Ezelden ebede kadar olmuş ve olacak her şeyi bilen ve o ezelî ilmiyle her şeyi kuşatan Cenâb-ı Hakk’ın, aynı şekilde sonsuz bir irâdesi de vardır. O küllî irâdesi ile dilediğini dilediği tarzda yapar, istemediğini yapmaz. Onun irâdesine hiçbir şey engel olamaz.
O küllî irâdenin var olduğuna bütün varlıkların şekilleri ve karakterleri şahittir. Çünkü, bitkilerin, ağaçların, hayvanların ve insanların temel maddesi tohumlar, çekirdekler, yumurta ve nutfelerdir. Onların da ana maddesi hidrojen, oksijen, karbon ve azot gibi elementlerdir. Bunların halita ve karışımının farklı yapılanmasından dört yüz bin nebatât ve hayvanât türleri ve onların binlerce alt cinsleri yaratılmaktadır. Yüzlerce, hatta binlerce ihtimaller içinde bir ihtimalin tercih edilerek o mevcudun yaratılışı ve ona mahsus bir şekil verilmesi, hadsiz cihetlerle perde arkasında küllî bir irâdenin var olduğunu gösterir. Çünkü, binler muhtemel vaziyetler içinde bir vaziyeti seçmek, bir tercih, bir kasıt, bir tahsis ile olabilir. Elbette, tahsis etmek bir muhassısı, tercih etmek de bir müreccihi iktiza eder. O muhassıs ve mürehcih de İlâhî irâdedir.
Hadsiz misâllerinden yalnız insanın yaratılışına dikkat edilse, o sonsuz irâdenin sayısız şahitleri göz ile görülür. Basit bir nutfe suyundan o insanın bütün âzâlarının intizamla yaratılması, her insanda aynı âzâ ve organların bulunması, hususan her insana bütün insanlardan farklı bir sima verilmesi küllî bir irâdenin en belirgin delillerindendir. Gerçekten, Hazret-i Âdem’den (as) günümüze ve kıyamete kadar yaratılmış ve yaratılacak olan insanların aynı âzâları taşıdığı halde birbirlerine sima ve karakter bakımından hiç benzememeleri, hem İlâhî ilmin, her şeyi bildiğine, hem de o İlâhî irâdenin dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olduğuna en parlak delillerdendir.
Yumurtalardan yaratılan canlıların vaziyeti de çok ilginçtir. İrili ufaklı olan yumurtaların maddesi yine hidrojen, oksijen, karbon ve azottan meydana gelir. Ancak, İlâhî irâdenin istediği istikamette, İlâhî ilmin kader kalemiyle yazdığı plân ve proje üzerine yaratılan muhtelif şekillerdeki kuşlar havada uçarken, yılan, timsah ve kaplumbağa gibi canlıların kimisi yerde yürüyor, kimisi de suda yüzüyorlar. Rengârenk yaldızlı kanatları ve derilerinin şekilleriyle San'atkârlarına hayranlık duygusu uyandırıyorlar.
Çekirdek ve tohumlardan yaratılan ağaç ve nebatların hârikulâde yapılışları da İlâhî irâdenin delillerindendir. Her çiçek ve ağacın kendine mahsus sûret ve güzelliklerde yaratılması ehl-i temâşa için ibret tabloları teşkil eder. Maddeleri aynı olan tohum ve çekirdeklerden milyonlar farklı san'at eserlerinin îcadı, Yaratıcıda var olan sonsuz irâdenin alâmetleri ve şahitleridir. Gökler âlemindeki milyarlar kütlelerin, galaksilerin ve kurulmuş sistemlerin kasten tercih edilmiş şekilleri de o sonsuz irâdeyi gösterir.
Bediüzzaman Hazretlerinin tesbitiyle: “Nasıl ki eşyada, meselâ hayvanattaki ehemmiyetli âzânın, esâsât ve netâic îtibariyle birbirlerine benzeyişleri ve tevafukları ve bir tek sikke-i fıtrat izhar etmeleri, nasıl kat’î olarak delâlet ediyor ki, umum hayvanatın Sanii birdir, Vahid’dir, Ehad’dir; öyle de, o hayvanatın ayrı ayrı teşahhusları ve simalarındaki başka başka hikmetli taayyün ve temeyyüzleri delâlet eder ki, onların Sani-i Vahid’i, Fail-i Muhtardır ve irâdelidir. İstediğini yapar, istemediğini yapmaz, kasıt ve irâde ile işler.” (Mektûbât, s. 413)
Allah’ın sonsuz İlâhî irâdesi asıldır. O irâde istemediği zaman, insanın irâdesi hiçbir şey yapamaz. İlâhî irâdenin izin verdiği şeyi insan irâdesi gerçekleştirdiği zaman, o fiil sorumluluk gerektiriyorsa, o sorumluluğu insan üstlenir ve cezayı o çeker.
08.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|