Cenâb-ı Hak bizlere bir Eylül ayı boyunca Ramazan orucunu tutmayı nasip etti. Bu bizim için şükredilmesi gereken büyük bir nimettir.
Zira özellikle sıcak günlerde yemekten ve içmekten uzak kalmak hiç de kolay olmamaktadır. Bu zorluğa Allah’ın rızasını kazanmak için katlanan bütün mü’minler mutlaka Rabb-i Rahîmin nezdinde büyük ecirlere nail olmuşlardır.
Açlığa ve susuzluğa direnerek sabredenler, bundan böyle o sıkıntıların lezzetlerini yaşayacaklardır. Mükellef oldukları görevi başarıyla bitirenler ömürleri boyunca bunu başarmanın huzurunu hissedeceklerdir. Ne yazık ki, nefisleri oyuna gelip de oruç tutmayanların vicdanı rahat olmayacaktır. Mutlaka çokları oruç tutmamanın pişmanlığını hissetmeye başlamışlardır bile...
Bilindiği gibi en önemli sabırlardan biri de taatte sabırdır. Nefis ve şeytanların bütün engellemelerine rağmen ibadet ve taatte direnenler bu sabırda başarı göstererek büyük bir muvaffakiyet göstermiş olmaktadırlar. Bizler de hem oruçlarımızda, hem de günde beş vakit kıldığımız namazlarda, ayrıca da günahlara girmeme noktasındaki çabalarımızda başarılı oluyorsak ne mutlu bize. Bizler böylece hem dünyamızı, hem de ahiretimizi kurtarmış olmaktayız. Aksi takdirde insanlığımız çok yara alacak ve bunun neticesinde dünyamızda huzurumuz bozulacağı gibi, ebedî hayattaki saadetimiz de kaybolacaktır.
Temennî edelim ki, Ramazan orucuyla başarılı olduğumuz nefis terbiyesini ömrümüz boyunca devam ettirelim. Ramazanda, Rabbimiz bizlerden muvakkaten bazı meşrû isteklerden uzak durmamızı istemektedir. Diğer zamanlarda ise meşrû olan bütün isteklerimizi rahatlıkla yerine getirmemize izin vardır. Ancak bu sefer Allah’ın haram kıldığı fiillerden ömür boyu kendimizi uzak tutmamız gerekmektedir. Artık günahlardan uzak durmakla ve Allah’ın rızasına uygun olmayan fiilleri işlememekle oruç tutacağız. Ramazan orucu bitiyor, ama günahlara yaklaşmama orucumuz devam ediyor.
İmtihan gereği olarak nefis ve şeytanlar günahlardan uzak kalma noktasındaki orucumuzu bozdurmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Hayatımız boyunca şeytanların sayısız hileleriyle karşı karşıya geleceğiz. O düşman-ı gaddar hiç pes etmeyecek, ölüme kadar peşimizi bırakmayacaktır. Bu önemli ayrıntıyı hiç unutmamamız gerekmektedir. Ramazan ayını geride bırakmanın sarhoşluğuyla nefsine tabi olup şeytanın oyunlarına âlet olmaya başlayanlar hayatlarının en büyük hatasını işlemiş olacaklardır.
Hem günah-ı kebairden, hem de büyük günahlara götürecek küçük günahlardan, yılanlardan kaçar gibi kaçınmamız gerekmektedir. Fiillerimizle birlikte, düşünce ve duygularımızla da imtihanı kazanmamız gerektiğini de unutmamamız gerekmektedir. Muhabbete muhabbet etmeyi şiar haline getirmeli, nefsimizin sebep olduğu kin ve düşmanlıkları kalbimizden atmalıyız. Bilhassa mü’min kardeşlerimize karşı olan olumsuz duygularımızın bizi felâketlere götürmesine izin vermememiz elzemdir.
Tek kurtuluş yolu, amellerimizde sadece Allah’ın rızasını gözetmektir. O razı olduktan sonra bütün dünya küsse ehemmiyeti bulunmayacaktır. Nefsimizin bize oynaması muhtemel oyunlarıyla istikametli yoldan, yani Yüce Peygamberimizin (asm) nurlu yolundan ayrılma hamakatini göstermek insan olan insanlara yakışmaz elbette.
Rabbini tanımış, İslâm’ın nurunu bulmuş, Kur’ân-ı Azimüşşanın hakikatleriyle tanışmış ve Habib-i Rabbü’l-âlemin olan Muhammed’in (asm) ebedî saadete götürecek yolunu idrak etmiş bir insan, bu nimetlere kavuşmanın şükrünü her an yapmalıdır. Ve bilmelidir ki, şeytanlar onu bu nimetlerden uzaklaştırmak için en büyük kozlarını ona karşı kullanmaktadırlar. Nefsimize karşı her an yapmamız gereken cihada hiç ara vermememiz gerekmektedir. Yoksa, Allah korusun, telâfisi mümkün olmayan hatalarla ebedî saadeti kaybedebiliriz. O zaman hüsrana düşenlerden oluruz. Rabbimiz, rızasından ayrılmayan kullarından etsin, İnşallah... Bu düşüncelerle, yarın idrak edeceğimiz Ramazan Bayramınızı tebrik eder, bu bayramın gönüllerimizdeki iman nurunun daha da artmasına vesile olmasını Rabbimden niyaz ederim.
29.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|