Galler, İngiltere, İskoçya ve Kuzey İrlanda. Zaman zaman Birleşik Krallık anlamında kullanılır.
Takriben İngiltere 50 milyon, İskoçya 5 milyon, Galler 4.5 milyon ve Kuzey İrlanda da 1.5 milyondur. Hepsi birer bölge değil ülkedir. Birleşik Krallık’ın lider ülkesi olan İngiltere ile Galler pek çok konuda birbirine geçmiştir. Meselâ, Galler ile İngiltere’nin hukuk sistemi ortak, Kuzey İrlanda ve İskoçya’nın ise kendi hukuk sistemleri vardır.
İngiltere’de Müslümanlar, Hindular ve Musevîler de yaşamaktadır. İngiltere bugün Musevîlerin en çok sayıda olduğu ikinci Avrupa ülkesidir. İngiltere’de ayrıca Budizm gibi, Sufilik gibi pek çok farklı dinden insan yaşamaktadır. İngiltere’deki devlet okullarında müfredat programına uygun olarak din dersleri de konulmuştur. İngiltere, din ve inanç özgürlüğünün yaşandığı bir ülkedir. Herkes birbirinin dinine saygı duyar ve kimse dinî inançlarına göre değerlendirilemez.
İngiltere’de her gün İslâm adına çok çarpıcı gelişmeler olmaktadır. Bir mânâda İngiltere çalkalanıyor diyebiliriz. İngiltere’de İslâm dininin ileri gelen imamlarından oluşan bir kurulun hizmete başlayacağı, 2008 Temmuz’unda bildirildi. Özetle; hükûmet tarafından maddî olarak desteklenecek bu kurulda, İslâm dini alanında çalışmalar yapan akademisyen kadınların da yer alacağı, kurulun asıl amacının şiddete yönelen aşırı uçlardaki düşüncelerin çürütülmesine, bu tür düşüncelerin yeşermesinin engellenmesine, radikalizmin önüne geçmeye çalışmak ve kadınlara nasıl davranılacağını ortaya koymak olduğu ve kurumun, bir Müslüman’ın İngiliz ordusunda askerlik yapmasının uygun olup olmadığı, boşanma, aile içi şiddet, mâlî anlaşmazlıklar gibi sosyal konularda söz söyleme hakkına sahip olduğu bildirildi. Halk arasında buna “şeriat mahkemeleri” denildi.
2008 Eylül’ünde ise İngiltere basını; Sunday Times’ın konuyla ilgili haberinde, İslâmî yasaların İngiltere’de uygulanmaya başladığını duyururken, mahkemelerin sadece hükûmet tarafından onaylanan şeriat yargıçlarınca kurulabileceğine ve kararlarının da “bölge mahkemeleri ile Yüksek Mahkeme’nin onayıyla yürürlüğe girebileceğine” dikkat çekildi. “Hükümet, sürekli cihad çağrıları yapan radikal bir kesime karşı, bu kurul üyelerinin etkili olacağını ve Müslümanların radikalizme kaymasının önüne geçebileceğini” yazdı.
Bir anda buralara nereden gelindi? 2008 Şubatında Canterbury Başpiskoposu Rowan Williams başlatmıştı. Şubat ayında, İngiltere’de yaşayan Müslüman kadınlara peçe yasağı getirilmesini eleştirirken, “Hükûmet dinî semboller konusunda karar vermemeli. Bunu Çin denedi, başarısız oldu. Dinî kısıtlamalar İngiliz toplumunu yanlış bir laiklik anlayışına sürüklüyor” demişti. Williams’a göre, Müslümanlar “kültüre bağlılık” ile “devlete bağlılık” gibi iki keskin alternatif arasında seçime zorlanmamalı, ailevî ve mâlî meselelerde isterlerse şeriat kanunlarını uygulayabilmeliydiler. Bu onların kendilerini İngiliz toplumunun bir parçası hissetmeleri için elzemdi. Bu beyan çok ses verdi ve yeni gelişmelere vesile oldu..
Maziye gittiğimizde Osmanlı devlet-i âliyesi de bu nev’î bir sistemi tatbik etmiştir. “Millet sistemi” adı altında “gayrimüslim cemaatlerde kamu alanına sıçramayan hukukî-cezâî durumlarda karar alma, uygulama, denetleme yetkisi ruhânî başkanlara bırakılmıştı.” İngiltere bugün kaynağı İslâm olan Osmanlı’ya doğru gitmektedir.
Çokları hâlâ Hz. İsa’nın (as) gelmesini beklemektedir. Halbuki “Atı alan Üsküdarı geçmiştir.” İngiltere’nin bugünkü haline bakanlar görebilirler. Leyle-i Kadir’de hüşyar kalbler bunu hisseder. Mühim olan “Doğru İslâmı anlayıp anlatmaktır”. Her iki cihetle de bayram hakkımızdır, şimdiden mübarek olsun.
27.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|