Her türlü inanca saygı var Thai Havayollarında işlemimizi yaptırırken ilgili memura, Müslüman olduğumuzu ve uçakta 'helâl' yemek talebimizi ilettik. 'Tamam' dediler. Yemek servisi başlayınca önce bizim 'helâl' yemeklerimiz geldi. Budistlerin çoğunlukla yaşadığı bir ülkede, inançlara gösterilen bu saygı bizi memnun etti.
HEM CAMİ, HEM KÜLTÜR MERKEZİ
Bangkok’ta bulunduğumuz günlerde, bazı İslâmî kuruluş temsilcileriyle de görüşmek arzu ettik. Bu vesile ile merkeze 1 saat uzaklıktaki bir semtte bulunan bir külliyeyi ziyarete gittik. Tayland ‘şeyhülislâmlığı’ ve gıdalara ‘helâl’ sertifikası veren birim de burada bulunuyor. Büyük bir cami ve bir toplantı salonunun da bulunduğu külliye gerçekten de çok büyük bir alana yayılmış. Hele toplantı salonu, Türkiye’de bulunan salonlardan daha büyük. Temiz ve düzenli olan cami de ilgi çekici. Tayland Şeyhülislâmı Mr. Sawas Sumalyasak uzun süredir hasta yatağında yatıyormuş. Bu sebeple onunla değil de yardımcıları ile sohbet etme imkânı oldu. Türkiye’den geldiğimizi duyunca Türkiye’deki Müslümanların sayısını öğrenmek istediler. Biz de onlara Tayland’daki Müslümanların dert ve sıkıntıları olup olmadığını sorduk. “Sıkıntımız yok” dediler, ama bu ‘resmî’ bir açıklama mıydı, yoksa gerçekten sıkıntıları yok mu onu tesbit etme imkânımız olmadı.
Tayland’ın çoğunluğu Budist olduğu için Müslümanlar Budistlerle ‘tanışma ve dayanışma’ toplantıları da düzenliyor. Külliyeyi ziyaret ettiğimiz gün böyle bir toplantı vardı ve Budist öğrencilerle Müslüman öğrenciler ortak toplantı yapıyorlardı.
ASYA ARAŞTIRMALARI VAKFI (ARF)
Bangkok’ta kaldığımız günlerde Asya Araştırmaları Vakfının misafiri olduk. Tayland merkezli kuruluşun bazı Asya ülkelerinde de şubeleri bulunuyor. Başkanlığını Muhammed Abdussabur’un yaptığı kuruluş, “AMANA Magazine” adlı, farklı dillerde yayınlanan bir dergiyi de hazırlıyor. Kuruluş aynı zamanda Asya kıt’ası üzerinde bulunan azınlıklarla ilgili kitaplar da yayınlıyor. Kuruluşta sadece Müslümanlar değil, Budist ve Hıristiyan dinine mensup araştırmacılar da çalışıyormuş.
HEYKEL YERİNE FOTOĞRAF
Bangkok’da en çok dikkat çeken noktalardan biri de her adım başı Tayland Kralının ya da kraliçesinin fotoğraflarının yer alması. Bazen binaların cephesinde, bazen dükkânlarda hep bu fotoğraflara rastlanıyor. “Niçin heykel değil de fotoğraf var?” diye sorduğumuzda bir Türk işadamı, “Her halde ‘Buda heykelleri’ne saygıdan olsa gerek?” diye cevap verdi ki, bu cevap doğru olabilir...
“DELİ DUMRUL KÖPRÜSÜ” HER YERDE
Trafiğin yoğun olduğu Bangkok’da bir yerden bir yere gitmek epey zaman alıyor. Gerçi şehirde metro da hizmet veriyor, ama işi acele olanlar için en uygun ulaşım aracı taksiler. Taksimetre ile çalıştıkları için pazarlığa gerek kalmıyor. Şehir bir baştan bir başa paralı otoyollarla da çevrilmiş. Paraya kıyan otoyolu kullanıp gideceği yere bir an önce ulaşıyor. Parası olmayanlar da yoğun trafikte egzost damanı soluyor. “Tayland klima üzerinde dönüyor” dense yeridir. Sıcak hava sebebiyle her yerde klimalar çalışıyor. Klimasız ev, araba, işyeri yok demek mümkün. Klima kullanmak bir anlamda âdet halini almış...
TAYLAND'IN BİM'İ “7/ELEVEN”
Tayland’da adım başı “7/Eleven” firmasının ‘bakkal dükkânları’nı görmek mümkün. O kadar yaygın ki, sistem olarak bizdeki BİM mağazalarını hatırlatıyor. Tek farkı, hazır sıcak yemek/sosis gibi ürünler de satması.
MYANMAR VİZESİ TAYLAND'DA ALINIYOR
Tayland’da bulunmamızın bir sebebi de, Myanmar vizesinin buradan alınabiliyor olmasıydı. Türkiye’de Myanmar temsilci-liği olmadığı ve Tayland’a da vize istenmemesi sebebiyle Bangkok’a gitmiştik. Bir-iki gün içinde vizemizi aldık ve 28 Ağustos günü akşam saatlerinde Myanmar’a hareket etmek için Thai Havayollarından işlemimizi yaptırdık. Uçuş kartımızı alırken ilgili memura, Müslüman olduğumuzu ve uçakta ‘helâl’ yiyecek yemek isteğimizi ifade ettik. Hemen not aldılar ve ‘tamam’ dediler.
Uçağa bindiğimizde hostesler ellerindeki listeyle geldiler ve ‘helâl’ yiyecek isteğimizin olduğunu hatırlattılar. Yemek servisi gelince önce bizim ‘helâl’ yiyeceklerimiz geldi. Bu tavır gerçekten hoşumuza gitti. Budistlerin çoğunlukla yaşadığı bir ülkede, inançlara gösterilen bu saygı bizi memnun etti. Aslında olması gereken bu. Fakat yine Türkiye şartlarıyla hadiseye bakınca bizim için ‘sürpriz’ olmuş oldu. Pekâla, ‘Helâl yiyeceğimiz yok’ diyebilirler ve biz de bu durumu ‘normal’ karşılayabilirdik.
HOŞBULDUK YANGON
Bir buçuk saatlik yolculuk sonrasında Myanmar’ın başşehri Yangon’daki havalimana ulaştık. Bu ülkeye ilk defa gidiyor oluşumuz ve ülkenin askerî rejimle yönetiliyor olması başlangıçta tedirgin olmamıza sebep olmuştu. “Acaba fotoğraf makinamıza bir şey derler mi? Sorgu sual olur mu? Sınırdan geri mi döndürürler?” gibi sorular kafamızı meşgul ediyordu.
Bu düşüncelerle pasaport kontrolüne gittik ve hiçbir olumsuz tavırla karşılaşmadan rahatça işlemlerimizi yaptırdık. Üstelik memurlar gayet güler yüzlüydü. Neticede el valizlerimizin fermuarı açılmadan havalimanından dışarıya çıktık.
Çıkışta, aslen Pakistan’lı olan bir arkadaş bizi karşıladı. Taksiye binip doğruca kalacağımız otele hareket ettik. Havalimanından çıkıp taksiye binince Myanmar’ın fakir yüzünü görmüş olduk. Bindiğimiz taksi tam anlamıyla ‘hurda’ bir taksiydi. Otele gidinceye kadar yolda gördüğümüz bütün taksilerin bu şekilde eski ve bakımsız olduğunu fark edince, durum biraz daha netleşti.
ODAYA SECCADE SERVİSİ
Odaya yerleştikten hemen sonra ‘oda servisi’nden bir seccade istedik. 10 dakika sonra güler yüzlü bir otel çalışanı seccadeyi odaya getirdi. Daha sonra fark ettik ki, odada ‘kıble’yi gösteren bir işaret de konulmuş. Ayrıca, yurt dışındaki pek çok otelde olduğu gibi İncil ve Budizmle ilgili kitaplar da odadaki çekmecelere yerleştirilmiş...
ŞEMSİYE GÜNEŞE KARŞI KALKAN
Myanmar’daki ilk günümüzde çoğu kişinin elinde ‘şemsiye’ görünce şaşırdım. “Her halde yağmur yağacağını tecrübe ile biliyorlar, tedbir almışlar” diye düşündüm. Dışarıya bakınca iş anlaşıldı: Myanmar’da şemsiye, gerçekten de güneşten korunmak için yaygın olarak kullanılıyor. Bu arada yağmur yağarsa ne alâ, ona karşı da siper oluyor.
—DEVAM EDECEK—
|