Bu hafta köşemiz okur mesajlarının: Ufuk Coşkun (Öğretmen-Sen Yönetim Kurulu üyesi):
Bu sene dağıtılmış olan İlköğretim 8. sınıf İnkılâp Tarihi ders kitabında yer alan darbe övgülerini başından beri sert dille eleştiren ve peşini bırakmayan Yeni Asya gazetesini bu demokratik ve ilkeli yayın politikasından dolayı tebrik ediyoruz.
Öğretmen-Sen olarak bu ders kitabını incelemiş ve 199, 200, 201. sayfalarında yer alan—darbeleri meşrulaştıran—bilgileri basına bildirerek Millî Eğitim Bakanına uyarıda bulunmuştuk. Bakan ise bu uyarımıza “kitabın önümüzdeki yıl olmayacağı” açıklamasıyla cevap vermişti. Bu açıklamayı yeterli bulmayan, hatta eğitim açısından tehlikeli bulan sendikamız, kitapların derhal toplatılması yönünde yeni bir kampanya başlatmıştı. Bu hassasiyetimize Türk basınından sadece Yeni Asya büyük bir kararlılık ve ısrarla yürekten destek verdi. Muhabirleri, yazarları, manşete taşıdığı önemli haberleriyle bu işin peşini net sonuçlar elde edene kadar da bırakmadı.
Kimi basın yayın organları gibi “günü kurtarma” yoluna gitmeyen, bu antidemokratik ve insanlık karşıtı bilgilerin kitaptan çıkartılmasında büyük rol oynayan Yeni Asya’ya bir kez daha teşekkür ediyoruz. Yeni Asya’nın darbe karşıtlığının, demokratlığının, ilkeli ve ahlâklı yayın politikasının tüm Türk basınına örnek olmasını temenni ediyoruz. Ülkemizin böylesi kararlı ve cesur yayın organlarına ihtiyacı vardır. Türkiye’nin demokratikleşmesinde önemli hizmetleri olan ve olacak olan Yeni Asya gazetesine ve tüm çalışanlarına başarılar diliyoruz.
***
Bilal Tunç: Gazetemizin yüklenmiş olduğu târihî vazîfe istikametindeki hizmetlerini alkışlıyor, iftihâr ediyoruz. Röportajlar da hârika oluyor. H. H. Kemâl’in Oral Çalışlar’la röportajı fevkalâde! İyi ki varsın Yeni Asya’m!
***
Adı bizde mahfuz bir okur (“Millî Güvenlik dersi” başlıklı Tahlil köşesi için): “Benim iki çocuğum lisede. Millî Güvenlik dersine neden üniformalı subayların—asla astsubay değil—girdiğine anlam veremiyorum. Askerlerin görevi nedir? Polisin görevi nedir? İmamın görevi nedir? v.s. Eğer konusuna göre kamudan ya da özel sektörden eğitimci gelmesi gerekiyorsa neden bu sadece askerlerle sınırlı? Subayların öğrenciler arasında üniforma ile gezmesi, sınıfa girerken gençleri asker gibi ayakta esas duruşta bekletmesi neyi sağlıyor? Herhangi bir derste öğrenci sorgulayıcı iken bu derse sus pus olmuyor mu? Bu gidiş bize Türkiye’de asla sivilleşmenin olmayacağını göstermiyor mu? Ben bu soruları çekinerek ve ismimin verilmesini istemeyerek size havale ediyorum. Başlattığınız sivilleşme hareketi bize cesaret veriyor. Bizim yerimize siz ilgililere sorun; kaç subay Millî Güvenlik dersi için şehirlerde mesai yapıyor, maliyeti ne kadar, bu dersi sivil bir öğretmenin vermesi çok mu zor? v.b. Belki de sorumlu ve ilgili askerî yetkililer bile bu konunun sorgulanmasından memnun olup bir değerlendirme yapabilirler.”
Yukarıdaki mail Taraf gazetesi yazarı Yasemin Çongar’a gönderilmişti. Henüz bir yazı yazmadı, ama siz benim tüm sorularıma cevap verdiniz. Teşekkürler, lütfen bu konuyu ilgili yerlere duyurmaya devam edin. Gerekirse Başbakana. Ne zaman bitecek bu zavallı halimiz? Sorun.
***
Münir Kardeş: Yakın tarihte yaşadığımız ve halen de yaşamakta olduğumuz sıkıntıların temel sebeplerini kısa ve öz biçimde özetleyen “Kemalizm pazarlığı” başlıklı makaleden dolayı tebrik ediyorum. Yazının “Kemalizme bakışın turnusol fonksiyonu icra edeceğini” belirten son cümlesi bana Ruşen Çakır’ın cemaatlerle ilgili bir değerlendirmesinde “Herhangi bir cemaatin tam mânâsı ile kendi iradesiyle hareket edip etmediğinin—hür ve sivil bir hareket olup olmadığının—kriteri resmî ideolojiyle ilgili tavrıdır” mealindeki ifadesini hatırlattı. Nisyan ile mâlûl hafızaları tazelemek için böyle çerçevelik yazılara zaman zaman ihtiyaç var. Allah razı olsun.
29.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|