Doğu Karadeniz’de yüzbinlerce aile ‘çay’ üreticisi olarak geçimini temin ediyor. Geçmiş yıllarda iyi bir geçim kaynağı olan ve bölge ekonomisini ayakta tutan çay üretimi, son yıllarda bu özelliğini kaybetmiş durumda. Hemen her üreticinin kendilerine göre dertleri olmakla birlikte, çay üreticisinin derdi daha da fazladır.
Özelleştirme ve özel sektör her sahada başarılı örnekler ortaya koyarken, iş çay üretimine geldiğinde başarısızlıklara sebep oldu. Özel sektörün başarısızlığı, devlet kurumu olan ÇAYKUR’a da bahane oluşturuyor. Ayrıntıları başka bir vakte bırakıp, çay sektöründe yaşanan yüzde yüz yanlışların bir kısmını sıralamaya çalışalım:
En başta özel sektör uygulaması üreticiyi mağdur ediyor. KİT olan Çaykur’un üreticilere ‘kota’ uygulaması, vatandaşı özel sektöre ürün satmaya mecbur bırakıyor. Bu mecburiyet, özel sektörün tamamen keyfi hareket etmesine sebep oluyor.
Geçen yıllarda da hatırlattığımız üzere, onlarca özel sektör çay üretim fabrikası/atölyesi çay üreticilerinin çaylarını alıp ‘iflas’ etti ve üreticiye para ödemedi. Bu keyfî davranışları yapanlara hesap soran olmadı. Bu durum, özelleştirmenin çay üretiminde başarısızlığını ortaya koydu.
Özel sektör fabrikaları o kadar keyfi davranıyor ki, şaşmamak elde değil. Mesela, üreticiden yaş çayı satın alıyor, ama aldığı çayın ücretini ne zaman ödeyeceğini açıklamıyor. Senet vermiyor, çek vermiyor... Ne zaman para ödeyeceği belirsiz. Tamamen keyfi bir uygulama...
Üreticiye para ödemek yerine, ‘kuru çay’ teklif ediliyor. Para alma imkanı olmadığını gören üreteci, mecburen bu teklifi kabul ediyor ve para yerine kuru çay alıyor. Bir anlamda yaş çay ile kuru çay değiştirilmiş oluyor. Bu defa üretici elindeki kuru çayı satmak için müşteri arıyor. Fiyat da otomatik olarak düşüyor... Özel çay fabrikaları bu uygulama ile iki türlü kâr ediyor. Hem elindeki kuru çayı satmış oluyor; hem de parekende fiyatıyla toptan satış yapmış oluyor.
Yetmiyor, devletin ilan ettiği tavan fiyattan daha düşük fiyatla yaş çay satın alıyor. Keyfilik, diz boyunu çoktan aşmış... Bazı firmalar peşin fiyatla yaş çay satın alıyor. Ama bunu yaparken de yine insafsızlığı elden bırakmıyorlar. Ortalama 750 YTL olan kuruş olan yaş çay ton fiyatı yerine peşin olarak 550 YTL teklif ediliyor. Bu fiyatla peşin çay satın alan firma, aynı üreticiden geçen yıl satın aldığı yaş çayın ücretini ödememiş ve ne zaman ödeyeceğini bile açıklamıyor! Tekrar edelim: Düşük fiyatla peşin yaş çay satın alan özel sektör firması, aynı üreticileden geçen yıl aldığı yaş çayın ücretini hâlâ ödememiş ve ne zaman ödeyeceğin dahi ilan etmiyor. Keyfiliği başka nasıl izah edebilirsiniz?
Özel sektörün bu kadar keyfi davranmasının kabahati kimde? Çay üreticisinin bu kadar sahipsiz olmasın normal midir? Çay üreticilerinin temsilcisi olan Rize Milletvekilleri bu durumu bilmez mi? Rizeli olan Başbakan bu yanlışları duymaz mı? Bilir, duyar ve hâlâ bu yanlışlara bir son vermezse ne denir?
Özel sektör bunları yaparken devletin KİT’i Çaykur tamaman masum mu? O da özel sektörün eline düşmüş üreticilere ‘beni mumla ararsınız’ tavrı takınıyor. Mesela, geçen yıl bu günlerde çoktan ödenen çay paraları bugün hala ödenebilmiş değil. Bilhassa sahilten uzak kesimler bu konuda mağdur. Çünkü onlar, 1. sürgün yaş çay yapraklarını ancak Mayıs değil, Haziran ayının ilk günlerinde toplayıp Çaykur’a satabildi. Çaykur ise hâlâ Mayıs ayı çay paralarını ödemekle meşgul. Kesin olan şu: Çaykur, geçen yıla göre ödemelerini aksatmış durumda... Resmi zevat, Çaykur’un durumunun iyi olduğunu her fırsatta ifade ediyor, ama sıra üreticiye para ödemeye gelince işler çatallaşıyor.
Son bir not: Bazı köylerde 2. sürgün çaylar toplanmadan Çaykur çay satın almayı durdurdu. Bu şekilde bazı üreticiler mağdur oldu. (İtiraz edenler için; Çayeli ilçesi, Başköy köyü buna bir örnek olarak verilebilir.)
Hükümetin şunu bilmesinde fayda var: Çay üreticisi çok kızgın, çok öfkeli ve çok sahipsiz...
22.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|