“Sevgili Fatih Ballı’ya”
Koca dünya ve yerinde bir tabirle ihtiyar dünyamız. Ben olmazsam nice olur diyen misafirler, adamlar gördü de hâlâ ahkâm kesip asıp biçenlere yol veriyor, güle güle diyor… Kameti kıymetine, malûmatının, ilminin ve insaniyetinin boyutlarına bakmak… Ne kimseye dünya, ne de dünya kimseye emanet edilmiyor… Kendi nefsinde ve yaptığın, meydana çıkardığın, neyi başardığın veya başaramadığın ise işte hepsi bu… Ne omuzuna yük yükle, ne de yükleyenlere seyirci kal.
Sen şusun diyenlere merdane ben buyum diyebil… Kameti kıymetini ayaklar altında zelil ve zebun olmaktan kurtar; Ali yüce mertebelere hizmetin burçlarına tayaran et…
Ne omuzundaki akrebi söylemeyeni gör, ne de yapmadığın ve yapamayacağın işleri; ene ve şeytanına rahmet okutturarak sırtına yükleyenlere bak.
Göreceksen, bakacaksan, yapacaksan işte Risâle-i Nur’lar. İşte cemaat ve şahs-ı manevisi. İşte hizmetin; yalçın kayalıklar arasında harika bir şekilde ihsan-ı İlâhî ve ikram-ı İlâhî ile süzülüşü ve yükselişi…
Enenin marifetiyle sana ikram edilen yapılabilecekleri yap ve gerisini düşünme, karışma, karıştırma… Fazla biliyorum, en iyisini yaparım, benden başkası yapamıyor gibi çıkılamayacak derin vadilere dalma…
İşin kolayı, okuyup anlamaya çalıştığın nurları ve marifetleri, kemalâtları önce kendine anlat ve nefsinde tatbik et… Bak o zaman huzma safa, dama keder… Senden huzurlusu yok!...
O bunu demiş, şu bu haltı yemişlere ise hiç mi hiç yanaşma. Vaktin kötü ve kötülüklere ayıracak kadar çoksa, iyilikleri ve iyileri yapmamanın günahına da talipsin demek ki…
Bu akıl kârı mıdır diye kendi kendine sorabilmelisin. Başkalarının başının koparılıp, dişinin çekildiği yerde hiç olmazsa yaramaz tüylerini acımadan koparabilmelisin…
Hep başkalarına baka baka kendine bakamaz olursun… Yıktığın, künde attığın, üstüne çıkıp nara attığın muhakkak ve muhakkak bir gün ama mutlaka kendi nefsin, şeytanın olmalı… Ve cır cır böceği gibi ortaya her zaman konuştuğun hizmetlerin olmalı…
Sevgi her zaman her şeyi halletmiyor… Çünkü sen evvela nefsini seviyorsun ve her sevilecek şeyi ona bina ediyorsun… Unutma bu binalar bir gün başına yıkılır!... Mahbubu hakikî yolundan taviz verirsen, ıssız çöllerin Mecnu’nu gibi olmayan Leyla’ları sayıklar durursun…
Kimsenin üzülmediğini görmen ancak kendi üzülmen ile vuku bulur… Buna kimse dayanamadı sen hiç dayanamazsın… Sahil-i selâmete çıkmak için hep kıyıya yanaşmak gerekiyor… Sürekli kürekleri çekmek de kâfi gelebilir… Hedefin Kâbe olsa bile, sen karınca olmadığın için yolunda ölmen mümkün değil!...
Sana verilen akıl başında iken, bak herkes sana “Aklını başına al” diyorlar… Artık sen bilirsin…
07.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|