Nur mesleğinde, mü’minlerin kardeşliği esastır.1 İman, mâl-ı umumîdir. Her taifede muhtaçları ve sahipleri vardır. Tarafgirlik giremez. Yalnız küfre, zındıkaya, dalâlete karşı cephe alır.
- Nur hizmetkârlığı, yani, iman hizmeti gizlenmez: İhfa (gizlemek) ve havf (korku); riyâdandır. Farzda riyâ yoktur.2 “Bâzı kardeşlerimizin, lüzumsuz, talebeliğini inkâr, husûsan (...) eskide ehemmiyetli kendi hizmet-i Nuriyelerini lüzumsuz setretmeleri (örtmeleri), gerçi çirkin, fakat onların sâbık hizmetleri için affedip gücenmemeliyiz.”3
- Şeâir-i İslâmiyeye (İslâmî esaslar, farzlar, sembollere) uymak ve ilân etmek esastır. Çünkü, Şer’î meselelerde bir kısım meseleler, umuma umumiyet itibarıyla taallûk eder ki, şahsî farzlardan daha önemlidir.4 Meselâ; ezan ve başörtüsü şeair-i İslâmiyedirler; aynı zamanda tevhidi sema ehli dahil bütün varlıklara ilân ve İslâmı tebliğdirler.
Hizmet için farzlar terk edilmez. Ferâizin terkinde, yüzde doksan dokuz ihtimal-i zarar var. Acaba dine ve dünyaya zarar olan ihmal ve ferâizin terkine ne bahane bulunabilir? Hamiyet nasıl müsaade eder? Şeâirde tehâvün (önem vermeme), zaaf-ı milliyeti gösterir. Zaaf ise, düşmanı tevkif etmez, teşci eder,5 durdurmaz, cesaretlendirir.
- Şahısların değil, hakkın hatırını yüksek tutmak; hiçbir hatıra fedâ etmemek gerekir.6 İster imanî, ister ibadetî, ister ictimaî-siyasî mevzular anlatılsın; şahıslar kırılır, darılır, hoş karşılamaz diye anlatmamazlık etmemek. Gerçeği olduğu gibi anlatmak ve hakkın hatırını kırmamak gerekir.
- Risâle-i Nur mesleği aşk, şevk, merhamet, şefkat, feragat ve fedakârâne ve îsâr hasletiyle hizmeti gerektirir. Hizmet, “Dine meylettirmek ve iltizama (taraftar olup yapışmaya) teşvik etmek ve dini vazifelerini hatırlatmaktan”7 ibarettir. Yoksa, sonuç almak değil!
- Risâle-i Nur mesleğine sadakat; “Hubb-u cah (makam, mevkî sevgisi), havf (korku) damarı, tama (aşırı açgözlülük, geçim noktasında hırs), asabiyet/milliyetçilik damarı, enaniyet, tenperverlik” gibi desise-i şeytaniyelerden uzak durmayı gerektirir. Tıpkı Peygamberimizin (asm), kendisine yapılan mal, mülk, makam mevki tekliflerini; tıpkı varisi Bediüzzaman’ın, milletvekilliği, maaş, köşk, genel vaizliği reddetmeleri gibi. Nur meslek ve meşrebi, onlara uymayı, örnek almayı gerektirir.
- Hayat, birlik ve ittihadın neticesidir. Müslümanlarla kaynaşarak ittihat için çalışmak gerekir.8
- Risâle-i Nur’un hem günümüz, hem de istikbaldeki ictimâî ve siyâsî ölçü ve prensipleri ihtivâ ettiğini, temel siyasî formül ve stratejileri çizdiğini, ana şablonları verdiğini bilerek, sadakat ve metanetle müdafaayı gerektirir:
“Risâle-i Nur’un kitapları birbirine tercih edilmez. Herbirinin, kendi makâmında riyâseti var ve bu zamanı tenvir eden bir mû’cize-i mâneviye-i Kur’âniyedir.”9 “Lillâhilhamd, Risâle-i Nur, bu asrı belki gelen istikbâli tenvir edebilir bir mû’cize-i Kur’âniye olduğunu çok tecrübeler ve vâkıalar ile körlere de göstermiş.”10
Dipnotlar:
1- Emirdağ Lâhikası, s. 157.; 2- Hutbe-i Şamiye, s. 131.; 3- Şuâlar, s. 429.; 4- Mektûbât, s. 385.; 5- Mesnevî-i Nuriye, s. 87. 6- Sünûhat, s. 67.; 7- Barla Lâhikası, s. 87.; 8- Münâzarât, s. 49.; 9- Hizmet Rehberi, s. 23.; 10- Kastamonu Lâhikası, s. 6.
03.09.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|