Meclis’in tatile girmesinin ardından siyaset Anadolu’ya kaydı. Ankara’da ise parti merkezleri gelecek yıl Mart ayında yapılacak mahallî seçimlerde göstereceği adayları belirlemeye çalışıyor. Özellikle büyükşehirlerdeki adaylar partiler için büyük önem taşıyor.
Partiler bir taraftan adaylarını belirlemeye çalışırken şimdi Ankara’da anayasa değişikliği ile ilgili tartışmalar başladı.
60. Hükümet programını TBMM’de okuyan Başbakan Tayyip Erdoğan “Cumhuriyetimizin 100. yılına yaklaşırken, ülkemiz sivil bir uzlaşma anayasasını hak etmektedir” derken, yeni anayasanın bireylerin haklarını en etkili şekilde koruması, temel hak ve özgürlükleri İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin getirdiği ilke ve standartlarda güvence altına alması gerektiğini vurgulamıştı.
Hükümet bu konuşmanın ardından Prof. Dr Ergun Özbudun başkanlığındaki bilim kuruluna yeni anayasa taslağı hazırlattırmıştı. Sonrasında ise, partide kurulan çalışma gruplarında bu taslağa son şeklini vermek için toplantılar yapmış ve bu yılın başında son aşamasına gelindiği duyurulmuştu.
Ancak ne olduysa oldu, AKP değişikliği rafa kaldırdı ve iki maddelik üniversitelerde başörtüsü yasağı kaldırdığı söylenen anayasa değişikliğini gündeme getirdi. Sonrasını biliyorsunuz, bu girişim AKP’nin kapatma dâvâsına kadar uzandı.
* * *
Göreve geldiğinde “en büyük hedefi” olarak belirlediği yeni ve sivil bir anayasa hazırlığında olan hükümetin bu vaadinden vazgeçtiği anlaşılıyor. Partinin ikinci ismi Dengir Mir Mehmet Fırat, “Anayasa’yı tümden değiştirme imkânı kalmamıştır” diyerek büyük(!) hedeflerinden vazgeçtiklerini açıklamış oldu.
Ancak hükümette ikinci adam konumunda bulanan Cemil Çiçek ve Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ise parlamentonun anayasayı değiştirebileceğini söylüyor. Çiçek, mevcut anayasanın kifayet etmediğini herkesin söylediğini, bunu söyleyenlerinde yeni anayasa için hazırlık yapıp katkı vermesini istiyor. Bozdağ ise, Parlamentonun istediğinde yeni anayasayı hazırlayabileceğini dile getiriyor.
Görünen o ki, AKP sivil anayasa yapma fikrinden iyice uzaklaşmış görülüyor. Türkiye’nin ihtilâl anayasasından kurtulması için bir fırsat yakalanmıştı. Ancak sürecin iyi yönetilememesi nedeniyle pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da geri adım atıldı.
Anamuhalefet partisi CHP yine bildiğimiz gibi. CHP, parti programındaki anayasa değişikliği vaadinden de vazgeçti. 14 yıl önce hazırladığı parti programında yer alan “Yeni bir anayasaya gereksinim vardır. Bu, aynı zamanda toplumsal denge ve barışın ön koşuludur” iddiasından vazgeçiyor. Vazgeçmekle de kalmıyor, Grup Başkanvekili Kemal Anadol, “Bu dönem Parlamentosu anayasa değişikliği yapamaz” diyerek adeta Meclisin iradesini hafife alan bir yaklaşım sergiliyor.
* * *
Bu arada, AKP şimdi sivil anayasadan vazgeçerken, “demokratikleşmede önemli adımlar atacağını” söylüyor. Ancak unutmamak gerekirse demokratikleşmenin en büyük adımı 12 Eylül anayasanın demokratikleştirilmesi ve sivilleştirilmesi olacaktır.
Zaten üçte biri değişen, adeta yamalı bohça haline gelen mevcut anayasanın neresini değiştirseniz değiştirin 12 Eylül’ün izlerini taşıyacaktır. İsmi “12 Eylül anayasası” olmaktan kurtulamayacaktır. Bu yüzden sıfırdan yeni bir anayasa hazırlanması elzemdir.
Yeni hazırlanacak anayasanın da “AKP anayasası” görüntüsünden kurtarmak için de Meclis içi ve dışı siyasî partiler, sivil toplum kuruluşları ile görüşerek geniş uzlaşmayla hazırlanan bir anayasa hazırlanmalıdır. Zaten bu mânâda sivil toplum örgütlerinin hazırlıkları da var. Malatya, Samsun, Bursa meydanlarında onbinlerce kişi “sivil anayasa yapılsın” diye çağrıda bulundu. Yani, millet de sivil anayasa istiyor. Erdoğan çok önem verdiği ”toplumsal mutabakat” mevcut…
Yeni anayasa yapmak için kararlılık gerekli. Bu kararlığın gösterilmesi gerekir. Çünkü demokrasi ve özgürlükler kararlı olunduğu zaman genişler. Geri vitesle yeni ve sivil bir anayasa yapılamayacağı da ortadadır.
22.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|