Allah ve Resulünü (asm) sever” buyurdu.
O gece her bir mücâhid, her bir sahabe bu yüce görevin kendisine verilmesini bekledi ve umdu. Sabah olunca merak ve bekleyişleri arttı. Hazret-i Ömer (ra) daha sonra: “Kumandanlığı o günkü kadar istediğim bir gün olmamıştır” diyerek o günün heyecanını dile getirmiştir.
Mücahitlerin bekleyişleri sürerken Peygamber Efendimiz (asm):
“Ali İbn-i Ebî Talib nerededir?” buyurdu.
Ashab-ı Kiram (ra):
“Ya Resûlallah! Onun iki gözü ağrıyor!” dediler. Fakat Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm):
“Onu bana gönderiniz” buyurdu.
Bunun üzerine Hazret-i Ali (ra), Seleme’nin (ra) yardımıyla Peygamber Efendimiz’in (asm) huzuruna getirildi. Resûlullah Efendimiz (asm) Hazret-i Ali’nin (ra) gözlerine mübarek tükürüğünü koydu ve duâ buyurdu. Hazret-i Ali’nin (ra) gözleri o dakikada iyi oldu, şifa buldu.
Hazret-i Ali (ra) demiştir ki: “O günden sonra ne sıcaktan, ne soğuktan asla rahatsız olmadım!”
Peygamber Efendimiz (asm) sancağ-ı şerifi Hazret-i Ali’ye teslim etti. Ona zırhlı bir gömlek giydirdi. Zülfikâr’ı da beline kendi mübarek eliyle bağladı ve şöyle ferman buyurdu:
“Allah sana fetih nasip edinceye kadar çarpış! Sakın arkana dönme!”
Hazret-i Ali (ra):
“Yâ Resûlallah! Onlar Müslüman oluncaya kadar kendileriyle savaşacağım!” dedi.
Bunun üzerine Allah Resûlü (asm):
“Onların kalelerinin yanına varıncaya kadar vakur bir şekilde ilerle. Sakin ol, ağır ol! Onları İslâm’a dâvet et. Müslüman oldukları takdirde İslâm’ın emirlerini bildir. Ya Ali! Allah’a yemin ederim ki: Senin irşadınla tek bir kişiye Allah’ın hidayet vermesi, sana birçok kırmızı develer verilmesinden daha hayırlıdır” buyurdu.1
Bazı rivayetlerde kırmızı koyun, bazı rivayetlerde kırmızı deve olarak geçen bu dünya malının, sadaka sevabı olarak, bir tek kişinin hidayetine vesile olan, onu hakka dâvet eden, ona yol gösteren, onun elinden tutan ve onu irşad eden kişiye verileceği bildirilmiştir.
Demek, bir kişinin de olsun kurtulmasına vesile olmak, bir kişiye olsun yol göstermek küçümsenmemeli, iman hizmetine bütün imkânlarımızı seferber etmeye devam etmeliyiz.
DUÂ
Ey peygamber ve kitap göndererek kullarına hidâyet veren ve kullarını hayra ve hakka yönlendiren Allah'ım! Ey hidâyet verdiği ve hayra yönlendirdiği kullarını bağışlayan ve Cennetine alan Allah'ım! Ey gücü ve kudreti sonsuz Allah'ım! Ey kullarının hepsinin her isteğini tek bir "Ol!" emriyle yerine getiren Allah'ım!
Bize dünyada ve âhirette hayır ve hasenât yağdır! Bize dünyada ve âhirette iyilikler ver! Bize dünyada ve âhirette hayır kapıları aç! Rızkımıza bolluk ve bereket ihsan eyle! Dilimize zikir ve şükür ikram eyle! Kalbimize îmân ve fikir lütfeyle!
Âmîn... Âmîn... Âmîn...
Dipnotlar
1- Müslim, Fadâil’is-Sahabe, 34;Tecrit Terc. 10/280
22.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|