"Gerçekten" haber verir 22 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Lahika

Âyet-i Kerime Meâli

Kendi günahın için de, mü'min erkek ve mü'min kadınlar için de Allah'tan af dile.

Muhammed Sûresi: 19

22.08.2008


Dünya şimdi bir meclis hükmünde

İslâmın ve Asya’nın istikbali, uzaktan gayet parlak görünüyor. Çünkü Asya’nın hâkim-i evvel ve âhiri olan İslâmiyetin galebesi için dört-beş mukavemetsûz kuvvetler ittifak ve ittihad etmektedirler.

Birinci kuvvet: Maarif ve medeniyetle mücehhez olan İslâmiyetin kuvvet-i hakikiyesidir.

İkincisi: Tekemmül-ü mebâdî ve vesâitle mücehhez olan ihtiyac-ı şediddir.

Üçüncüsü: Asya’yı gayet sefalette, başka yerleri nihayet refahette görmekten neş’et eden tenebbüh-ü tâm ve teyakkuz-u kâmille mücehhez olan gıpta ve rekabet ve kîn-i muzmerdir.

Dördüncüsü: Ehl-i tevhidin düsturu olan tevhid-i kelime; ve zeminin hasiyeti olan itidal ve tâdil-i mizaç; ve zamanın ziyası olan tenevvür-ü ezhan; ve medeniyetin kanunu olan telâhuk-u efkâr; ve bedeviyetin lâzımı olan selâmet-i fıtrat; ve zaruretin semeresi olan hafiflik ve cüret-i teşebbüsle mücehhez olan istidad-ı fıtrîdir.

Beşincisi: Bu zamanda maddeten terakkiye mütevakkıf olan i’lâ-yı kelimetullah, İslâmiyetin emriyle ve zamanın ilcââtıyla ve fakr-ı şedidin icbarıyla ve her arzuyu öldüren ye’sin ölmesiyle hayat bulan ümitle mücehhez olan arzu-yu medeniyet ve meyl-i teceddüttür. Ve bu kuvvetlere yardım etmek için ecanib içine ihtilâl veren ve medeniyetleri ihtiyarlandıran mesâvi-i medeniyetin mehasinine galebesidir. Ve sa’yin sefahete adem-i kifayetidir. Bunun iki sebebi vardır:

Birincisi: Din ve fazileti düstur-u medeniyet etmemeklikten neş’et eden müsaade-i sefahet ve muvafakat-i şehvet-i nefistir.

İkincisi: Hubbüşşehevat ve diyanetsizliğin neticesi olan merhametsizlikten neş’et eden maişetteki müthiş müsavatsızlıktır.

Evet, şu diyanetsizlik Avrupa medeniyetinin içyüzünü öyle karıştırmış ki, o kadar fırak-ı fesadiyeyi ve ihtilâliyeyi tevlid etmiş. Faraza hablü’l-metin-i İslâmiye ve sedd-i Zülkarneyn gibi şeriat-ı garrânın hakikatine iltica ve tahassun edilmezse, bu fırak-ı fesadiye, onların âlem-i medeniyetlerini zîr ü zeber edeceklerdir. Nasıl ki şimdiden tehdit ediyorlar.

Acaba hakikat-i İslâmiyenin binler mesailinden yalnız zekât meselesi düstur-u medeniyet ve muavenet olursa, bu belâya ve yılanın yuvası olan maişetteki müthiş müsavatsızlığa devâ-i şâfî olmayacak mıdır? Evet, en mükemmel ve bozulmaz bir deva olacaktır.

Eğer denilse: “Şimdiye kadar Avrupa’yı galip ettiren sebep, bundan sonra neden etmesin?”

Cevap: Bu kitabın mukaddemesini mütalâa et. Sonra buna da dikkat et: Sebeb-i terakkîsi, herşeyi geç almak ve geç de bırakmak ve metanet etmek şe’ninde olan burudet-i memleket; ve mekân ve meskenin darlığı; ve sakinlerin kesretinden neş’et eden fikr-i mârifet ve arzu-yu san’at; ve deniz ve maden ve sair vesaitin müsaadesiyle hasıl olan teâvün ve telâhuk idi. Fakat şimdi tekemmül-ü vesait-i nakliye ile, âlem bir şehr-i vahid hükmüne geçtiği gibi, matbuat ve telgraf gibi vesait-i muhabere ve müdavele ile, ehl-i dünya, bir meclisin ehli hükmündedir. Velhasıl, onların yükleri ağır, bizimki hafif olduğundan, yetişip geçeceğiz—eğer tevfik refik olsa.

Muhâkemât, Hâtime, s. 37-38

tekemmül-ü mebâdî: Güzel, mükemmel başlangıç.

vesâit: Vasıtalar.

tenebbüh-ü tâm: Tam uyanış.

teyakkuz-u kâmil: Mükemmel uyanıklık.

kîn-i muzmer: Gizli kin.

tâdil-i mizaç: Mizacın dengelenmesi.

tenevvür-ü ezhan: Zihinlerin aydınlanması.

telâhuk-u efkâr: Fikirlerin birbirine eklenmesi; bilgi birikimi.

selâmet-i fıtrat: Fıtratın selîm oluşu.

ye’s: Ümitsizlik.

meyl-i teceddüt: Yenilenme, tazelenme meyli.

mesâvi-i medeniyet: Medeniyetin çirkinlikleri, günahları.

sa’y: Çalışma, çaba.

adem-i kifayet: Yetersizlik.

hubbüşşehevat: Şehvet sevgisi.

fırak-ı fesadiye ve ihtilâliye: İhtilal ve fitne-fesat yoluyla çıkan ayrılıklar.

burudet-i memleket: Memleketin soğukluğu.

tekemmül-ü vesait-i nakliye: Nakil vasıtalarının gelişmesi.

şehr-i vahid: Tek bir şehir.

vesait-i muhabere ve müdavele: İletişim ve haberleşme vasıtaları.

22.08.2008


Risâle-i Nur ve yağmur

“Risâle-i Nur’la yağmur alâkadardır. Okunmasına, yazılmasına manialar olduğu zaman kuraklık başlar. Ve intişârı rahmet olduğu için, rahmetin gelmesine vesile olduğuna inandık.”

(8. Lem’a’nın âhiri)

Risâle-i Nur’un bir çok yerinde beyan edilmiştir ki, ne zaman Kur’ân ve iman hizmetine sed çekilse, hücum edilse neticesi kuraklık ve yağmursuzluk olmuştur.

Son günlerde yaşadığımız şiddetli sıcaklar, kuraklık, orman yangınları gibi felâketler Risâle-i Nur ve rahmet/bereket bağlantısını ve hizmetlerimizi tekrar gözden geçirmemiz gerektiğini hatırlattı.

Elhamdülillah, Üstadımızın “Gün gelecek Risâle-i Nurları dünyaya okutturacağım” müjdesi vuku bulmuş, dünyanın her köşesinde Risâle-i Nurlar okunmaktadır. Gerek ülkemizde gerekse dünyada hizmetler devam etmektedir. Bununla beraber dünyayı tehdit eden küresel ısınma, kuraklık, kaynakların azalması gibi sıkıntılar bizi düşündürüyor.

İmkânların çok kısıtlı olduğu bir zamanda matbaanın olmadığı, gaz lambası altında el yazısı ile çoğaltılan, intişarı ve inkişafı için her zorluğa katlanılan o çileli günlerden böyle rahat günlere kavuştuğumuzu düşünecek olursak, hizmetlerimizin günümüz şartlarına göre yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. O zamanlar Risâle-i Nur’un okunması ve yazılması, devlet eli ile engelleniyordu. Bir dayatma ve zorlama mevcuttu. Bu zamanda ise hiç bir baskı olmaksızın, nefisten gelen tembellikler, dünya işleri gibi sebeplerle yeteri kadar okumuyoruz, yazmıyoruz, neşrine çalışmıyoruz, inkişâfı için hizmetlerde bulunmuyoruz. Risâle-i Nur hizmetine olan maniaların bu zamanda bir baskı ile olmayıp kendi isteğimizle olması daha da acı değil mi? Önemsiz dünya işlerine vakit ayırdığımız kadar elimizin altında okunmayı bekleyen kitaplarımızı okumaya vakit ayırmıyoruz. Halbuki ne kadar şükretsek ve ne kadar okusak azdır.

“Risâle-i Nur, kalbe huzur, vücuda âfiyet, rızka bereket” olduğuna göre, okuyanların ve yazanların daha huzurlu, mutlu ve sağlıklı olması gerekirdi. Demek ki yeteri kadar ve gereği gibi okunmuyor ki, bunlardan mahrum bulunuyoruz. Bizi okumaktan alıkoyan ne? Televizyon mu? İnternet kullanımı mı? Dünya işlerinin yoğunluğu mu? Bu engeller her ne ise bunları hayatımızdan çıkaralım ya da hayatımızda işgal ettiği yeri ve önemi azaltalım ne dersiniz? Dünyevîleşme tuzakları, nur talebelerini de etkisi altına almasın.

Günlerimiz Risâle-i Nur’suz yani susuz, rahmetsiz, bereketsiz geçmesin. İçinde bulunduğumuz üç ayların hürmetine, yaklaşmakta olan Ramazan-ı Şerifin bereketi hürmetine Cenâb-ı Allah hizmetlerimize olan gayretlerimizi, şevkimizi, tesanüd ve uhuvvetimizi ziyadeleştirsin.

Mehtap YILDIRIM

22.08.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır