İki yıl önce bu zamanlarda, hayatımda ilk defa yalnız, yapayalnız bir bayrama hazırlanıyordum. Kahire’ye bakıp, İstanbul’u gördüğüm 14.
kattaki evimde, bir düşte olup olmadığımı anlamaya çalışıyordum. O zaman bir düşte değildim. Ne eski Ramazanları andığım, ne eski bayramları aradığım bir zamandı. Sadece bizden bir şeyler lâzımdı, ama yoktu. Bayrama bile Türkiye gibi başlanamıyordu, içim çok buruktu.
Bugün gazeteyi eline alan insanların bir kısmı, bir bayram yazısı görmek ister, bir kısmı da, sıkılmıştır bayram yazılarından; bambaşka bir şey görmek ister. Ama bugün benim içimden bayram yazmak geldi. Çok yaşlanmadan, eski bayramları özlediğimi hissettim bugün. Ben küçükken annemin ve babamın “ahh o eski bayramlar” diye yad ettiği şeyleri, hep hafızamda canlandırmaya çalışırdım. Onlar, o denli güzel yer ederlerdi ki… Sanki yaşamış gibi olurdum. Halbuki, şimdi düşündüğümde bizim o an yaşadığımız bayramların, görüp görebileceğimin en iyisi olduğunu fark ediyorum. Bazen uzaktan durup baktığım, eski bayramları hayal ederken yorulup uyuduğum o bayram günleri, aslında bayram heyecanını bile eskisi gibi hissedemediğimiz bu günlerde mumla aradığım günlere döndü…
“Heyecanını bile eskisi gibi hissedemediğimiz” derken aslında yitik olan en önemli şeyin heyecan olduğunu fark ettim. Bayramlık almak, bayram sabahı erkenden uyanmak, namazdan gelen babamın elini öpmek, bayramda misafir ağırlayacak ve misafirliğe gidecek olmanın heyecanı, yeni ayakkabılarla ilk defa sokağa basmak, komşularımızın elini öpmeye gitmek ve onların bize şeker ikram etmeleri… Bunların hepsi baştan sona, bayramı tebessüme dönüştüren ve yıl boyu heyecanla bekleten sebeplerdi. Belki birden “bunlar çocukluğa dair özlemler” diye aklımızdan geçiriyoruz ama, bunlar her insanın yitirmemesi gereken heyecanlar bana kalırsa… Çünkü zaten anne-babamızın “Ahh o eski bayramlar” diye hep aradıkları şey, belki onların da büyüdükçe bu heyecanı yitirmesinden ibaretti… Belki de ben, belki de biz, bu heyecanı tutmalıyız içimizde. Yok öyle olmazsa, anne-babamız ve çocuklarımız arasındaki bayram kavramını düşünmek bile korku verir insana…
Bugün bayram. İnsanın evine, odasına, kendisine çeki düzen verdiği günlerden biri. İnsanın, işinden gücünden bir türlü görüşemediği eşine dostuna ayırdığı farz edilen günlerden biri. Benim komşularımıza gidip, ellerini öptüğüm, onların da bize şeker ikram ettiği günlerden biri. Şimdi bugün yapılacak, ya eski bayramları yâd etmek yine, ya da evimizde eski bayramları yaşatmak… Kimilerinin bir otel odasında tatil yaptığı, kimilerinin de bu kısa tatili bayramlaşmaya ayırdığı bu zaman herkese kutlu olsun… Bayramınız mübarek olsun…
[email protected]
30.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|