BİR Müslüman için en önemli hedef ve maksat Allah’ın rızasını kazanmaktır. İslâmın bütün emir ve yasaklarının maksadı da insanı Allah’ın rızasına götürmek ve mükemmel bir insan ve Müslüman olmasını sağlamaktır.
Allah’ın razı olduğu mükemmel insandan kim memnun olmaz ki?
İşte Ramazan-ı Şerif ve bu ayda tutulan oruç bu hedefe ulaştırmada en ideal bir zaman ve ibadettir.
Oruç her şeyden önce kula kulluğunu, kulluk için yaratıldığını, Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla yükümlü olduğunu hatırlatır. Her zaman yiyip içegeldiği nimetlere el uzatamamakla, “Demek bu nimetler benim mülküm değil. Bunları yiyip içmekte hür değilim. Rabbimin nimetleridir. O'nun emrini bekliyorum” diye düşünür ve emir dinlemeyi öğrenir. Helâl rızıklara dahi el uzatamaması haramlardan uzaklaşma noktasında da daha büyük bir kolaylık sağlar.
Sürekli yiyip içen, ama zamanla gaflet sebebiyle faydalandığı nimetlerin kadrini, kıymetini unutma noktasına gelen insan ne kadar kıymetli, büyük ve leziz nimetlerle beslenip büyütüldüğünü anlar. İftar vaktinde suyun ne kadar büyük bir nimet, hatta kuru bir ekmeğin bile baklavadan, börekten daha leziz bir nimet olduğunu hisseder, ne kadar çok şükretmesi gerektiğini düşünüp yaratılış gayesi olan şükre yönelir.
Oruç sağlık açısından en güzel bir ilâç, maddî ve manevî bir perhizdir. Yeme içmede ölçüyü kaçıran insan vücuduna ne kadar zarar verir. Hele helâl haram ayırt etmiyor, rastgeleni yiyip içiyorsa mânevî hayatını da zehirler. Artık o insanda kalp ve ruh yerine nefis dizginleri eline alıp hükmetmeye başlar, kalp ve ruhun sesine kulak vermez. İnsan ona değil, o insana biner.
Oruçla perhize alışan, emir dinlemeyi öğrenen nefis bir taraftan mideyi rahatlatırken, diğer taraftan kalp, ruh ve lâtifeleri istirahata alır. Mide ağlarken onlar güler, ilerler ve feyizler alırlar. Bu noktada “Oruç tutun ki sıhhat bulasınız”1 hadis-i şerifinin önemi ve evlenemeyen gençlere oruç tutma tavsiye edilmesindeki2 sır daha iyi anlaşılır.
Hem oruç sadece mideyi aç bırakmak değildir. Akıl, ruh, kalp, sır; el, ayak, göz, kulak gibi bütün duygu ve organlara da oruç tutturmaktır. “Öyle oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçtan ellerinde açlık ve susuzluktan başka bir şey kalmaz”3 ikazı ne kadar anlamlıdır. Midesi aç kaldığı halde dilini yalan sözden, gözünü harama bakmaktan korumayan insan, orucun hikmetini anlamamış demektir. Allah Resûlünün (asm) yalancılıktan, yalan yere şahitlikten, cahilce davranışlar yapmaktan çekinmeyen kimsenin yeme içmesini terk etmesine Allah’ın değer vermeyeceğini bildirmesi4 orucun nasıl tutulacağını göstermesi bakımından önemlidir.
O zaman mide bir yandan Allah için aç kalarak oruç tutarken dil zikir, tesbih, salâvat getirmekle, Kur’ân okumakla, kulak güzel sözleri ve Kur’ân’ı dinlemekle, göz ibretle bakmakla; akıl, kalp, hayal güzel şeyleri düşünmekle oruca katılmış olurlar.
Dipnotlar:
1- et-Terğib ve’t-Terhib, 2:83.
2- Neseî, Sıyam: 43.
3- İbni Mace, Sıyam: 21.
4- A.g.e.
03.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|