Yarın ilk ve orta öğretimde yeni eğitim-öğretim yılı başlıyor. Yeni kayıtlarla birlikte 14 milyonu aşkın öğrenci ile 600 bin civarında öğretmen ders başı yapacak. Örgün ve yaygın eğitimde dikkate alındığında 20 milyon öğrenci 1 milyona yakın eğitim çalışanı ile büyük bir kesim. Bu kadar büyük bir kesim dikkate alındığında sorunları da elbette büyük oluyor.
Türkiye’nin sorunlarına bakıldığında, eğitim en üstte duruyor. Eğitime sağlanacak kaynaktan öğretmen açığına, okullara ayrılan ödenekten hizmetli ihtiyacına, bölgeler arasındaki öğretmen açığından katsayı adaletsizliğine kadar pek çok sorun vardır eğitimin önünde. Bu sorunları çözmekte elbette kolay değildir, ancak çözülmesi de gerekir.
* * *
Diğer yandan da üniversitelerde kayıtlar devam ediyor. Kayıtlar sırasında bazı üniversitelerde bu sene başlayan garip bir uygulama var. Üniversiteler açılmaya başladıkça yasakçılar olmadık yeni metotları ile sahneye çıkmaya başladılar. Şimdiye kadar en “ilginç” yasaklama metodunu şu an CHP milletvekili olan o dönemin İ.Ü. Rektör Yardımcısı Nur Serter icat etmişti. Yasakçılıkta çığır açan, sınır tanımayan icadı ile üniversitenin giriş kapılarının yanlarına “ikna odaları” kurmuştu!
Bu icat hâlâ dilden dile anlatılırken, şimdi yasakçılığı zirveye çıkaran uygulama bir takım üniversitelerde uygulamaya konulmaya çalışılıyor.
İstanbul’da Aydın Üniversitesi’nde görülmemiş bir uygulama başlatıldı. Yeni kayıt yaptıran öğrencilere kılık kıyafetleriyle ilgili “taahhütname” imzalatılırken, öğrencilerden kampüslerdeki derslere başörtülü girmeyeceklerine dair “garanti” vermesi istendi. Öğrencilere imzalatılan kılık-kıyafet taahhütnamesinde şöyle deniliyordu: “2008-2009 Eğitim-Öğretim yılı içerisinde İstanbul Aydın Üniversitesi kampüslerinde derslere başörtülü ve türbanlı olarak girmeyeceğimi taahhüt ederim…”
Ne âlâ ne, ne alâ. Bu çağ da bu kafa…
Üniversite, haberin gazetelerde yer almasından sonra haberi yalanladı. Ama ne yalanlama. Yalanlarken daha çok batarak... Sözde “kayıt görevlisinin hatası” olarak açıklandı. Meğer başka bir üniversiteden gelen kayıt görevlisi evraklarının arasına böyle bir form koymuş ve başörtüsü ile okula gelen öğrencilere imzalattırmış!
Aydın Üniversitesi “başörtüsü taahhüdü”nü imzalatmaktan gelen tepkiler üzerine vazgeçti, ancak bu sefer de Kırıkkale Üniversitesinde buna benzer bir “taahhütname” rezaleti yaşandığı söylendi. Peşinden Kayseri Erciyes Üniversitesi’ne kayıt yaptıran öğrencilere, okul içinde başını kapatmayacağı ve dinî sembol taşımayacağı yönünde taahhütname imzalatıldığı belirtilirken, üniversitenin bu uygulamaya son verdiği açıklandı.
Bütün üniversitelerde kayıtlar devam ediyor. Bakalım yasakçıların böyle yeni yeni icatları çıkacak mı?
Eğitimin sorunlarını anlattığı basın toplantısında bu uygulamayı sorduğumuzda Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, “Başörtülülere tutanak imzalatılması toplum mühendisliğinin rezil bir versiyonudur. Böyle yollara başvurmak, özürlü bir kafa yapısına sahip anlayışı gösterir. Üniversiteler böyle sağlıksız kafa yapısıyla yönetilemez” diyerek sert tepkisini dile getirdi.
* * *
Öncelikle şunu söyleyelim. Hiçbir gerekçe, hiçbir kimseyi eğitim-öğretimden yoksun bıraktıramaz, bıraktırmamalı.
Hukukî hiçbir dayanağı olmayan başörtüsü yasağının çözümü insanların kafalarının özgür olmasına bağlıdır. Eğer rektörler ve üniversite yönetimleri özgür düşünebilirse bu meselenin çözülmesi çok daha kolay olacaktır.
Yıllardır uygulanan anlamsız, kanunsuz, binlerce mağdur üreten bir yasağa karşı çıkıp, üniversiteler daha özgür olsun, insanlar istediği gibi giyinsin, istediği gibi düşünsün diyenler çoğalmalıdır. Aydın insanlara da yakışan özgürlükten yana olmaktır. Artık, üniversiteler özgür ortamlar olmalıdır. Bu durum demokrasinin daha da gelişmesini sağlayacaktır.
Artık üniversiteler ismi anılınca akla bilimsel faaliyetlerinin geldiği kurumlar olmalı, orada özgürlükler, demokrasi, insan hakları, din ve vicdan hürriyeti konuşulmalıdır.
07.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|