Hayaller ve umutla geleceğe bakışlar. “Abi ne olacak bizim halimiz”in tefsiri gibidir. Kendisinin ne olduğunu bilmekle başlayacak bir serüveni başlatamayan hayalin ve umudun elinden muhakkak ümitsizliğe ve yeise düşecektir.
İleriye doğru atılacak bir adımın, önünü, arkasını, sağını, solunu araştırmayanlar kendi adımlarının fasid dairesinde boğulmaya mahkûmdurlar. Ne kendini, ne de başkalarını sıkıntıya düşürmeden atılacak bir adımın hesabı daima iyi yapılmalı ve neticede üzülmemelidir.
Kendi kendimizi, duygularımızı dinleyelim. Dar kalıplara ve kısır kurallara hapsettiğimiz fikirlerimizin, düşüncelerimizin açılımlarını dinleyelim. Ta ki nefis ve şeytanımıza fırsat vermeden başkalarına da kendimizi dinlettirelim. Kendinden bihaber, âlemden ne haber vaziyetine düşmeyelim.
Yani hali halletmeden, gelecekte kim neyi halletmiş ki biz bir şeyleri halledelim, yapalım, gerçekleştirelim. Mümkün değil…
Kum saati gibi işleyen bir hayatın içinde kendi akıntımızı sağlamadan birisinin gelip bizi çevirmesini beklemek, başkalarının başımıza giydireceği her giysiye evet demek olacaktır… Çizilmiş, yapılmış yollardan geçmek için çaba, gayret gerekmiyor. Önemli olan kendiliğinden çizilmiş, gitmek için planlanmış bir yolumuz olsun. Herkesle beraber olmak demek, her şeye iyi-kötü, zararlı-faydalı razı olmak demektir…
Allah’tan korkmanın en iyi neticesi Allah’ı severek O’na itaat ve inkıyadımızı, bağlılığımızı O’na ibadet ederek göstermekle olur. Biz de korktuğumuz her şeyi hayatın içinde sevecek, sevilecek şekle sokabilmeliyiz. Muhabbetin derin vadilerinde tayeran edip uçabilmeliyiz… Nefret, kin, haset, kötülükler bu vadilerin diplerine demir atmak gibi bir şey herhalde!..
Kendi iç dünyamızda başarıyı yakalayabildiğimiz anda bir tren katarının peşimizden bizi zorlayarak ittiğini ve mahalli maksudumuza, istediğimizi, arzuladığımız hedeflerimizi zirvelere doğru hareket ettirdiğimizi göreceğiz… Denemek çok zor değil…
Hayallerimizle gerçeği buluşturmak için her zaman kafamızın bir yerlere “dank” diye vurulması ve kırılması gerekmemektedir. İnsan olana bir işaret, bir hareket yeterlidir her hâlde.
Her zaman muharrik güç, harekete geçirecek kuvvet dışarıda aranır… Bilâkis güç, kuvvet içimizde. Aklımız, ruhumuz, kalbimiz ve bütün duygularımız sadece: Yapacağım, yapabilirim ve yaparım komutunu bekliyor. İman ve itikadın şifreli bilgileriyle kendimizi uçurumlara atmadan kendimizi bu doğru kelimelere yönlendirebilmeliyiz.
Gelin bu sefer ve her sefer başkalarından beklediklerimizi, kendimizden bekleyelim. Kendi halimizi ve gerekenleri düşünelim…
19.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|