Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Fasık, imansız değildir



Cabir Bey: “İnanıp amel etmeyen kimselerin durumu nedir? Dinî vecibelerini yerine getirmeyen kimselere imansız denir mi? Yoksa böyle kimseler münafık mıdırlar? Müslüman ve dinî vecibelerini yerine getiren anne babanın iman ettiği halde amelsiz çocuklarını hangi kategoriye alacağız? Fasık kime denir?”

Kur’ân’da birçok âyette imandan hemen sonra “amel-i salih” kavramının zikredilmesi, inancımızı yaşamamız gereğinin üzerimizde önemli bir insanlık ve kulluk görevi olarak bulunduğunu gösterir. “Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır”1 âyetlerinde iman ile salih amelin sabır isteyen birer hak ve gerçek olduğunu vurgulayan Kur’ân-ı Kerim, “İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar Cennet ashabıdırlar. Onlar orada devamlı kalıcıdırlar”2 âyetinde de iman ile salih amel sahiplerinin ebedî Cennet ile mükâfatlandırılacaklarını bildirir.

Münafığın tanımı hakkında Kur’ân’da şu açıklamaları buluruz: “İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde ‘Allah’a ve ahiret gününe inandık’ derler. Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah’ı ve mü’minleri aldatırlar. Hâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.”3

Bu âyetlerin genişçe tefsirini yapan Üstad Saîd Nursî Hazretlerine göre münafıklar:

1- Allah’ı kandırmak gibi imkânsız bir işe kalkıştıkları için ahmaktırlar.

2- Çıkarlarını düşünme çabasıyla kendilerine zarar verdikleri için sefih ve akılsızdırlar.

3- Faydayı zarardan ayırt edemedikleri için cahildirler.

4- Tıynetleri pis, sıhhatlerinin madeni hasta, hayat kaynakları ölmüş rezil kimselerdir.

5- Şifa talebiyle hastalıklarını arttırdıkları için aşağılıktırlar; sürünmeye mahkûmdurlar.

6- Elemden başka bir şey vermeyen bir kuvvetli azap ile tehdit edilmişlerdir.

7- İnanmadıkları halde “inandık” dedikleri için, insanlığın en aşağılık sıfatı olarak yalancıdırlar.4

Fısk ise, haktan yüz çevirmek, ayrılmak, günahta haddini aşmak, dünya hayatı ve mutluluğu için mukaddesât dâhil her şeyi feda etmektir. Fıskın kaynağı, akıl, gazap ve şehvet denilen üç kuvveti ifrat veya tefrit içinde kullanmaktır. Yani bu üç kuvveti abartarak kullananlar, fıska düşerler, büyük günah işlemiş olurlar.5 Başka bir ifadeyle, büyük günahı açıktan işleyen, işlediği günahtan sıkılmayan, mahcup olmayan, günahlarıyla övünen ve zulüm yapmaktan lezzet alan kimselere de fâsık denmiştir.6

Çevremizde bulunan ve imansız olmayan, imanda bizi aldatmayan ve açıktan büyük günah işlemeyen Müslümanları, her ne kadar amelsiz ve günahkâr da olsalar münafık veya fâsık diye nitelememiz, onları dışlamamız, onları kınamamız, onları yargılamamız, onları sınıflandırmamız doğru olmaz. Doğru olan, onlar için duâ etmemizdir. Doğru olan, onlar için de, kendimiz için de Rabb-i Rahîm’den tevfîk ve hidayetini eksik etmemesini dilememizdir. Doğru olan, onların–bilhassa bunlar yakınlarımız ise—bağışlanmaları için Cenâb-ı Hakka niyaz etmemizdir.

Unutmayalım; büyük günah işleyen dinden ve imandan çıkmış olmaz. Çünkü insandaki nefis, her vakit şeytanı dinler.7 Öyleyse fâsık, nefsine ve şeytanına aldanmış kişidir; fakat dinsiz ve imansız kişi değildir.

Dinsiz ve imansız, ya kâfirdir, ya münafıktır. İmansızlığını gizlemiyorsa, kâfirdir; gizliyorsa münafıktır. Fakat gizleyen kimsenin gerçek hâlini de biz ancak Allah’a havale ederiz. İnandığını söyleyen kimseyi münafıklıkla itham edemeyiz.

Müslüman ve dinî vecibelerini yerine getiren anne babanın, iman ettiği halde amelsiz çocukları için neden bir kategori bulamıyoruz? Onlar şüphesiz Müslüman’dırlar. Böyle gençlerin imansız olduklarını iddiâ edemeyiz. Ancak böyle gençlere karşı gerek anne ve baba olarak, gerekse arkadaş, akraba, yakın çevre ve toplum olarak üzerimize düşen görevlerimizi yapmadığımızı söyleyebiliriz. Onlara iğne batıracaksak, kendimize çuvaldız batırmalıyız. Yakınlarımıza ve çevremize karşı gerek namaz, gerek sair ibadetlerle ilgili sorumlulukları konusunda izlememiz gereken yol, özetle şu olmalıdır: 1- Elimizden geldiği kadar sevdirmek ve müjdelemek, 2- Kayıtsız tavırlarına sabretmek, 3- İbadette muvaffak olmaları için Cenâb-ı Allah’a duâ etmek.

Cenâb-ı Hak cümlemize inanmayı ve inancını doğru biçimde yaşamayı nasip etsin ve kolay kılsın. Âmin.

Dipnotlar:

1- Asr Sûresi: 1–3; 2- Bakara Sûresi: 82; 3- Âyetin devamı için bakınız: Bakara Sûresi: 8-20; 4- İşârâtü’l-İ’câz, s. 87; 5- İşârâtü’l-İ’câz, s. 215; 6- Mektûbât, s. 268; 7- Lem’alar, s. 78

20.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.06.2008) - Namazda sütre

  (20.06.2008) - Fasık, imansız değildir

  (19.06.2008) - Cennet ehli berzahta ne yapar?

  (18.06.2008) - Hayat mertebeleri

  (17.06.2008) - Namazdaki imza: Rahmet

  (16.06.2008) - Nazar üzerine

  (15.06.2008) - Ebedî saadetin gerekçesi

  (14.06.2008) - Âhirzamanla ilgili dehşet haberleri

  (13.06.2008) - Dinimizde burçların yeri

  (12.06.2008) - Tesirli bir duâ metni: Evrâd-ı Kudsiye

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Gezi Eki Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır