Önce bir haberi aktaralım: “Hollanda Kraliyet Havayolları KLM’ye ait İstanbul-Amsterdam seferini yapan uçaktaki türbanlı bir Türk kadının ‘namahrem’ olduğunu söyleyerek yanında oturan Hollandalı erkek yolcuyu yerinden kaldırtması krize sebep olmuştu. Yerinden kaldırılan Hollanda iktidar partisi CDA’nın Amsterdam Belediye Meclisi üyesi Lex van Drooge, uçakta yaşananları (...) anlattı:
“(...) Üç koltuklu bir sırada en sağda koridora yakın oturuyordum. Pencere kenarında Müslüman olan sakallı bir bey vardı. (...) O sırada türbanlı bir kadın geldi ve ikimizin arasındaki koltuğa oturdu. (...) Yanımdaki kadın uçağın kalkmasına birkaç dakika kala yerinden kalktı ve pilot kabininin önünde duran uçak personelinin yanına gitti. (...) Hemen ardından gelen uçak görevlisi benden yerimden kalkmamı rica etti. Nedenini öğrenmeye çalıştığımda net cevap alamadım. Yanımdaki kadın İngilizce olarak yüzüme bakmadan bunun namahrem olduğunu ve Müslüman bir kadının bir erkeğin bu kadar yakınında oturamayacağını anlattı. (...) Kadına ’Demek ki türbanlı kadınların yanında oturmamam gerekiyormuş’ diyerek yerimden kalktım. Benim için bu yeni bir bilgiydi. Daha sonra aynı kadın yanındaki diğer erkeği de yerinden kaldırdı. O adam da hiçbir tepki vermeden kendisine gösterilen yere oturdu. (...) Aynı olay tekrar başıma gelse kesinlikle yerimden kalkmam. Benden bu istekte bulunan kadına şunu söylerim: Lütfen siz kalkın ve geleneğinize göre namahrem olmayan bir yere oturun.” (Vatan, 28 Mayıs 2008)
Hadise pek çok yönüyle dikkat çekici. En başta, inancı gereği hassas davranan başörtülü yolcunun bu talebini dikkate aldığı için KLM Havayolları personeline teşekkür etmek lâzım. Aynı şekilde ‘namahrem’lerle ayrı oturmak isteyen yolcu da tebriği hak ediyor. En büyük tebriği ise, bu talep üzerine koltuğunu terk ederek başka koltukta oturmayı kabul eden Amsterdam Belediye Meclisi üyesi Lex van Drooge hak ediyor.
Muhtemelen bu hadise Türk Hava Yolları’nda olsaydı farklı bir tartışma yaşanabilirdi. En başta görevliler ve ‘dini bütün yolcular’ bu talebi ‘garip’ ve gereksiz karşılayabilirdi! İşte bizi düşündürmesi gereken asıl konu budur. Dinî konularda mümkün olduğu kadar hassas olması gereken insanlar, maalesef zaman zaman bu hassasiyetiyeti ortaya koymuyor, ilâve olarak hassas davrananları da anlamıyor! Onlara bakılsa, ‘Yan yana otursa ne olur ki!’ Daha ne olsun, ‘yanlış’ olur!
Anlamakta zorlandığımız bir konu var: Teknik olarak mümkün olduğu halde, uçak yoluculuğunda kadınlar ve erkekler niçin ayrı oturtulmaz? Birilerinin ‘haremlik-selâmlık’ diyerek mahalle baskısı yapmasına fırsat vermemek lâzım. En azından, arzu eden, isteyen ayrı oturabilmeli. Bunun yolu da, uçuş kartını alırken/verirken yolcuya tercihini sormaktır. Ayrı oturmak isteyenin talebi niçin dikkate alınmasın? Böyle yapılsa kıyamet mi kopar?
Hem aynı şey şehirler arası otobüs yolucuğunda yapılmıyor mu? Kadınlar ve erkekler ayrı ayrı oturmuyor mu? Bu uygulama kara yolunda olunca tepki gösterilmiyor da, sıra ‘hava yolu’na gelince mi ‘laik yaşam’ elden gidiyor?
Lütfen, yolcuların haklı talebi en başta dikkate alınsın. Mütedeyyin insanlar da bu hususa özellikle dikkat etsin. ‘Komşular ne der?’ diye yanlışa müsaade edilmesin... Havada ve karada ‘namahrem’ krizleri çıkmasın...
19.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|