Kafkaslardan son zamanlarda barut, kan ve gözyaşı rüzgârları esiyor. Hemen yanı başımızda cereyan eden olaylar hepimizi üzüyor lâkin bu acı ve ıztırap verici olaylar çok yakında meydana gelecek olan güzel günlerin doğum sancıları olmasın sakın…
Bu kadar iyimser olmak bazı okuyucularımı şaşırtmış olabilir. Fakat bizi hiçbir zaman yanıltmayan Bediüzzaman’ın eserlerine bir parça göz gezdirdiğimizde birçok kişinin aynı kanaati paylaşacağını umuyorum.
Bundan yüz yıl önce Bediüzzaman İstanbul’dan Van’a dönerken deniz yolunu kullanır. Batum üzerinden Tiflis’e gelir. Burada bir Rus polisi ile meşhur bir konuşması vardır.
“Rus Polisi sorar:
- Niye böyle dikkat ediyorsun?
Bediüzzaman der:
- Medresemin planını yapıyorum.
O der:
- Nerelisin?
Bediüzzaman:
- Bitlisliyim.
- Bu Tiflis’tir.
- Bitlis Tiflis’in kardeşidir.
- Ne demek?
- Asya’da âlem-i İslam’da üç nur birbiri arkasında inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstüne üç zulmet (karanlık) inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane (baskı perdesi) yırtılacak, takallüs edecek (çekilip toplanacak); ben de gelip burada medresemi yapacağım”.
Evet, Bediüzzaman’ın Rus polisine söylediği her şey bir bir gerçek oluyor. İslâm Âlemi yaşanılan hadiseler sonucu üst üste güzel gelişmelere maruz kaldı. Önce sömürgecilikten kurtulup bağımsızlığına kavuştu. Şimdilerde ise ekonomik olarak hızlı bir şekilde kalkınıyor. Üçüncü büyük inkişaf ise mânevî alanda ve özellikle Risâle-i Nur’ların etkisi ile bütün yeryüzünde etkisini gösterecek inşaallah.
Ruslar ise iki büyük felâketle karşılaştı. Birincisi “Bolşevik Devrimi” adı verilen ve Moğol yağmacılığı ile eş tutulabilecek kadar dehşetli bir katliâm yaşadı. Aradan 60 yıl geçtikten sonra bu sefer Sovyetler Birliği dağıldı. Dünyanın “süper gücü” olmuş bu komünist devlet, parça parça oldu. Kurulan devletlerin yarısı Müslüman’dı ve bir mermi dahi atmadan bağımsız olmuşlardı. Rusya ise büyük bir ekonomik çöküş yaşamış halkı perişan olmuştu.
Üçüncü büyük karanlık ise her halde yakında ortaya çıkacak, zira Rusya o kadar büyük yanlışlıklar yapıyor ki bu süre beklenilenden de çabuk olabilir.
Bu konuyu biraz açmakta fayda var. Çünkü birçok insan bunun nasıl olacağını anlamamış olabilir. Fakat Gürcistan-Rus Savaşı bize gerekli ipuçlarını veriyor. Olaylara şöyle biraz uzaktan ve kısaca bakmaya çalışalım.
Gürcistan, ABD başta olmak üzere Batı’nın dolduruşuna gelerek neredeyse bağımsız bir halde olan Güney Osetya’ya saldırdı. Amacı Acaristan’da (Batum civarı) olduğu gibi bu bölgeyi de ülkesine tamamen katmaktı. Fakat Rusya karşılık verdi. Bütün Gürcistan ordusunu adeta ezdi geçti. Güney Osetya yetmiyormuş gibi Gürcistan topraklarında ilerleyerek birçok bölgeyi işgal etti.
Poti limanı başta olmak üzere ülkedeki kara ve demiryolu taşımacılığı adeta durdu. Zaten fakir halde olan halk binlerce kayıp verdi ve iyice perişan oldu.
Fransa aracılığı ile ateşkes imzalandı ama Ruslar tampon bölge oluşturarak bölgedeki üstünlüğünü bir müddet daha korumaya çalışacak gibi görünüyor.
Gürcistan maalesef Batı’nın taşeronluğunu yaptığı yetmiyormuş gibi Hıristiyan fanatikliğinin akıl almaz örneklerini sergilemekten de geri durmuyor. Meselâ bayrağında eskiden hiç olmamasına rağmen şimdi 5 tane haç var. Acaristan halkı çoğunlukla Müslüman olduğu halde bayrağına zorla haç koydu. En önemli sembollerden bir tanesi bayraktır. Gürcistan’ın bölgedeki Müslüman halklara karşı bu şekildeki aşırı baskısı, tokat yemesini netice verdi. Nitekim “dinsizin hakkından imansız gelir” misâli bir başka Hıristiyan Ortodoks Ruslar, Gürcistan’ı harabeye çevirdi.
İnşallah Gürcistan yaptığı hatayı anlar ve yaptığı hatalardan dönerek Müslümanlarla olan ilişkilerini iyi yönde geliştirir. Aksi halde iyice perişan olması söz konusu.
Gelelim Rusya’ya… Bir kere Rus dış politikası akla ziyan bir politika. Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkıyor, lâkin Abazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığı için mücadele veriyor. İlginçtir, hem Abazlar hem de Osetler Müslüman Kafkas halklarından sadece iki tanesi. Bu iki ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra ateş, bu sefer Rusların içine düşecek. Zira Kafkaslarda bulunan Dağıstan, İnguşya, Kabardin Balkar, Kalmukya, Karaçay-Çerkes, Kuzey Osetya ve Çeçenistan, Rusya Federasyonunu oluşturan birer Cumhuriyettir.
Bu Cumhuriyetlerin özerk yapısı, ileride Rusya’nın tökezleme anında büyük sorunlara yol açacaktır. 1980’lerdeki gibi Bağımsız Devletler Topluluğu olmaması için hiçbir sebep yok. Rusya, Güney Osetya’nın bağımsızlığını desteklemekle bir yerde kendi içerisindeki Kuzey Osetya ile birleşmesine zemin hazırlıyor.
Rusya tam bir çıkmazın içine düşmüş durumda. Bir taraftan Batı dünyası ile karşı karşıya kaldığı gerginlik, diğer tarafta çoğu Müslüman halkların oluşturduğu bağımsızlık talepleri. Adeta “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” misali bir duruma düşmüş. Gürcü Milliyetçiliğine bedel Rus-Slav Milliyetçiliğini kaşıyarak kendi kendilerini bu hale düşürdüler. Allah, akıl fikir versin.
Kafkasya’dan esen rüzgârın ilk etapta getirmiş olduğu esintilerden bunları okumak mümkün. Elbette daha fazlası da var. Ama bize ayrılan bölümü fazlası ile aştık. Her ahvalde şu sözün hakikati ortaya çıkmaktadır: “Ümitvâr olunuz: Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada, İslâm’ın sadası olacaktır.”
26.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|