"Gerçekten" haber verir 19 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

Faruk ÇAKIR

MYANMAR-TAYLAND İZLENİMLERİ -4-

Fakir, ama mutlu görünüyorlar

TERAVİHLER HATİMLE KILINIYOR

Myanmar'da dikkatimizi çeken başka bir nokta da vakit namazlarında da camilerin dolmasıydı. Sevindirici olan bu durumun sebebini sorunca, vaktinde kılınmayan namazan 'kazaya kalmış' gibi anlaşıldığı, bu sebeple cematle namazın yaygın olduğunu söylediler. Öyle ki, bir kişi camideki cemaate yetişemezse, o namazı kazaya kalmış kabul ediyor ve vaktinde kımlıyor.

Dikkat çekici başka bir nokta da bütün camilerde teravihlerin 'hatimle' kılınıyor olması. Doğrusu şimdiye kadar 'hatimle teravih' namazı kılmak nasıp olmamıştı. Yangon'daki "Merkez Camii"ndeki hatimle teravih kılmak nasip oldu. 5 hafız, sıra ile 4'er rekat teravih namazı kıldırıyor ve her akşam bir cüz Kur'ân okunmuş oluyor. Böylece Ramazan ayı boyunca teravih namazlarıyla birlikte Kur'ân da hatmedilmiş oluyor.

KARABORSA DÖVİZ

Açıklık ve şeffaflığın olmadığı yerlerde karaborsa da olur. Nitekim Myanmar’da da döviz fiyatları resmî fiyatlardan farklı. Resmî tarifeye göre 1 dolar 1000 ‘çat’ ediyor, ama serbest piyasada 1 dolara 1124 ‘çat’ veriyorlar. 100 dolar bozdurduğunuzda (124 bin ‘çat’ alıyorsunuz) pek çok ihtiyacınızı karşılayabiliyorsunuz. Benzin fiyatları 1 dolardan daha düşük. Ama onlara göre pahalı. “Türkiye’de benzin kaç lira?” diye soran mihmandarımıza “Neredeyse 3 dolar” cevabını verince çok şaşırdı. “Böyle ‘zengin’ bir ülkede benzin niçin bu kadar pahalı?” diye sordu. “Ne sen sor, ne de biz cevap verelim” diye işi şakaya vurduk...

EN BÜYÜK TAPINAK

Nüfusun çoğunluğu Budist olan Myanmar’da her yerde ‘tapınak’lara rastlamak mümkün. Ülkenin en büyük tapınağı başşehir Yangon’da bulunuyor. Belki de şehirdeki tek ‘tepe’ye tapınak yapılmış ve tapınağa ulaşmak için dört bir yönden ‘yol’lar açılmış. Merdivenlerle gittikçe yükselen ve ‘dağ’a tırmanan yolların kenarında ise sıra sıra dükkânlar yer alıyor. Bu dükkânlarda bir anlamda bizdeki ‘kapalı çarşı’ gibi ticaret yapılıyor.

Biz de merak saikasıyla bu büyük tapınağı görmeye gittik. Çok uzaklardan ayakkabılar çıkarılıyor. İlerledikçe belli bir noktadan sonra çorapları da çıkarmanız isteniyor. Biz de çoraplarımızı çıkarıp ayakkabılarımızı da ‘emanet’e bırakıp ‘Buda’ heykellerinin olduğu ‘tepe’ye tırmandık. Çeşit çeşit renkte, tipte ve büyüklükte heykeller var. Budistler o heykellerin önünde diz çöküp kendilerince duâ ediyorlar. Secde edenleri de gördük, uzanıp yatanları da. Aynı şekilde ‘Buda’ heykellerinin de çeşitleri var. Gördüğümüz ‘Buda’ heykellerinde ilginç bir şekilde kimi yatıyor, kimi oturuyor, kimisi ise eğlenir bir vaziyette tasvir edilmişti. Biz de bu vaziyet karşısında hayret ettik hâliyle.

Heykellerle dolu tepeyi gezerken bir Budist yanımıza geldi ve kendince propaganda yapmak istedi. Biz de anlattıklarını dinledik. Tapınaktan ayrılma vakti gelince, bize propaganda yapan Budist, para istedi. Biz de ‘Hem kendi inandığın dinin reklâmını yapıyorsun, hem de bizden para istiyorsun. Bu nasıl iş?” diye sorduk ve 1 dolar uzattık. Bahşişi biraz az buldu, ama “Bizden bu kadar” deyip oradan ayrıldık...

ÖZEL İZİNLİ BÖLGE

Myanmar’a vize alarak gitmiştik, ama Nergis Kasırgasının tahrip ettiği bölgeye gitmek için meğer dört ayrı yerden izin almak gerekiyormuş. Bulunduğumuz bölgeden nehrin karşısına geçmek için ‘liman’a gittik ve gerekli izinlerin alınması için tam 5 saat orada beklemek durumunda kaldık. Bize mihmandarlık yapan arkadaşımız gerekli işlemleri takip etti ama çok da zaman kaybetmiş olduk. Nihayet izinler alındı ve ‘vapur’ ile nehrin karşı kıyısına geçtik. Oradan da bir araba kiralayarak yaklaşık 2 saat mesafedeki bölgeye gittik. Daha önce hazırlanan gıdaların muhtaçlara dağıtıldığına şahit olduk ve kasırga sonrası başlatılan ‘ev projesini’ de gördük. Ev deyince 2 artı 1 lüks evler akla gelmesin. Tek oda, su üstünde bir baraka... Oradaki insanların ihtiyacını karşılamaya yetiyor. Zaten öyle olduğu için kasırga sonrası yıkımı gösteren ‘bina’lar yok. Fırtına gelip tamamını süpürüp gitmiş...

DÖNÜŞTE ‘İZİN’LER YETMEDİ

Akşam dönüşte geç kalınca, gündüz aldığımız ‘özel izin’ler Yangon’a deniz yoluyla geçmemize yetmedi. Nehir kenarındaki yetkili, yeniden polis karakoluna görünmemizi istedi. Arkadaşlarımız pasaportlarımızı ve evraklarımızı karakola götürdü. Oradaki yetkili de, gece geç saatlerde olması ve büyük vapurların sefer yapmaması sebebiyle “Yabancıların güvenliği için bu saatte ‘kayık’larla karşıya geçmelerine izin veremeyiz” demiş. Eh, güvenliğimizi düşündükleri için kendilerine gıyaplarında teşekkür ettik. Mecburen yeniden taksi tutarak kara yolu ile 1.5 saat süren bir yolculukla gece 24.00 civarında otelimize dönebildik...

VAPURDA TABURELERE AYRI ÜCRET

Yangon’da belki onlarca küçüklü büyüklü nehir var. Yolcu vapuru ile karşı kıyıya geçerken dikkat çekici bir uygulamaya daha şahit olduk. Para verilerek binilen vapurda ‘tabure’lere oturmak isterseniz ayrıca para ödemeniz gerekiyor. Bunu, farklı bir ‘Deli Dumrul’ uygulaması olarak yorumladık.

İSTANBUL ÇİÇEK GİBİ GÖRÜNDÜ

Son günümüzde de kısa bir şehir turu yaptık ve akşam saatlerinde Yangon Havalimanına geçtik. İftarımızı havalimanında açtıktan sonra Tayland’ın başşehri Bangkok’a döndük. Programa göre Bangkok’ta bir gün daha kalacaktık. Fakat havalimanına geldiğimizde İstanbul’a gelecek olan THY uçağında yer olduğunu görünce kısa bir değerlendirme yaptık ve Bangkok’ta kalmaktan vazgeçtik. İşlemlerimizi tamamlayıp İstanbul’a hareket ettik. 5 Eylül Cuma sabaha karşı İstanbul’a ulaştık. Myanmar’dan gelince, beğenmediğimiz İstanbul gözümüze ‘çiçek’ gibi göründü. Bazı tartışmaları geride bırakabilsek ülkemiz ‘çiçek’ gibi olacak İnşallah...

BARAKA EVLER

Yangon’un merkezinden uzaklaşınca gerçek Myanmar’la yüzleşiyorsunuz. Evlerin neredeyse tamamı ‘baraka’lardan oluşuyor. Çoğu sulak alanlara kurulmuş, sudan 1 metre yüksekteki tek odada aileler yaşıyor. ‘İnsanî’ ihtiyaçlarını nasıl temin ettiklerini varın siz düşünün... Tek odada bir aile... Yine de hallerinden şikâyetçi değiller.

–SON–

Faruk ÇAKIR

19.09.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (18.09.2008) - MYANMAR TAYLAND İZLENİMLERİ -2-

  (17.09.2008) - MYANMAR TAYLAND İZLENİMLERİ -2-

  (16.09.2008) - MYANMAR TAYLAND İZLENİMLERİ -1-

  (08.08.2008) - Bediüzzaman ve VAN -7-

  (07.08.2008) - Üstadı ziyaret eden Vanlılar Bediüzzaman ve VAN -6-

  (06.08.2008) - Bediüzzaman ve VAN -5-

  (05.08.2008) - Bediüzzaman ve Van -4-

  (04.08.2008) - Bediüzzaman ve Van -3-

  (03.08.2008) - Bediüzzaman ve VAN -2-

  (02.08.2008) - Bediüzzaman ve VAN -1-

 
GAZETE 1.SAYFA

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır