"Gerçekten" haber verir 19 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Bu paralar nereden?



Erdoğan-Doğan kavgasında üçüncü hafta da doluyor, ama hadise başlangıçtaki işaretlerle örtüşmeyen bir zemine kaydı.

Bilhassa Başbakan “Sana beş gün süre, açıkladın açıkladın, yoksa ben yapacağımı bilirim” tehdidinin arkasını getirmedi veya getiremedi.

O gün apar topar kendi ekranına çıkıp cevap yetiştiren Doğan da, ikinci raundda internet sitesinden yazılı açıklama yapmayı yeterli gördü.

Böylece tartışmanın profili bir anda düştü.

Ve bu tür iktidar-medya polemikleri için başından beri zihinlerde var olan tahmin ve beklentinin yine gerçekleşeceği kanaati hâsıl oldu:

Önce kavga, sonra uzlaşma... Ve ardından, eski tas-eski hamam, “Al gülüm, ver gülüm” sistemine devam. Gerçi Erdoğan, “Bundan sonra kimseye imtiyaz yok” diyor, ama Doğan da “Hakkım olan şeyden vazgeçmem” ısrarında.

Doğan’ın kast ettiği şeyler belli: Hilton arazisinde imar tadilâtı, Ceyhan’da rafineri ve TV-5’in frekansının CNN Türk’e devri. Bunları hakkı olarak görüyor Doğan. Erdoğan’sa şimdilik kapıyı kapatmış gibi görünüyor, ama işin sonunun nereye bağlanacağı şu an için meçhul.

Bu arada şirketlerinin borsa değerindeki kayıp 4.4 milyar YTL’yi bulan Doğan’ın, “Bu da geçer, ama bir yılda mı, iki yılda mı, bilmiyorum” sözü, o cenahtaki sıkıntının boyutunu ele veriyor.

Deniz Feneri olayında ise Almanya’daki dâvâdan çıkan karara göre gelişmeler şekil alacak.

Yargılanan üç kişinin ceza aldığı, “itirafçı”nın tahliye edildiği dâvâda mahkeme başkanı, “Asıl failler Türkiye’de” diyerek ve isimler de vererek, topu Türkiye’ye attı. Bu noktadan sonra hükümet, “Bunların üzerine git” baskısına muhatap.

Başbakan son konuşmalarında “Suçlu olan cezasını çeker” diyerek, Hükümet Sözcüsü de Alman mahkemesinin kararı sonrasında Türk savcılarını göreve çağırarak, giderek ağırlaşacağı görünen bu baskıdan korunmaya çalışıyor.

Ama suçlanan kişilerin konum ve ilişkileri, AKP’yi yeni sıkıntılarla karşı karşıya bırakabilir.

Oluşan resmin tamamı da AKP için sıkıntılı.

Artık Meclis Başkanı değilse de, partinin ağır toplarından biri olma vasfını hâlâ taşıyan Bülent Arınç’ın “Geçmişini bildiğim bazı arkadaşlarımızın milyon dolarlık servetleri beni düşündürüyor” deyip “Nereden geliyor bu paralar?” diye sorması ve “Gördüğüm bazı şeylerden hicap duyuyorum” sözü yeterince düşündürücü.

Keza, birinci dönem AKP hükümetlerinin ekonomiden sorumlu bakanı iken 22 Temmuz öncesinde aday olmayıp kısa süre önce partiden de ayrılarak kendisine yeni bir yol çizen Abdüllâtif Şener’in beyanları da Arınç’ı tamamlıyor:

“Türkiye’de son zamanlarda yeni yeni dolar milyarderleri türedi. Gelin, şimdiye kadar kime ne kaynak aktarılmışsa onları Başbakanlık internet sitesinden açıklayın ki, kime ne ihale, kime ne kadar kaynak aktarıldığını herkes görsün. İşte o zaman şifreler ortaya çıkacaktır...’’

Bunlar, AKP iktidarının iç işleyişini ve ilişkilerini yakından bilme pozisyonunda olan iki ismin, asla yabana atılmayıp dikkatle üzerinde durulması gereken son derece önemli ifadeleri.

CHP ya da MHP gibi, AKP karşısındaki duruşu belli olan muhalefet partilerinin veya medyanın bu konuda ortaya attıkları iddialar ihtiyat ve şüpheyle karşılanabilir. Ama AKP’nin kendi içinden gelen sesler görmezden gelinebilir mi?

Haydi, Şener artık muhalefet saflarına geçtiği için onun eleştiri ve ithamlarına da soru işareti koyulsun. Ama Arınç’ın sözlerine ne denilebilir?

Kurucularından olduğu partisine bağlılık ve sadakatini aynen koruyan, Almanya’daki Deniz Feneri’yle ilgili iddiaların Başbakana da bulaştırılmak istenmesine karşı çıkıp Erdoğan’ı kuvvetli ifadelerle savunan Arınç söylüyor bunları.

Demek ki, AKP çatısı altında “Nereden geliyor bu paralar?” diye sorduran zenginleşmeler var. Ama bunların daha açık konuşulması lâzım. Kimbilir, bir sonraki aşamada belki o da olacak!

19.09.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.09.2008) - Ders kitabı skandalları

  (17.09.2008) - Bu skandal geçiştirilemez

  (16.09.2008) - Yeni strateji

  (14.09.2008) - Fâni ömrü bâkileştirmek

  (13.09.2008) - Microsoft’taki başörtülüler

  (12.09.2008) - 12 Eylül niye bitmiyor?

  (11.09.2008) - Orada teslim, burada taarruz

  (10.09.2008) - Yıpratan kavga

  (09.09.2008) - Eksen ülkeyiz, ama...

  (07.09.2008) - Kur’ân ve tefsir okumak

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır