"Gerçekten" haber verir 22 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

İsm-i azam üzerine



Mustafa Bey: “İsm-i Azam nedir? Cenâb-ı Hakk’ın İsm-i Azam’ı hakkında bilgi verir misiniz? Tek midir? Tek ise hangisidir? Veya birden fazla olup, herkes için farklı mıdır? Yoksa kesin olarak bilinemez mi?“

İsm-i Azam, en büyük isim demektir. Allah’ın isimlerinden birisi, ya Kendi Zât-ı Akdes’ini ifâde cihetiyle, ya tecellîsinin şümûlü ve bize bakan yönü, yani mazhar olduğumuz hakikat cihetiyle, ya İslâm dinindeki tecellisi cihetiyle, ya îmân ve Tevhîd hakikatlerine olan yakın alâkası cihetiyle, ya da bilmediğimiz sâir sırlar cihetiyle İsm-i Azamdır, yani en büyüktür. Ya da her bir isim, bir yaratıkta İsm-i Azam olabilecek bir mahiyet arz eder.

Allah’ın isimlerinin hangisinin İsm-i Azam olduğu konusunda net bir delilimiz yoktur. Kur’ân’a bakıyoruz; şu âyette konu ile ilgili bir işaret yer alır gibidir: “Zü’l-Celâl-i ve’l-İkram olan Rabb’inin ismi ne yücedir!”1 Kimileri bu âyetten hareketle, İsm-i Azam olarak Zü’l-Celâl-i ve’l-İkram ismi üzerinde yoğunlaşmışlardır.

Peygamber Efendimiz (asm) bir hadislerinde: “Allah’ın, kendisi ile duâ edildiğinde kabul edilen İsm-i Azamı şu üç sûrededir: ‘Bakara, Âl-i İmrân ve Tâ hâ.’ buyurdu.2

Bir diğer hadislerinde: “Allah’ın İsm-i Azamı şu iki âyettedir: “Biri, ‘Sizin İlâhınız tek bir İlah’tır. Ondan başka hiçbir İlâh yoktur. O Rahman’dır, Rahîm’dir.’ (Bakara, 2/163). Diğeri de Âl-i İmrân’ın başı olan, ‘Elif Lâm Mîm. O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. O Hayy’dır. Kayyum’dur.”3

Bir başka hadislerinde: “Allah’ın, kendisiyle duâ edildiğinde kabul edilen İsm-i Azamı şu âyettedir: ‘De ki: Ey mülkün Malik’i olan Allah’ım. Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden de çeker alırsın. Sen dilediğini aziz eder, dilediğini alçaltırsın. Bütün hayır Senin elindedir. Sen her şeye Kadir’sin.”4

Bu hadisleri bir araya getirdiğimizde: Baştaki hadiste İsm-i Azamı bulmak için Bakara, Al-i İmran ve Taha Sûrelerini incelememiz öngörülürken, sonraki hadislerde biraz daha detaya inilir, konu sanki belirginleştirilmek istenir ve ilgili âyetler verilir. Bu âyetlerde, Lâfza-i Celâl olan “Allah” ismi, “Rahman” ve “Rahîm” isimleri, “Hayy” ve “Kayyum” isimleri ve “Kadir” ismi İsm-i Azam olarak ön plâna çıkar.

Kimi âlimler bu ihtimaller üzerinde görüşlerini yoğunlaştırırken, kimileri de Allah’ın isimlerinin hepsinin “azam”, yani “en büyük” olduğunu, bunlardan birinin seçip alınarak “azam” denilmesinin caiz olmadığını beyan ederler.

Nitekim Üstad Bedîüzzaman Hazretleri hadislerden süzüp çıkardığı namaz tesbihatının zikir bölümünde “İsm-i Azam” özel başlığı altında yüz civarında isme yer vermekte, hemen hepsini de bir bölümde “Allah” ismi ile diğer bölümde ise “Rahman” ismi ile ilişkilendirmektedir. Ki bu isimler, insan üzerinde eseri en çok görülen isimlerdendir.

Öyleyse İsm-i Azam’ı, insana bakan yönüyle, yani insanın “mazhar” bulunduğu “hal” ve “hakikat” açısından incelemek, en azından bizi konu ile ilgili daha belirli, daha anlamlı ve daha özel bir sonuca götürecektir. Öyle ki Üstad Hazretlerinin de, İsm-i Azam’ı daha çok “mazhariyet” çerçevesinde ele aldığını görürüz. Bedîüzzaman, kişiler ve mazhar olduğu halleri, Allah’ın o kişide tezahür eden ismi ile, yani o şahsa göre İsm-i Azam olan bir isim ile açıklar. Meselâ, Otuzuncu Lem’a’da İsm-i Azam veya İsm-i Azam’ın altı nûrundan birer nûru olarak altı isim nazara verilir. Bunlar: 1- Kuddûs 5, 2- Adl 6, 3- Hakem 7, 4- Ferd 8, 5- Hayy 9, 6- Kayyûm 10 isimleridir.

Üstad Hazretleri bu isimlerin bir kısmının veya hepsinin farklı birer insan nazarında ve şahsında İsm-i Azam olduğunu beyan eder. Şöyle ki: Bunların altısı da Hazret-i Ali (ra) hakkında İsm-i Azam’dır. Bunlardan Hakem ve Adl isimleri İmam-ı Azam Ebû Hanîfe hakkında İsm-i Azam’dır. Bunlardan Hayy ismi Gavs-ı Azam Abdülkadir Geylânî (ks) hakkında İsm-i Azam’dır. Bunlardan Kayyûm ismi de Müceddid-i Elf-i Sânî İmam-ı Rabbânî hakkında İsm-i Azam’dır. Hazret-i Üstad, daha başka zatların daha başka isimleri İsm-i Azam olarak gördüklerini de kaydeder.11

Bedîüzzaman’a göre, Rahmân ismi İbrâhim Hakkı gibi bir çok hakikat ehline İsm-i Azam’dır12, Züleyhâ’nın Hazret-i Yûsuf’a (as) karşı beslediği duygularda Vedûd ismi hâkimdir13, Hazret-i Yâkub’un (as) oğlu Hazret-i Yûsuf’a (as) karşı yaşadığı yoğun duygu ve şefkatte Rahmân ve Rahîm isimleri hâkimdir.14 Üstad Hazretleri, kendisinin de Kur’ân hizmeti ile ilgili olarak Rahîm ve Hakîm isimlerine mazhar olduğunu, bütün Risâle-i Nûr’un o mazhariyetin cilvelerinden ibâret bulunduğunu kaydeder.15

Bununla berâber Üstad Saîd Nursî’ye göre İsm-i Azamın diğer isimler arasında net delillerle öne çıkarılmaması ve belirtilmemesi, Allah’a bütün isimlerle ilticâyı netice vermiştir; doğru olan da budur. İsm-i Azam açıkça belirginleştirilmiş olsaydı, insan bilinçsizliği sebebiyle Allah’ın sair isimlerini kıymetten düşürürdü. Oysa bu durum, kulluğa ve Allah’a yaklaşma ruhuna hiç de yakışmazdı.16

Demek İsm-i Azam’ın gizli bırakılması, başımız her dara girdiğinde, her sıkıntımızda, her derdimizde, her hâlimizde, Allah’tan her isteyişimizde “halimize” uygun bir İsm-i İlâhî ile Allah’a sığınmamıza, duâ etmemize ve Allah’tan istememize imkân veren bir tecellîdir.

DİPNOTLAR:

1. Rahmân Sûresi, 55/78

2. Câmiü’s-Sağîr, 1/592

3. Câmiü’s-Sağîr, 1/593; Tirmizî, Daavât, 3705

4. Âyet: Âl-i İmrân Sûresi, 3/26, hadis: Câmiü’s-Sağîr, 1/594

5. Lem’alar, s. 298

6. Lem’alar, s. 302

7. Lem’alar, s. 305

8. Lem’alar, s. 312

9. Lem’alar, s. 322

10. Lem’alar, s. 333

11. Lem’alar, s. 332

12. Barla Lâhikası, s. 188

13. Mektûbât, s. 34

14. Mektûbât, s. 35

15. Mektûbât, s. 24

16. Sözler, s. 662; Sünûhât, s. 19

22.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.07.2008) - Kader ameliyatlarının şifreleri (2)

  (20.07.2008) - Kader ameliyatlarının şifreleri (1)

  (19.07.2008) - Allah'ın vahyi üzerine

  (18.07.2008) - Onu nefsimizden daha çok sevmek

  (17.07.2008) - Ezanın müjdelediği yüksek makam

  (16.07.2008) - Kısa Kısa

  (15.07.2008) - Kabir hayatına hazır mıyız?

  (10.07.2008) - İyiliğin karşılığı iyiliktir

  (09.07.2008) - Allah'ın azabından, Allah'a sığınalım

  (08.07.2008) - Kısa kısa

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır