Zira dehşetli savaş ve felâketlerle, “beşerde (insanlıkta) hâsıl olan intibâh-ı kavi (kuvvetli uyanış) cihetiyle” kat’iyyen dinsiz bir milletin yaşayamayacağı açıkça anlaşılıyor.
Ve “Rus dahi dinsiz kalamaz, geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa küfr-ü mutlakı kıran ve hak hakîkata dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi iknâ eden Kur’ân ile bir musâlâha (barış) veya tâbî olabilir. O vakit dörtyüz milyon ehl-i Kur’ân’a (Müslümanlara) kılınç çekemez” mânâsı hükmetmeye başlıyor. (Emirdağ Lâhikası, 311)
İslâmiyetin bayrağının dalgalandığı bayram…
Yapılacak olan, insanlığı Kur’ân’ın bu büyük bayramına hazırlamaktır. Beşer elinin karıştığı ve karıştırdığı, bulaşıp bulaştırdıklarından madden ve mânen arınmaktır. İnsanlığın gerçek bayramının mânevî kirlerin silinmesine, Müslümanlar üzerindeki kara bulutların temizlenmesine, yer küresinin inkârcı ve maddeci tortulardan, küresel zulüm ve tahribattan arınmasına çalışmaktır.
Menfaati esas alan ve nefis ve hevesini tatminden başka bir şeyi düşünmeyen maddeci zihniyetin türettiği mimsiz medeniyetin ve inkârcı felsefenin telvis ettiği yeryüzünü zulüm ve ahlâksızlığın pisliklerinden temizlemektir. Kafaların ve kalplerin kâinattaki pâklığa, sâfîliğe, nurâniliğe, nezâfete ulaşmak ve hakikî bayramlara lâyık olabilmektir. (Lem’alar, 487)
Kâinatın Yaratıcısından yeryüzünün her türlü inkâr, ifsad, zulüm ve zulmetten temiz olmasını istemektir. Küresel zulüm ve zulmetlerden, maddî ve mânevî çevreyi tahrip kirlerinden, süprüntülerden temizlemek; kirsiz, bulaşıksız, ufûnetsiz bir dünyaya kavuşmaktır.
Müthiş mânevî tahribat ve kirlenmeyi, “ahlâkta ve hayatta zulmetli (karanlıklı, inkârcı) bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizliğin fesada ve ifsadı”ndan pâklanmaktır. (Kastamonu Lâhikası, 110-112)
Bundandır ki müsbet ilimlerin, adalet ve hakkaniyetin hükmetmesiyle, “nev-î beşer (insanlık) bütün bütün aklını kaybetmeden ve maddî ve mânevî bir kıyamet başına kopmadan” Kur’ân-ı tanımaya ve anlamaya yöneliyor…
Mû’sibetlerin arkasına gizlenen, hâdiselerin zâhirî perdeleri ardına saklanan pek çok mânevî çiçeklerin inkişâfı” için tertemiz mânevî bayramların gelmesini gözlüyor. (Emirdağ Lâhikası, 32)
İsm-i Küddus’ün tecellisiyle bayram temizliğini, dünyanın son mânevî baharındaki bayramında da yapmasına yalvarıyor. Her türlü “zulmetli anarşiliğin ve zulümlü dinsizliğin fesadını ve ifsadı”nı ifna edecek, Kur’ân güneşinin âlemi mânevî nuruyla aydınlatmasını niyâz ediyor.
İslâm âlemine, mâsum ve mazlûmların hakkına göz diken, her türlü mukaddesi ve insanlığı pis çıkarlarına kurban eden bugünün sinsî zâlimlerin zulümlerinin âlemden silinmesini Adil-i Mutlak’tan bekliyor.
“Her kıştan sonra bir baharı ve her geceden sonra bir nehârı (gündüzü)” yaratan İlâhî rahmette lâyık maddî ve mânevî temizlik ve tanzifi gözlüyor. İnsanlığı madden ve mânen boğan, bunaltan ve bulandıran, inançsızlığın, ahlâksızlığın, kanlı zulüm müzehrefatının istihâlesini diliyor.
Bu baharı ve bayramı, “Onun rahmetinden ucuz ve dağdağasız vermesini, bize pahalı satmamasını” ümid ediyor… (Lem’alar, 156)
Zira, daha bir asır önce ecnebilerin işgal ve istilâsı altında bulunan İslâm âlemi, Bediüzzaman’ın verdiği mânevî haberle, “Şimdilik Asya ve Afrika’da inkişafa başlayan ve dört yüz milyon (şimdi bir buçuk milyar) Müslümanı birbirine kardeş ve maddî ve mânevî yardımcı yapan ittihad-ı İslâmın, yeni teşekkül eden İslâmî devletlerde tesise başlaması”yle gerçekleşti, gerçekleşiyor…
İnsanlık, “Âlem-i İslâmın büyük bayramının arefesi”nde “büyük bayramı” bekliyor… (Emirdağ lâhikası, 336)
* * *
Âlem-i İslâmın büyük bayramının arefesi olması niyâzıyla, bayramınızı tebrik ederim. C.İ.
01.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|