Avrupa'daki Ramazan-ı Şerifin sonundaki bayramı bekleyenler kaybederler. İslâm kültürüne ancak köşe bucakta rastlayabildiğimiz, bizimle imsak edip iftar edenlerin gayet azınlıkta olduğu ve sevincimizi kapı kapı dağıtacağımız sevdiklerimizin ırakta kaldığı bir coğrafyada, tatsız-tuzsuz bir günlük bayramı bekleyenler hakikaten kaybederler
.
Ramazan ayındaki iftarların, İslâmın oruç esasını gurbette şeair mertebesine çıkarıp Avrupa ve Amerika'da dalgalandırdığını, gazetemize yansıyan resimlerden de görebiliyoruz. Ramazan-ı Şerifte nâzil olan Kur'ân'ın zamanımızdaki bir mû'cizesi olsa gerek ki, Müslümanların bu ayda büründükleri şu masum vaziyet, Avrupa ve Amerika efkâr-ı ammelerini İslâmiyetin lehine çeviriyor. Ahirzaman dinsizlerinin organize ettikleri 11 Eylül felâketini bahane eden İslâm karşıtları maksatlarına ulaşamadıkları gibi, bu coğrafyalardaki barış ve kaynaşma kısmen de olsa hızlandı. Bunun da Kur'ân'ın araştırılması ve bu vesileyle Müslümanlarla yapılan ilmî diyalog ve işbirlikleri ile gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
Bildiğimiz gibi Hıristiyanlık kültüründe de "sofranın" özel bir yeri var. Hz. İsa'ya (a.s) gelen sofradan isim alan "Maide Sûresi"nin Kur'ân' da bulunması Nasaranın dikkatini çekiyor. "Maide, Nasara, oruç ve iftar sofrası" mânâları bir araya gelince de, Kur'ân' ın mû'cizesi ortaya çıkıyor. Ehl-i Kitap ile ortak sofralarda Müslümanları oturmaya teşvik eden Kur'ân, Kanberra, Viyana, Berlin, Düsseldorf, Brüksel, Londra, New York ve Toronto gibi Hıristiyanlık başşehirlerinde, idarenin en üst seviyesinden; okul, işyeri, kilise ve sivil toplum gibi mahallî birimlere kadar, dünya genişliğinde bir sofranın kurulduğunu hayâlen de olsa görüyoruz.
Avrupa' da gelişmekte olan hürriyetler, buradaki Müslümanların çocuklarının sosyal hayattaki başarıları ve bilhassa Avrupa' nın İslâm dünyasına olan özel ilgisi, Ramazan-ı Şerifi bir fırsatlar mevsimine çevirmiş. Seccal (dönüşümlü) olan iman- küfür mücadelesinde, ibrenin Kur'ân'ın lehine dönmekte olduğunu da içinde bulunduğumuz Ramazan-ı Şerif gösterdi. Almanya Müslümanlarının sembolik maddî bir nişânesi olacak Köln Camiine, Kölnlü Hıristiyanların ve bilhassa belediye başkanının sahip çıkması, İslâma karşı başlatılan medyatik kampanyanın yine Almanlarca püskürtülmesi, deccaliyetin AB ile Rusya'yı karşı karşıya getirme çabasının neticesiz kalması, mazlûm Irak, Afganistan ve diğer İslâm ülkelerini sömüren Batılı dinsizlerin Amerika'da kasırgalarca cezalandırılması ve ayrıca Amerika idaresi ile bazı Avrupalıların Bağdat ve Kabil zulümlerine ortak olmalarının bir başka neticesi olarak, yağmaladıklarını banka krizleriyle on misliyle ödemeleri, içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan-ı Şerifin insanlığa ve bilhassa Müslümanlığa birer hediyesi olduğunu düşünüyoruz.
Almanya'daki Hıristiyanların Ramazan-ı Şerifi bekleyişleri ve bütün kiliselerin hem Ramazan'ımızı ve hem de bayramımızı tebrik etmeleri de coğrafyamızın bu aydaki önemli hadiselerinden sayılır. Bodrum katlarından başlayan Ramazan yürüyüşünün devlet başkanlarının saraylarına, parlamentolara ve belediye meclis binalarına ulaşması Avrupa'daki Müslümanları şükür secdesine dâvet eden çok güzel müjdelerdir. Bütün bunlar, Ramazan-ı Şerife bayram nazarıyla bakmamızı gerektiriyor kanaatindeyiz.
Not: Kıymetli okuyucularımızın bu bayramını, bayramda gizli Leyle-i Kadrini ve Kadir sonrasındaki bayramlarını gurbetin tahassürüyle tebrik ediyor ve şu çorak iklimde duâlarını bekliyoruz.
29.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|