"Gerçekten" haber verir 06 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.
 

Rifat OKYAY

Üç ‘S’nin içinde olabilmek!



Sevmek ve sevilmek. Hem seven hem de sevilen bu dünyada da, ahirette de saadet içindedir, mutludur, sevinçlidir ve huzurludur İnşallah…

An şart ki evvelâ, önce ve birincilikle yaratıcımızı, Rabbimizi, Rahman, Rahîm ve Vedud olan, seven ve sevmeyi yaratan kuvvet ve kudret sahibi Allah’ı (c.c.) sevmek…

Sevmek zincirinin en baş halkası bulunduktan sonra diğer halkaları herkes bir şekilde peşi peşine sıralayabilir… Önemli olan ilk halkanın, doğru ve zamanında, anlayarak, bilerek ve severek seçilmesidir…

Birinci halkayı yakalayamayan, bulamayan, görmeyen, aramayan ve sorup soruşturup, okuyup anlamayan muhakkak ki yanlış yapar, yolunu şaşırdığı gibi hedefini de çevirir. Cife diye vasıflandırılan dünyayı sevmekten de geçerek, adeta tapma derecesinde bir makama, mertebeye yükseltir.

Hedef: “Sizin taptığınız benim ayaklarımın altındadır.” Yani kendisine tapınılan bütün dünyevî, fanî mahbuplar...

Hiç olmazsa aklen, mantıken bu sevmenin mertebelerinde, derecelerinde Rabbimiz katında bir basamak elde edebilmeliyiz.

İtaat, inkıyad, ubudiyet olmadıktan sonra insanın misâli kuru ot gibidir. Derler ya, “Ot geldi, ot gitti”. Rabbini rububiyeti noktasından tanıyıp O’nun muhabbet ve sevgisinin kucağına atılamayan ne sevdi, ne sevildi. İşte geldi… Gitti…

Bediüzzaman’ın ifade ettiği ortak değerleri sevgi noktasından da sıralayabiliriz. Allah’ı sevelim, peygamberi sevelim, İslâm’ı sevelim, Müslümanları sevelim, Kur’ân’ı sevelim, ailemizi sevelim, ana-babamızı sevelim, çocuklarımızı sevelim, komşularımızı sevelim… Sonra yine Allah’ın sev dediği her şeyi sevelim.

“Elif” gibi dosdoğru sevmeyi, sevilmeyi ve sevdirmeyi muhakkak yapabilmeliyiz. ‘Ye’ gibi herkes olabilir. Sevmez, sevilmez ve sevdirmez…

Gelin bir de her işimize severek ve candan gerçekten severek bakalım… Ne kaybederiz, ne kazanırız, kendimiz yaşayarak görelim. Saadetin, mutluluğun, sevincin bu dünyada da elemsiz, üzüntüsüz hallerini kendi dünyamızda, ailemizde, cemaatimizde, milletimizde yaşayalım İnşaallah.

06.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.09.2008) - Eğer faide esas ise

  (19.09.2008) - Gelin bu sefer!

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır