"Gerçekten" haber verir 12 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

12 Eylül niye bitmiyor?



Meş’um darbenin 28. yılını da geride bıraktık. Ama kurduğu düzen aşılamadı. Baskı ve şaşırtmacalarla yüzde 92’ye “evet” oyu verdirilen çağ ve hukuk dışı ihtilâl anayasası da hâlâ yürürlükte.

Gerçi aradan geçen zaman zarfında, bu ucube anayasanın sayı itibarıyla azımsanmayacak maddelerinde birtakım değişiklikler gerçekleşti.

Özellikle AB sürecinde bazı temel meselelere nisbeten dokunacak düzenlemeler de yapıldı.

Ama yapılanların hiçbiri, anayasanın özündeki çağ ve hukuk dışı ruh ve felsefeyi zayıflatamadı; onun sıkı sıkıya koruma altına alındığını ifade ve ilân eden maddeler olduğu gibi duruyor.

Başlangıç metninde “hiçbir düşünce ve mülâhazanın Atatürkçülük karşısında korunma göremeyeceğini” buyuran ibare uzun mücadele ve kavgalardan sonra sadece şöyle rötuşlanabildi:

“Hiçbir düşünce ve mülâhaza” kelimelerinin yerine, “hiçbir faaliyet” kelimeleri konuldu. Böylece düşünce ve mülâhazaların güya Atatürkçü baskıdan kurtarıldığı, ama onun yerine faaliyetlerin korunma dışında tutulduğu bir ülke olduk.

(Ve son olarak Yargıtay Başkanı, bu metnin anayasadan çıkarılmaması gerektiğini söyledi...)

28 Şubat’ın ürünü olan zulüm ve haksızlıklar niye bir türlü bitirilemiyor? Halkın yarısının oy verdiği bir partiye niçin kapatma dâvâsı açılıyor? Türkiye’nin kronik sorunlarını çözüp gelişme yolunu açabilmesi için her alanda şart olan temel reformlar neden gerçekleştirilemiyor?

Sebep, 12 Eylül anayasasının hâlâ yürürlükte olması. Yaşanan ibretli tecrübelerden de gerekli dersleri çıkararak bu gerçeği çok iyi anlamamız ve bu anayasadan bir an önce kurtulmadan önümüzün açılmayacağını artık görmemiz lâzım.

Bunun için, toplumun ve özellikle genç kuşakların demokrasi şuuruna sahip olmasını sağlayacak şekilde doğru bilgilendirilmeleri büyük önem taşıyor. Bilhassa darbelerin ülkemize nelere mal olup neler kaybettirdiği iyi anlatılmalı.

Türkiye’deki eğitim sisteminin son derece önemli ve hayatî problemlerinden biri, doğru ve sağlıklı bir demokrasi eğitiminin bulunmayışı.

Ve bununla bağlantılı olarak, inkılâp tarihi müstakil bir ders olarak müfredatta yer alırken, demokrasi tarihinin okutulmasına yer olmayışı.

Aslında şu anda okullarda okutulan inkılâp tarihi dersinin adı eskiden cumhuriyet tarihiydi. Ama anlatılan konular “ebedî ve millî şef” dönemleriyle bitiyor ve cumhuriyetin demokrasi aşamasına geçtiğimiz 1950 ile sonraki gelişmeler anlatılmıyordu. Ve bu durum hep eleştirildi.

Ama bir türlü çözüm bulunamadı. Çünkü 50 sonrasının nasıl anlatılacağı konusunda bir uzlaşma sağlanamadı. Eğitim bürokrasisinde de etkinliğini sürdüren tek parti zihniyeti, demokrasinin defalarca canına okuyan darbeleri haklı gösteren ve sorumluluğu milletin seçtiklerine yıkan bir anlatım tarzında ısrarlı olunca bu ders uzun yıllar eski içeriğiyle devam etti, ama isimle muhteva tutarlı olsun diye “cumhuriyet tarihi” yerine “inkılâp tarihi ve Atatürkçülük” denildi.

Ve ne zaman ki, AKP iktidarı işbaşına geçti; yıllardır yapılamayan şey gerçekleşti: 50 sonrasındaki olaylar; 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve hattâ 28 Şubat da ders kitabına girdi. Ama nasıl?

Tek parti zihniyetindeki eğitim, bürokrasinin yıllardır yapmak isteyip de yapamadığı şekilde:

“27 Mayıs, DP hükümeti muhalefeti etkisizleştirmeye çalıştığı için yapıldı” diyerek; Yassıada ve idam utançlarını gizleyerek; 12 Mart’ın sorumluluğunu politikacılara yıkarak; 12 Eylül’ü haklı bir müdahaleymiş gibi anlatarak ve “28 Şubat’ta MGK laiklik karşıtı söylem ve eylemler için hükümeti uyardı” ifadesini kullanarak...

Bunlar, ilköğretim 8. sınıflar için hazırlanan İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabından.

Millî Eğitim Bakanının övündüğü “müfredat reformu”nun içerisinde bunlar da var demek ki.

12 Eylül ve 28 Şubat niye bir türlü aşılamıyor, aksine uzadıkça uzuyor? Cevabı işte meydanda.

12.09.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (11.09.2008) - Orada teslim, burada taarruz

  (10.09.2008) - Yıpratan kavga

  (09.09.2008) - Eksen ülkeyiz, ama...

  (07.09.2008) - Kur’ân ve tefsir okumak

  (06.09.2008) - AB’de yine rehavet

  (05.09.2008) - Tuhaf ziyaret

  (04.09.2008) - Yanlış sözler

  (03.09.2008) - Rötuşlu mesajlar

  (02.09.2008) - Millet ve asker

  (31.08.2008) - Ramazaniye

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır