TÜP BEBEĞE ÇEKİDÜZEN
Tüp bebek uygulamaları sonucu artan çoğul gebeliklere bağlı ölümler Sağlık Bakanlığını harekete geçirdi. Embriyo transferinin 3’ten 2’ye indirilmesi gibi bir dizi tedbir planlanıyor.
SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, riskli gebeliklerin önlenebilmesi için tüp bebek uygulamalarında embriyo transferinin 3’ten 2’ye indirilmesini planladıklarını bildirdi.
Akdağ, yardımcı üreme tekniği yönteminde uygulanan embriyo transferi işleminde, tek seferde birden fazla embriyonun anne rahmine yerleştirilmesi durumunda, çoğul gebeliklerin görülebildiğini söyledi. ‘’Tüp bebek yönteminin, çoğul gebelikler ve riskli bebekler açısından bir risk faktörü olduğunu tespit ettik’’ diyen Akdağ, Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde meydana gelen yenidoğan ölümlerinde de bunun bir neden olarak belirlendiğini hatırlattı. Akdağ, söz konusu hastanede yaşamını yitiren bebeklerin bir kısmının tüp bebek yöntemiyle dünyaya geldiğini ifade ederek, düşük doğum doğum ağırlıklı bebeklerin, normal kilolulara göre yaşamsal açıdan risk altında olduklarını kaydetti. Bu tür olayların yaşanmaması için risk faktörlerini en aza indirmek gerektiğini belirten Akdağ, bunun için öngördükleri önlemler çerçevesinde bazı düzenlemeler yapacaklarını bildirdi.
’’HENÜZ TASLAK HALİNDE’’
Akdağ, ‘’döllenmiş yumurtanın rahme konması işlemi’’ olarak bilinen embriyo transferinin, kimi ülkelerde tek, kimilerinde 2-3 ya da daha fazla yapılabildiğini söyledi.
Tüp bebekte, önceleri tek seferde 3’ten fazla embriyo transferi yapılabildiğini, ancak yapılan yönetmelik değişikliği ile bu sayının 3’e indirildiğini hatırlatan Akdağ, ‘’Şimdi, tüp bebek uygulamalarında embriyo transferini 3’ten 2’ye indirmeyi planlıyoruz’’ dedi. ‘’Şu an yürürlükte olan yönetmelikteki bir maddeye göre, embriyo transferi 3’le sınırlandırılırken, transfer sayının arttırılması yönündeki kararın ilgili hekim tarafından verilebileceği belirtiliyor. Bu, bir çelişki doğurmuyor mu?’’ yönündeki soru üzerine Akdağ, şunları söyledi: ‘’Bunların hepsini kaldırıyoruz, 2 embriyodan daha fazlasına müsaade etmemek şeklinde bir eğilimimiz var. Bunu, tabii ki bu işi bilen, yapan ve riskleri takip eden arkadaşlarımızla da tartışıyoruz. Bu taslak üzerinde çalışıyoruz. Bu, hem tüp bebek yoluyla hamile kalan annenin hem de bebeğinin korunması yönünde çok daha radikal davranan bir taslak.’’
’’TÜP BEBEK MERKEZLERİNE
YENİ DÜZENLEME’’
Tüp bebek merkezleriyle ilgili yeni kurallar getirilmesinin de planlandığını belirten Akdağ, ‘’Tüp bebek merkezlerine, riskli gebenin takip edilebileceği, doğumun ve gerekiyorsa bebeğin yoğun bakımının da yaptırılabileceği bir merkez olmasını şart koşacağız’’ dedi. Akdağ, mevcut merkezlere, riskli yenidoğanların takibinin yapılabileceği bir yoğunbakım merkezi ile anlaşma yapma zorunluluğu getirilmesinin öngörüldüğünü belirterek, ‘’Tüp bebek işlemlerinin yapılabilmesine, bundan böyle ancak bu koşullarda müsaade edeceğiz’’ diye konuştu.
‘’Mevcut tüp bebek merkezlerine, istenen koşulları yerine getirebilmeleri için belli bir süre vermeyi öngördüklerini’’ bildiren Akdağ, daha önce ayaktan teşhis ve tedavi merkezlerine yapıldığı gibi bir geçiş süresi verileceğini, ancak bu sürenin henüz kararlaştırılmadığını kaydetti.
Akdağ, söz konusu değişikliklerin en kısa süre içerisinde yapılmasının hedeflendiğini, gelecek ay yürürlüğe girmesinin planladığını söyledi.
Recep Akdağ, bir başka soru üzerine, tüp bebek uygulama sayısı ile ilgili düzenlemenin Sağlık Bakanlığı değil, Sosyal Güvenik Kurumunun (SGK) inisiyatifinde olduğunu kaydetti.
Dünyanın çok az ülkesinde sosyal güvenlik kuruluşlarının tüp bebek uygulamalarının masraflarını karşıladığını belirterek Akdağ, ‘’SGK’nın belli bir sayıya müsaade etmesini çok tabi karşılamamız lazım. Türkiye, bu hususta vatandaşına büyük kolaylık göstermiştir. Ama belli bir ölçüsünün de olması lazım’’ değerlendirmesinde bulundu.
ÖZEL MERKEZLERDE
YENİDOĞANLARIN BAKIMI
‘’Yenidoğan üniteleri de dahil özel hastanelerin yoğun bakım üniteleriyle ilgili kapasitelerini tam kullanmalarının sağlanacağını’’ belirten Akdağ, bütün hastanelerin acil servislerinin acil vakaları kabul etmesi gerektiğini söyledi.
Hastanenin kapasitesinin yetersiz olması halinde, görevlilerin 112 acil servisini arayarak, hastanın uygun yere nakledilmesini sağlamaları gerektiğini anlatan Akdağ, ‘’(Ben özel hastaneyim, yenidoğan bebeği şu kadar fiyata bakarım) lafı artık tarihe karışmıştır. Türkiye’de hastanecilik yapan herkes, özeller de dahil, acil vakaları kabul etmek ve yoğun bakım gerektirenleri de bakmakla mükelleftir’’ diye konuştu.
Bunun için vatandaştan para istenemeyeceğini, sosyal güvencesi olanların tedavi giderlerinin SGK, ‘’Yeşil Kartlılar’’ın il valilikleri, bu da yoksa ilgili yerin belediyesince karşılanması gerektiğini vurgulayan Akdağ, bir özel hastanenin acil ya da yoğun gerektiren durumda talep ettiği ücretin ödenmesi zorunluluğunun bulunmadığını söyledi. Bu konuda yapılan düzenlemelerle vatandaşın hukukunun korunduğunu ifade eden Akdağ, acil olmayan vakaların ise özel hastanelerce kabul edilme zorunluluğu bulunmadığını bildirdi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, yenidoğanların bakımlarının da bu özel merkezlerde çizdiği çerçeve içinde yapılacağını belirterek, ‘’(Geceliğine bin lira, 3 bin lira ver, benim SGK ile sözleşmem yok) gibi bir mazereti kesinlikle kabul etmiyoruz. Türkiye’de hastaneciliği bu şekilde yapacaksınız’’ dedi.
|
22.08.2008
|