Şu dar-ı dünya meydan-ı imtihandır ve dar-ı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir.” Dünyanın mahiyetini gayet güzel bir tarzda anlatan Üstadın veciz ifadelerinden birisi bu. Böylesi veciz ifalere bayılan M. Yeşil kardeşimiz mesajında bize bunu göndermiş. Bu iki cümle dünyayı ne kadar güzel anlatmakta. İnsanı yanıltan dünyanın imtihan yeri ve hizmet yurdu olduğunu unutup lezzet, ücret ve mükâfatı bekler olmasıdır. Oysa ibadetlerin, duâların, hizmetlerin, Hak nâmına yapılan faaliyetlerin sonuçlarını, ücret ve sevaplarını, lezzet ve zevklerini ahirete bıraksa sıkıntı, ıztırap ve endişelerden kurtulacak, rahata erecektir. Evet, insanı bütün bütün huzursuzluğa atan, endişeye sevk eden, yaptığı iyiliklerin mükâfatını dünyada almaya kalkmasıdır. Göremeyince de huzursuz olmaktadır. Nasıl akşam namazı batan güneşi, yağmur duâsı ve namazı yağmuru getirmek için değilse, o vakitler akşam namazı ve yağmur duâ ve namazının vakitleri iseler din için, Allah için yaptığımız ibadet ve iyiliklerin mükâfatları, sonuçları, sevapları da ahirette verilecektir. Bir Kadir Gecesini ihyaya bin aylık bir mükâfat veriliyorsa elbette Allah için yapılan oruç, namaz, zekât gibi ibadetlerin mükâfatlarına da dünya ölçüleriyle sınır tayin etmek mümkün olmaz, onun için de ahirette verilecektir.
Ancak peşin bir ücret olması kabilinden Cenâb-ı Hak o iyiliklerin içerisine mânevî bir zevk ve lezzet koymuştur. İnsan bunları yaptığında mutlu olur, büyük bir sevinç ve haz duyar. Ama bunlar devede kulak kabilindendir, tadımlıktır; çoğu ahirette verilecektir.
Bundan şu sonuca varmak da mümkündür: Bunlar eğer tadımlık ve devede kulak kabilindense ahirette verilecek ücret ve mükâfatların büyüklüğünü siz düşünün.
Hangi imtihan vardır ki bitmeden sonuçları okunsun. İnsan yaşadığı sürece imtihan olunmaktadır. Ancak dünya imtihan salonu kapandıktan sonra sonuçlar belirlenecektir. İmtihan sırrı gereği ne kötüler kötülüklerinin cezasını, ne iyiler iyiliklerinin mükâfatını tam görürler. Kur’ân’ın belirttiği gibi bu imtihanda doğrularla yalancılar ortaya çıkacaktır. Buyurulur ki: “İnsanlar ‘Îman ettik’ demekle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?
“And olsun ki, Biz onlardan evvel gelip geçenleri de imtihanlara uğrattık. İşte, imanında sadakat sahibi olanlarla yalancıları Allah böylece ayırd eder.”1
Allah ölümü de, hayatta kim daha güzel amel işleyecek diye yaratmıştır.2 Cenâb-ı Hak bazan nimetlerle kullarını şükre dâvet ederken, bazan da birtakım korku, açlık, mal, can ve ürün eksikliğiyle imtihan etmekte, kullarını sabra çağırmakta ve sabredenleri müjdelemektedir.3
Hayatın bir imtihan olduğunu bilen insan imtihanı kazanmaya bakar, sonuçlarını dünyada toplamaya kalkmaz.
Dipnotlar:
1- Ankebut Sûresi: 2-3. 2- Mülk Sûresi: 2. 3- Bakara Sûresi: 155-156.
08.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|