AKP İstanbul Milletvekili Edibe Sözen’in, gençlerin “ahlakî açıdan korunması”nı amaçlayan “Gençleri Koruma Yasa Teklifi Taslağı”nı geri çekmesi, Ankara’da özellikle Anayasa Mahkemesi’nin “ihtarlı” ve “ciddî uyarı”lı kapatmama kararıyla “AKP’nin dönüştürülmesi” sürecinin hızlandığı belirtiliyor. Bundandır ki kulislerde “neo AKP”den söz ediliyor.
İktidar partisinin Merkez Yürütme Kurulu üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen’in, gençliğin içine sürüklendiği uyuşturucu illeti, sanal kumar, müstehcenlik ve kötü madde bağımlılığına karşı bazı tedbirleri ihtiva eden yasa teklifinin Başbakan’ın “fırçası”ndan sonra partinin kurumsal kimliğiyle reddi, bunun açık bir örneği…
Türkiye’de uyuşturucu, içki ve madde bağımlılığı ilköğretim dördüncü sınıfa kadar inmiş. Gençliği zehirleyen esrar, eroin ve diğer uyuşturucu madde satışı, okulların kapılarına dayanmış. Madde bağımlılığında 2004 yılında iki bin olan hasta sayısı, 2007 yılında dokuz bine yükseldiği resmî rakamlarla açıklanmakta...
Sadece son bir yılda 10 bin 588 ayrı operasyonda 23 bin 480 kişi yakalanmış; 31 ton 483 kilo esrar, 13 ton 228 kilo eroin, 169 kilo bazmorfin, 765 kilo afyon, 13 bin 313 liste asetik anhidrit, 7 milyon 609 bin 720 adet captogon, 1 milyon 47 bin 567 ecstasy hapı, 8 milyon 657 bin 287 adete uyuşturucu hapları ele geçirilmiş. Buna yakalanmayanlar eklendiğinde “dehşet tablosu” ortaya çıkıyor...
Ve şu hale bakın; tam bu esnada iktidar partisinin genel başkan yardımcısı, bir “milletvekili” olarak AB ülkelerindeki yasaları örnek alan “bireysel çalışma metni” engelleniyor; bu tehlikeye dikkat çektiği için partisinden “uyarı” alıyor…
KORUMA KANUNU, AKP TÜZÜĞÜNE VE PROGRAMINA AYKIRI İMİŞ…
Aslında ürkütücü “dehşet tablosu”nun vahameti, geçtiğimiz dönem Meclis Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonunda da açıkça dile getirimişti. Alkol ve madde bağımlılığının Türkiye’de artık bir “felâket” haline geldiği, uyuşturucu tâcirlerinin Türkiye üzerindeki ticaret hacmi ve parekende satışlarının “imdat!” işâretleri verdiği açıkça ikrar edilmiş; buna karşı devletin mücadeledeki koordinasyonun eksikliği ve yasaların yetersizliği itiraf edilmişti…
46 maddeden oluşan Sözen’in teklifi, tamamen çocukların ve gençlerin ahlâk dışı etkilerden korumaya yönelik.
Çocukların ve gençlerin sağlıklı ruhsal ve fiziksel gelişimleri için, her türlü pornografik yayınlar poşetlenmesini ve bu materyallerin üretilmesi, ithalat ve ihracatını “izne” bağlıyor. Keza sanal kumar ve talih oyunları tuzağına düşmemeleri için 18 yaşından küçükleri internet kafelere girmesini yasaklıyor. Velileri olmadan gençlerin uyuşturucu ve kötü maddeye alıştırıldığı diskolara, müzikhollere, tavernalara ve saz evlerine girmelerini uygun bulmuyor. Ayrıca, gençlerin sağlıklı ve dengeli gelişimi için, tıpkı AB ülkelerindeki uygulamada olduğu gibi her seviyedeki okulda, her dine mensup öğrenciler için ibadethane alanı açılmasını esas alıyor.
Tamamen Anayasanın 41. maddesiyle devletin “toplumun temeli” âilenin, gençliğin ve çocukların korunmasını esas alan bu öneriler, ne yazık ki bir kısım medyadaki gürültünün ardından, öncelikle partisince reddediliyor.
AKP Genel Sekreterliğinin, Başbakan Erdoğan’ın başkanlığında yapılan son Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından, “taslağın partinin programı, tüzüğü ve teâmülleriyle uyumlu olmadığını belirterek, çalışmaların partinin yetkili organları tarafından da benimsenmediği ve onaylanmadığını” açıklaması, bu açıdan ibret verici…
“YANLIŞLARI TEKRARLAMAMA” YANLIŞI…
Anlaşılan o ki, iktidar partisi, “karar”dan sonra Başbakan’ın örtülü açıklamasıyla “laikliğe bağlılık” ve mâlûm mahfillerce öngörülen “çerçeve”nin dışına çıkmamada kararlı. Dahası carî sistem ve rejimle daha da “entegre” olma hesabına bundan böyle “yanlış” yapmamaya ve “yanlışları tekrarlamama”ya yeminli…
“Yanlış” dedikleri, siyasî iktidarın milletin talep ve beklentilerine göre özellikle inanç, ahlâk ve mânevî değerlere dair düzenlemeler...
Görünen o ki AKP siyasî iktidarı, bundan böyle “gerginlik olmasın” mülâhazasıyla ve “Dolmabahçe görüşmesi” ve “kapatma kararı” öncesinde yapıldığı belirtilen “pazarlıklar” gereği, “uysal” olmaya karar vermiş. Bilhassa inanç ve ibadet hürriyeti ile mânevî değerlere ait temel hak ve özgürlüklerde tâvizkâr, çekingen, teslimiyetçi tutumuna daha ürkek bir biçimde devam edecek…
Tıpkı zinanın suç sayılmasına dair yasanın Başbakan’ın tâlimatıyla apar topar geri çekilmesi; YÖK yasasının ve her yıl binlerce meslek okulu mezunuyla birlikte imam hatip mezunlarını mağdur eden katsayı haksızlığının düzeltilmemesinin direktifle ertelenmesi gibi. Ya da Kur’ân kurslarında hâlen devam eden ve yüzbinlerce öğrencinin dininin temel kitabı Kur’ân öğrenimini engelleyen yaş yasağının bir türlü kaldırılmaması çekingenliği misali…
Porno, uyuşurcu ve sanal kumara karşı “Gençleri Koruma Kanunu” teklifinin resmen “partinin tüzük ve programı ile uyumlu olmadığının, yetkili organlar tarafından benimsenmediği ve onaylanmadığının” ilânı, bunun ilk sinyali…
20.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|