Sultanlar sultanının, Kâinatın yaratıcısının, Âlemlerin tek hâkiminin cihan değer müjdesi geldi çattı işte!
Leyle-i Kadir’e ulaştırdı biz acizleri, isyankârları, tembelleri. Ne mutlu!
Âlemin tılsımının anahtarı Allah Kelâmı Kur’ân’ın inzal olduğu gece...
Rahmetiyle, bereketiyle, hidayetiyle geldi. Hoş geldi safa geldi.
Mânevî kirlerimizi yıkamak, bizi mânen boğan, his ve inanç dünyamızı mahveden günahlarımızı gidermek, bitmeyen yanlışlarımızı düzeltmek, kendimizi ve insanlığı mahveden kinlerimizi teskin etmek, toplumu ve beşeriyeti kahreden garazları yok etmek, tatlı ilişki ve münasebetleri kesen kabalığı nezakete döndürmek, sonu gelmeyen azgınlık ve ihtirasları gemlemek için geldi.
Dünyalık her şeyin mutsuzluğunu, kışrını, sıkıntısını; ebediyet âlemlerinin ise, saadetini, mutluluğunu, ferahlığını hatırlatmak için geldi.
Tövbe kapısının kapanmadığını müjdelemek; yıllık bir genel muhasebe yapabilmemiz; kalın gaflet, tembellik ve umursamazlık perdelerini ve tozlarını kaldırmak, silkmek; affetmenin, bağışlamanın, kardeşliğin, muhabbetin mabeynimizde ve insanlık âleminde hükümferma olmasının gerekliliğini biz isyankâr kullara göstermek için geldi.
Yine sonsuza giden bir “kredi” açtı önümüze. Haramsız, faizsiz bir “kredi” ve “avans” bu!
Karşılığı var ve çok güvenli, hilâfsız, garanti ve sağlam. “Ödeme” zorluğu yok. “Sıfır” hata payı olan bir “açık çek” bu!
Hem de bir kaç saatte kazanılabilecek, belki bir ömürlük, belki de sonsuzluk ufuklarını açacak bir müthiş “bahşiş, hediye, ikramiye, çek, nakit...”
Hayır! Hayır! Dünyevî kelimelerin ve ifadelerin aciz kaldığı, sustuğu, sûkut ettiği, durduğu ve pes ettiği bir başka şey hâl, durum ve gerçek var bu gecede!
“İlâhilik” kokan, “semavîlik” tüten, “arzîlikten” uzak bir müthiş ikram ve izzet bu!
Melekleri cûşu huruşa getiren, onları bile yerlerinde durdurmayan bir başka gece bu!
Bugünü, Yaratanının rızasına uygun geçirmek isteyenler!
Bugünü, ümmeti olmakla şeref duydukları o şanlı nebînin sancağının gölgesinde hissetmek isteyenler!
Bugün, üstadlarının mânevî tasarrufunda ve rahlesinin etrafında bulunmak dâvâsında olanlar!
Bugün, yıllarını dâvâ arkadaşlarıyla omuz omuza verip geçiren ve aynı kulvarda “Ben hâlâ devam etmeye varım” diyenler!
Bugün, tatlı ve gayretli hizmet hatıralarıyla şahs-ı mânevînin içerisinde bulunup da ahirete intikal eden ağabeylerden;
“Aynen hayattaki gibi Risâle-i Nurla meşgul olarak en yüksek bir ilimde çalışan bir talebe-i ulûm” olan Hafız Alilere,
“Ben Zübeyir’imi dünyalara değişmem!” övgüsüne mazhar olan dâvâ adamına,
“Hulusi müntahaptır” tesbitindeki büyük kahramana,
“Sabri müntahaptır, hizmete tayin olunmuştur” gerçeğine sahip Nur İskele Sahibinin bulunduğu nurlu daireye yoldaş ve arkadaş olmak isteyenler!
Ve hayatlarının en büyük gayesini “İ’lâ-yı Kelimetullah”a adayan, ahirete intikal etmiş ve yaşayan “şahs-ı manevinin” meydana getirdiği o fedakâr nur hadimlerinin manevî meclisinde beraber bulunmak isteyenler!
Bu ikramı kendinize, kendimize “özel bir önemle paketlenmiş bir mânevî hediye” kabul edip, o duygularla camilere, mescitlere ve nurun hadim bir müştakı olarak ders ve sohbet mekânlarımız dershanelere gidelim. Orada kucaklaşalım. Orada nefsin enaniyetini ve burnunu yere sürtelim!
Bu gayret, bu samimiyet, bu ihlâs, bu uhuvvet, rahmetin tecellîsine vesile olacak, dâvâmıza, camiamıza, şahsımıza, âlem-i İslâm’a, âlem-i beşeriyete berekete, saadete, huzura kapı açacaktır İnşallah.
İftardan sahura on saatlik bir zaman dilimine, sadece bir geceye sığabilecek bu az fedakârlık, bir insan ömrünü geçen bir netice ve rahmete vesile olabileceğinin müjdesine mazhar olmak ne büyük bir bahtiyarlık ve saadet!
Çünkü bu öyle bir gecedir ki, “semavî tâkların” kurulduğu, sultanların gelip geçtiği ve meleklerin kutladığı bir gecedir.
Bilhassa, Efendiler Efendisinin (asm) ümmet için: “Bin aydan hayırlıdır” âyetiyle müjdelediği bu gecenin “günlerin efendisi” olan Cuma ve Arefe gecelerinden de daha faziletli olduğunu unutmadan bu mübarek geceyi ihyâ etmeye çalışalım İnşallah.
Mü’minlerin annesi Hz. Ayşe’nin (ra): “Ey Allah’ın elçisi o gece ne diyeyim?” sorusuna, âlemlerin şeref tacı Yüce Peygamberin (asm) verdiği cevap ve duâ: “Allâhumme inneke afuvvun tuhibbul afve fa’fu annî.” (Allah’ım sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet diye duâ et.)
“Leyle-i Kadir sırrıyla bir harfine otuz bin hasene ve meyve-i Cennet ve nur-u berzah veren Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyandır” sırrıyla bire bir misli değil tam “otuz bin misli hasenât ve sevap alabilmek” için...
“Ona yapış; her derde bir devâ, her zulmete bir ziya, her ye’se bir rica, içinde vardır” övgüsüne mazhar olmak için...
“Şu mübarek şehr-i Ramazan, Leyle-i Kadr’i ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir Leyle-i Kadirdir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar” hakikatine mâsadak olmak için.
“Seksen küsur sene kıymetinde bulunan ve Ramazan-ı Şerif’in mecmuunda gizlenen hakikat-i Leyle-i Kadr”i kazanmak için...
“Bu mübarek Ramazan’da, iştirâk-i âmâl düstur-u esasiyle, her bir has kardeşimizin kırk bin dili bulunan bir melâike hükmünde, kırk bin dillerle, yani kardeşlerin adedince mânevî dilleriyle ettikleri ve edecekleri duâlar, rahmet-i İlâhiye nezdinde makbul olmasını, o lisanlar adedince, Cenâb-ı Erhamerrâhiminden niyaz ediyoruz” tesbitine amade olmak için...
Vahiy vazifelisi Cebrail’e (as) eşlik etmek için...
Kararan dünyalarımızı bu mübarek Kadir Gecesiyle aydınlatmak ve nurlandırmak için...
İlâhî takdirlerin ve hükümlerin bu mübarek Kadir Gecesinde ayırt edildiğinin idrakiyle belki de bu fani dünyada aynı zaman ve şartlarda can dostlarla son birlikteliğimiz olabileceği için...
İnsana insanlığını anlatacak, gözlere nurlu gelecekleri seyrettirecek, ellere rahmete yönelmeyi gösterecek, akıllara yaratanını araştırtacak, hayallere kendi sınırlarını aştıracak, hülâsa bütün aza ve uzuvlara kendi benliklerini tanıtıp idrak ettirecek, sıbgatullah denen İlâhî boyayla boyatacak bir rahmet ikliminin bu seneki son demini ve mevsimini kaçırmamak için...
Bu geceyi hakkıyla ifâ ve icrâ etmek için özel bir gayret sarf edelim. Yaratanımıza iltica edelim.
Ya Rab! Bu mübarek Kadir Gecesi hürmetine, İsm-i A’zâm’ın hürmetine, Senin yanında Habîbin, bizim yanımızda şefîimiz olan Hz. Muhammed (asm) hürmetine, Senin sevgili dostların, velilerin, aktapların, asfiyalarının hürmetine, masum ve mazlûmların duâsı hürmetine, biz insanlara bu mübarek geceyi hakkıyla idrak edip, icrâ edip, istifade edip, ders almayı nasip eyle. (Âmin)
Hidayete erme sırasını bekleyenlere de bu gece hürmetine hidayet eyle ve rahmetine mazhar eyle. (Âmin) Zalim ve gaddarların şer ve kötülüklerinden de bizleri ve bütün insanlığı muhafaza ve emin eyle. (Âmin) Bizi salihler, sıddıklar, masumlar zümresine ilhak edecek aşk, heyecan ve şuuru nasip et! (Âmin)
Geceniz mübarek olsun, kalbiniz imanla dolsun. Gönülleriniz ve haneleriniz Allah’ın nuru, rahmeti, hidayeti ve bereketine nâil olsun. (Âmin) NOT: Bütün inananların mübarek Kadir Gecesini ve gelecek Ramazan Bayramlarını tebrik ediyor, rahmete, berekete, hidayete, sağlık ve saadete vesile olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
26.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|